İktidar partisi AKP bir yandan mahkemelerden çıkarılan yayın yasakları, diğer yandan Meclis gündemine getirilen internet yasaklarıyla hakkındaki yolsuzluk iddialarının hiç konuşulmaması için büyük çaba harcıyor. Henüz internet yasası dahi çıkmadan, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı gibi devlet kurumları durumdan vazife çıkararak CHP’li Umut Oran’ın resmi web sitesi ile T24 haber sitesine sansür girişiminde bulundu bile. Bu girişimler kanunun geçmesi halinde, özgür basının nasıl bir baskıyla karşı karşıya kalacağını göstermeye yeter de artar bile...
AKP’nin ‘Yazdırmadan, konuşturmadan yolsuzlukları unutturma’ planına karşı, ana muhalefet partisi CHP de karşı strateji belirledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün Meclis grup konuşmasının tamamını hükümetin Sabah-atv grubunun işadamlarına satışında oynadığı rolü gösteren yolsuzluk soruşturmasına ayırdı. Başbakan Erdoğan, bakanlar ve işadamlarının dahil olduğu soruşturma tapelerini satır satır okuyarak kamuoyunun bilgisine sundu.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından sonra görüştüğümüz CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, uygulamanın sadece Genel Başkan ile sınırlı kalmayacağını söyledi. Dün CHP grup yönetiminin yaptığı değerlendirmede, Meclis Genel Kurulu’nda söz alan tüm CHP’lilerin bundan sonra sadece yolsuzluk soruşturma dosyalarını okumaları fikri benimsenmiş. Hamzaçebi şunları söyledi:
“Meclis kürsüsünden genel politikalar ile ilgili tüm konuşmalarımızda yolsuzluk konusunu işleyeceğiz. Mesela gündemde internet yasaklarına ilişkin kanun değişikliği var. Arkadaşlarımız çıkıp yolsuzluk fezlekelerinde yer alan tapeleri okuyacak. Zaten bu konuya CHP olarak her platformda yoğun biçimde eğiliyorduk ama bundan sonra daha sistemli ve disiplinli olarak bunu yapacağız.”

İSRAİL ANLAŞMASI ERDOĞAN’A YARAYACAK
Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine, İsrail ordusu tarafından 31 Mayıs 2010’da Akdeniz’in uluslararası sularında yapılan operasyonda 8 Türk vatandaşı ve bir Türk asıllı Amerikan vatandaşı öldürüldü. İyi gitmeyen Türk-İsrail ilişkileri, saldırı sonrasında Türkiye tarafından askıya alındı, büyükelçiler geri çekildi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu üç yıl sonra 22 Mart 2013’te Başbakan Tayyip Erdoğan’dan özür diledi. Ankara ise ilişkilerin normalleşmesini ‘tazminat’ görüşmelerinin sonuna bıraktı.

Tazminatta mutabakat
Son günlerde Türk ve İsrail taraflarından gelen açıklamalar tazminat görüşmelerinde sona yaklaşıldığının habercisi. Önce Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru 27 Ocak’ta Uluslararası Holokost Kurbanlarını Anma Günü’ne katılarak bir konuşma yaptı. Ardından basına “Tazminat görüşmelerinde ilerleme sağlandı. Çok uzak olmayan bir dönemde bir mutabakat sağlanır. Yakın zamanda ilişkilerin düzeleceğine inanıyorum” demecini verdi.
İsrail kaynakları, Holokost anmasına üst düzey yetkili gönderilmesinden ve normalleşme yönündeki demeçlerden memnun. Onlar da “Uzlaşmaya çok yakınız” görüşündeler. Mavi Marmara’da İsrail askerlerince öldürülen Türklerin ailelerine ödenecek tazminat miktarları konusunda bir mutabakata varıldığı anlaşılıyor. Ölenlerin aileleri ile saldırıda yaralanlanları kapsaması beklenen genel tazminat rakamının yaklaşık 20 milyon dolar olacağı ileri sürülüyor.

Erdoğan’ın elini güçlendirecek
Eğer nokta konabilirse bu anlaşma, iç ve dış politikada oldukça zor günler geçiren Başbakan Erdoğan’ın elini güçlendirecek. Özellikle ABD yönetimiyle, Gezi Parkı protestolarından bu yana oldukça düşük profilli seyreden ilişkilerde anlaşma sonrasında dikkat çekici bir iyileşme yaşanabilir. Aylardır görüşmeyen Obama ile Erdoğan, bu anlaşma sonrasında sürpriz bir görüşme yapabilir. Anlaşma Avrupa’da da olumlu yankı yaratacak.
Öte yandan hükümet, anlaşma sayesinde İsrail’in ödemeyi kabul ettiği tazminatı, iç politika malzemesi olarak kullanma imkânına da kavuşacak. Türkiye’de devletin kendi hatası nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlara ödediği tazminatlardan (Uludere’de kişi başı 123 bin lira olarak belirlendi.) çok daha yüksek bir tazminat rakamında anlaşılmış olmasını AKP, 30 Mart yerel seçimlerde önemli bir propaganda malzemesi olarak kullanabilecek.
Bu arada anlaşma ile eşzamanlı olarak, Türkiye’de İsrailli komutanlar ve İsrail devleti aleyhine açılan ve açılacak tüm davaların düşürülmesi sözü verilecek. İki ülke büyükelçilerini geri gönderirken karşılıklı ziyaretler de programlanacak.