Poyraz, Karayel’se Zülfikar Candır!

05 Nisan 2015 Pazar

Poyraz Karayel” sonunda reytingde zirveyi gördü. Başarıda en çok başroldeki “çift uyumu” konuşuluyor. Doğru, ama Poyraz’la (İlker Kaleli) Ayşegül’ün (Burçin Terzioğlu) tutkulu-tehlikeli aşk yolculuğuna renk katan karakter zenginliği olmaksızın da dizi bir hiç. Bu zenginlik içinde, daha önce de değindiğimiz üzere (hem kriminal, hem de biyolojik) “babalık halleri”ne odaklı genel tematik akışın yanı sıra “memleketimden insan manzaraları” da sunan bir hikâye var karşımızda.

Bir misal, Zülfikar... İyi kalpli mafya babamızın (Musa Uzunlar) en yakınındaki üç adamdan biri.

Zülfikar (Celil Nalçakan) ilginç kültürel fırça darbeleriyle şekillendirilmiş eğlenceli biri: İllegal sol örgüt geçmişi var gibi (tabii buna ek olarak bir etnodinsel kimlik tınısı da). Kenar mahallede büyümüş, ataerkil şiddete maruz kalmış, şimdi o şiddetten anasını, ayrıca başka babaların şiddetinden de çocukları koruyan, kara mizahla sarmalanmış bir karakter o...

Ama bunlar, Zülfikar’ın tadından yenmeyen “küresel-dijital kapitalizm” eleştirileri yanında solda sıfır!.. O, “sistem kurbanı” olduklarının farkında olmayan iki arkadaşına ha bire “diskur çekip” onlara hayatı zehir ediyor. En son Taşkafa’nın (Cem Cücenoğlu) tivitır hesabı açma hevesini şöyle kursağında bıraktı:

Emperyalist küresel sermayenin yeni oyuncağı abicim!.. Zaten bu küreselcilerin en büyük numarası ne biliyon mu? Özgürlük!!! Oraya böyle istediğimiz gibi yazıyoz ya, özgürüz biz!.. Ulan ne kadar salağız yaa!.. Herif evinde oturuyo, sıcak sıcak, çayıçorbası yanında; du bakıym, çıkıdı-çıkıdı-çıkıdı, kadına şiddete karşıyım!.. Şıkırşıkır- şıkır- nedir, Gazze’de yaşananları protesto ediyorum… La, yemişim senin protestliğini be!.. San Fransisco’da bi şirket bi telefon yüklüyo, bi başka şirket de bi aplikasyon yapıyo, sen bunları alıyosun, senin üstünden milyar dolarlar kazanıyolar. Sen de diyosun ki Allahım ne kadar özgürüm!.. Ulan madem o kadar muhalifsin, çıksana sokağa! Ulan ayaklarına top ettiler, oynuyolar bizi be!..” 

Bu çerçeve, dizinin özüne ilişkin bir noktayı da karakterize ediyor. “Poyraz Karayel” sol söylemi mizaha vuruyor ama bu, yıkıcı bir hedefe yönelik değil. Aksine, “kültürel genetik” itibarıyla sol bir dizi “Poyraz Karayel” ve bunu “latent” tarzda, yani gizli-saklı ama zamanla daha da açık-güçlü şekilde paylaşmayı vaat ederek yansıtıyor.

Neden böyle yapıyor? Çünkü 2012-sonrası “muhafazakâr yeni-normal”le şekillendirilen seyirci profili karşısında doğrudan “sol”dan beslenen diziler yapma imkânı kalmadı. Artık ne “Çemberimde Gül Oya”, ne “Hatırla Sevgili”, ne “Öyle Bir Geçer Zaman Ki” gibi bir iş yapmak mümkün.

O yüzden “Poyraz Karayel”i yaratanlar, hem bir muhafazakâr akıl tutulması, hem de kitle kültürünün dijital sarhoşluğu içinde hepimizin kirine battığı bir dünyanın acı gerçeğini Zülfikar üzerinden mizaha bulayıp güldüre güldüre duyumsatıyorlar.

Çemberimde Gül Oya”da Devrimci Mehmet (Mehmet Ali Nuroğlu), “Öyle Bir Geçer Zaman Ki”de Devrimci Ahmet (Tolga Güleç) vardı. “Poyraz Karayel”de de Devrimci Zülfikar var!.. Zamanın ruhu ancak buna elveriyorsa ne yapılabilir ki?..

Zülfikar candır” demekten başka!..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları