Elçi ve Tuğluk'un İddialarına Erdoğan Yanıt Vermeli

28 Eylül 2011 Çarşamba
\n\n\n

Kürt siyasi hareketinin iki önemli temsilcisi Diyarbakır Bağımsız Milletvekili ve KADEK Genel Başkanı Şerafettin Elçi ile DTK Başkanvekili ve Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk aynı gün Tarafta yayımlanan görüşlerinde, MİT yetkilisi ile Başbakan Tayyip Erdoğanın özel temsilcisisıfatıyla dönemin Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı’ndan oluşan heyetin, PKKnin Kandil kadrosunu temsil eden heyetle müzakerelerine ilişkin ilginç ayrıntıları kamuoyuna açıkladı.\n

\n

Tuğluk: Siyasi iradenin temsilcisi katıldı\n

\n

Tuğlukun açıklamalarına göre, “2006’da başlatılan süreç birkaç kez kesintiye uğramasına rağmen 2011e kadar sürdü. 2010 yılı Temmuz ayında siyasi iradenin temsilcisibu sürece katılınca görüşmelerin niteliği yükseldi. Taraflar o güne kadar ayrı ve çatışmalı taktiklerden bir adım geri atarak kolaylaştırıcı pozisyona geçtiler. Ve bunun sonucunda protokol hazırlama aşamasına ulaşıldı.” Tuğluka göre, görüşmeler PKK ile görüşen heyetin asıl niyetinin hiçbir adım atmadan PKKnin geri çekilmesini sağlama düşüncesinde olması nedeniyle başarısızlığa uğradı.\n

\n

Öcalan ve Kandil’le mutabık kalınan adımlar\n

\n

Başbakanın özel temsilcisi ve MİTten oluşan heyetin PKK ile yaptığı müzakereler sonunda yaptıkları protokolügördüğünübelirten Elçi ise Öcalan ve Kandil ile ayrı ayrı mutabık kalındığını belirttiği bu metindeki unsurları şöyle sıraladı:\n

\n

Anadilde eğitim hakkı dahil Kürtlerin haklarının tanınması, Kürt kimliğine anayasal güvence, Kürtlerin özyönetim ya da özerkliğe kavuşması ve Öcalanın ev hapsine çıkarılması.”\n

\n

Elçiye göre PKK ile görüşen heyetin siyasi temsil düzeyi müzakereler ilerledikçe, görüşmelere ilk kez Başbakanın özel temsilcisi olarak katılan ve sonradan MİT Müsteşarı olan Hakan Fidanın da üstündeki bir düzeye kadar çıkmıştı. \n

\n

Elçi: Protokol \t seçimde etkili oldu \n

\n

Tuğlukun siyasi iradenin temsilcisi müzakarelere katıldıdediği Temmuz 2010 tarihi, AKP hükümeti açısından son derece hayati önemi haiz 12 Eylül anayasa değişikliği referandumu kampanyasının en ateşli günlerine denk düşüyor. İmralı ile müzakere mi yürütülüyor?diyen muhalefete Başbakan Erdoğan ve parti sözcüleri şerefsizler, namussuzlaryanıtını verdiği günlere... \n

\n

Müzakerelerin sağladığıeylemsizliksüreci, sadece referandumu değil 12 Haziran seçimlerinin de şiddetten uzak ortamda geçmesini sağlamış gözüküyor. Nitekim Elçi, Neşe Düzele verdiği röportajda, 12 Haziran seçimlerinden üç-beş gün öncesinde protokolün tamamlandığını ve bu sürecin seçimlerin çatışmasız geçmesinde çok etkili ve yararlı olduğunu vurgulamaktadır. \n

\n

İddialara yanıt verilmeli \n

\n

Tuğluk ve Elçinin sözleri PKK ile yapılan görüşmeler konusunda şu soruları akla getiriyor: \n

\n

- Anadilinde eğitim, bölgesel özerklik ve Öcalana ev hapsi gibi talepleri heyet gerçekten uygun buldu mu? Kimin verdiği yetkiyle?\n

\n

- MİTin zaten yürütmekte olduğu görüşmelere Başbakanın özel temsilcisinin dahil edilmesi 12 Eylül referandumunu kazanma taktiği miydi?\n

\n

- Müzakereleri protokol aşamasına çıkarıp 12 Hazirana kadar sürdürmenin amacı seçimleri kazanmak mıydı?\n

\n

- Protokolün hükümetçe imzalanmayacağı baştan biliniyor ve sırf siyasi kazanım için taktik amaçlı müzakereler yapılmış ise şimdi buna tepki olarak yükseldiği ileri sürülen terör dalgasının sorumlusu kimdir? \n

\n

Başbakan Erdoğan ya da kendisinin ısrarla devletolarak nitelediği müzakere heyetinin, Elçi ve Tuğlukun iddialarının doğal sonucu olan bu sorulara yanıt vermesi, kamuoyunun temel beklentisidir...\n

\n

\n\n\n

İstihdam şampiyonluğu şişirme olmasın!

\n\n\n

Dünya Çalışma Örgütü (ILO) 2008-2011 arasında Türkiyeyiistihdam yaratma şampiyonuilan etti. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Başkanı Prof. Seyfettin Gürselden aldığım değerlendirmeyi paylaşmak isterim: \n

\n

Yüksek büyümenin istihdam yaratması normal. Ama benzer ülkelerin rakamlarıyla kıyaslandığında Türkiye bir sıra dışılıktaşıyor. Yani büyümesine oranla, normal olmayacak kadar fazla istihdam yaratmış. Bunun nedeni aslında tarımdaki istihdam artışının da ILO hesaplamasına eklenmiş olması. Aslında tarımı çıkarıp tarım dışı büyüme ve istihdam rakamlarına bakmak gerekir. İyi bir derece çıksa bile şampiyon olacağımızı sanmam\n

\n

Prof Gürselin sıra dışılık dediği şeyin, yazarımız Mustafa Sönmezin de köşesinde defalarca işlediği anlamı aslında şudur: Hükümet işsizlikrakamlarını düşük gösterebilmek için tarım sektörü istihdamını şişirmekte; bu yüzden tarım sektörü büyümemesine rağmen, istihdamı olağanüstü artıyor. Bu şişirilmiş rakamlar ILO gibi uluslararası örgütlere istatistik diye aktarılınca da böyle sıra dışı şampiyonluklarkazanılıyor...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları