İnalcık: Akademi Özerk Olmalıdır

18 Eylül 2011 Pazar
\n\n\n

Parlamentoyu dışlayarak ülkeyi KHKlerle yürüten hükümet, çıkardığı kararnamelerden biriyle de Türkiye Bilimler Akademisinin (TÜBA) özerk yapısını ortadan kaldırdı. Kararın sadece içeride değil uluslararası bilim dünyasında da nasıl yankı yarattığını Cumhuriyet okurları yakından izledi. Tartışmalar sırasında TÜBA üyelerinin üçte birini hükümetin atamasını benimseyen yeni kararnameyi savunan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Bazen özerklikler öne çıkartılıyor, özgürlükler geri plana itiliyor. Özerlik ve özgürlük her zaman yan yana durmuyorlar. Özerklikler, özgürlüğün en büyük kısıtlayıcısı olabiliyordedi. Ergünün TÜBAda yapılan değişikliğe gerekçe olarak kenarda kalmış bilim adamlarıdediği Halil İnalcık, Kemal Karpat ve Şerif Mardin gibi bilim adamlarının durumunu örnek göstermesi çok dikkat çekiciydi.

\n

TÜBA ve 4 yabancı akademiye üye

\n

Ergünün kenarda kalmış bilim adamları dediği isimler arasında yer alan Prof. İnalcık, yaptığımız görüşmede, Sayın Bakan herhalde iyi bilgilendirilmemiş. Ben kuruluşundan beri TÜBA üyesiyimdiye söze girdi. Osmanlı tarihi konusunda dünya çapında üne sahip bir isim olan İnalcık, sadece TÜBA değil, dört yabancı bilim akademisine daha üye: Bunlar arasında en prestijlisi Amerikan Sanat ve İlimler Akademisi (AAAS). İkincisi, yine dünyaca ünlü bir akademi olan İngilizlerin Britisih Academysi. Balkan tarihi üzerine çalışmaları nedeniyle önce Sırbistan Akademisi ardından da Arnavutluk Akademisi tarafından üye seçilmiş.

\n

Özerklik temel şart

\n

İnalcık, hükümet ile bilim dünyası arasında yaşanmakta olan TÜBA tartışmasını anımsatmamız üzerine, daha 1968 yılında yazdığı Türk Akademisi Nasıl Kurulmalıdırbaşlıklı makalesinde ortaya koyduğu 5 temel şartı anımsattı. İnalcıka göre, bir bilim akademisi;

\n

1. Modern toplumun gerektirdiği en yüksek seviyede tüm ilimleri içinde toplayan bir kurum olmalı.

\n

2. Memleketin her sahada en ileri ilim otoritelerinin toplandığı en yüksek ilim kurulu olmalı, üye sayısı kabarık olmamalıdır.

\n

3. İlk görevi memleketimizde gerçek ilim atmosferinin ve geleneklerinin yerleşmesini sağlamak olmalı.

\n

4. Esas itibarıyla bir araştırma yeri olmalı. Akademisyenlerin yanında geniş bir uzmanlar kadrosu, büyük bir kütüphanesi olmalı.

\n

5. Milli bir müessese olarak kanunla devlet tarafından kurulmalı, fakat üniversite gibi muhtar, özerk kişiliğe haiz olmalıdır.

\n

Yenileri üyeler seçer

\n

Beş şart arasındaki özerk akademinin önemini özellikle vurgulayan İnalcıkın Amerikan Akademisinden verdiği örnek tartışmalara ışık tutacak nitelikte:

\n

Bağımsızlık hem bilim adamı hem de akademi için çok önemlidir. Dünyadaki en saygın, en yüksek ilim müesseselerinden olan Amerikan Sanat ve İlimler Akademisi, hükümete bağlı olmamak için yalnız kendi üyelerinin gönderdiği aidatlarla işler. Her birimiz Amerikan Akademisine düzenli bağış göndeririz. Akademiye kimin üye alınacağı da yine üyelerin oylarıyla belirlenir.

\n

Hükümetle bilim dünyası arasındaki tartışmaya girmek istemeyen İnalcık son söz olarak, Aradan 43 yıl geçse de bir ilim akademisi olmanın temel şartları, Türkiye için geçerliliğini bugün de, aynen o günkü gibi koruyor... demekle yetiniyor.

\n

Anlaşılan o ki, hükümet TÜBAnın özerkliğine darbe indiren KHKyi çıkarırken İnalcıkın akademi ile ilgili görüşleri gerçekten kenarda kalmış!’.

\n\n\n

Son veda fotoğrafa olmamalı

\n\n\n

Ergenekon Davası kapsamında tutuklu bulunan gazeteci yazar Doğan Yurdakul kansere yenik düşen eşi Güngör Yurdakulu, canlı olarak son kez fotoğraflarından görebilmiş. Yurdakulun dün eşinin Kocatepe Camiindeki cenazesine ve sonrasında Cebeci Mezarlığına cezaevinin ring arabasında getiriliş götürülüşü de aynı ölçüde yürek burkucuydu. Dileriz, bu üzücü görüntüler, tutuklu ve hükümlülerin cezevi koşullarının daha insani hale getirilmesinin yolunu açar.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları