Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Washington'dan gelen telefonlar
Gerçek Sebep Suriye Olmasın!..
ABD’nin Suriye konusunda daha aktif bir politikaya yönelerek muhaliflere silah desteği verme kararı alışıyla, AKP hükümetinin ne pahasına olursa olsun Gezi Parkı direnişini sonlandırma girişimlerinin “eşzamanlı” gerçekleşmesi pek çoğumuzun dikkatini çekmemiş olabilir.
Suriye konusundaki kritik politika değişikliğini tüm dünyaya 14 Haziran Cuma günü duyuran ABD yönetiminin bu kararını Türkiye gibi müttefiklerine önceden duyurmamış olması düşünülemez.
Karardan bir gün önce, 13 Haziran Perşembe günü, Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney’in basın toplantısında gözden kaçan bir anekdot vardı. Gazetecilerin “ABD gösteri özgürlüğüne ve barışçı protesto hakkına destek verdiğini açıkladı. Ama Başbakan Erdoğan’ın yaklaşımına bakılırsa Türkiye’de işler umulduğu gibi gitmiyor. Başkan Obama Başbakan’ı aradı mı, arayacak mı?” şeklindeki sorusuna ABD sözcüsü şu yanıtı verdi:
“Elimde Başkan’ın ‘açıklanacak’ bir görüşmesi yok. Türkiye ile görüşmeler oldu. Dışişleri Bakanı (John) Kerry mevkidaşı Dışişleri Bakanı’nı (Ahmet Davutoğlu) aradı. Ve eminim ki değişik seviyelerde başka görüşmeler de olmuştur. Basitçe şunu söyleyebilirim ki Türkiye’deki olayları kaygıyla izlemeyi sürdürüyoruz ve bu durumu demokratik yöntemlerle çözme yönündeki çabaları memnuniyetle karşılıyoruz...”
Kim bu ‘değişik seviyeler’?
Washington ile Ankara arasındaki bu “değişik seviyelerdeki görüşmeler”in kimler arasında geçtiğini şimdilik bilemiyoruz. Ancak Carney’in yanıtından, Obama ile Erdoğan arasında bir görüşme olmadığını değil, “kendisinin elinde basına açıklanacak bir görüşme bilgisi olmadığı” sonucunu çıkarıyoruz. Tahmin yürütmek gerekirse değişik seviyeli bu temasların Amerika tarafında Başkan Obama, Başkan Yardımcısı Joe Biden, Savunma Bakanı Chuck Hagel ya da CIA Başkanı John Brennan’dan biri ya da birkaçının olduğu düşünülebilir.
Ve Erdoğan müzakereye
başladı
Carney’in açıkladığı Washington-Ankara temaslarıyla eşzamanlı bir biçimde, Başbakan Erdoğan sert tutumunu bir kenara bırakarak perşembe ve cuma akşamları sürpriz bir biçimde direnişin temsilcileri ve sanatçılar ile müzakerelere başladı. Hatta bu süreçte küçük ama önemli bir geri adım dahi atarak, Topçu Kışlası projesi konusunda yargı kararına uyacaklarını ve bu karar lehlerinde çıksa dahi konuyu yerel plebisitle halka soracaklarını açıkladı.
Başbakan biraz sabırlı olabilse bugün Gezi Parkı’ndaki direnişin geçen haftalara göre katılımcı sayısı oldukça azalmış bir hal alacaktı. Aynı Zucotti Park’taki Occupy Wall Street hareketinin zaman içinde erimesi gibi.
Nitekim birçok toplumsal aktör de cumartesi sabahından itibaren direnişin artık sona ermesi gerektiği yönünde görüş açıklamaya başlamıştı bile.
Gündem Suriye’ye dönmeliydi
Ancak ne olduysa cumartesi günü yapılan Sincan mitinginden sonra oldu ve Başbakan Erdoğan müdahale talimatı verdi. Küçük çocukları dahi hedefine alan son derece acımasız bir polis şiddeti altında gerçekleşen müdahaleyle park boşaltıldı. Burada kritik olan soru şu: Erdoğan zayıflamaya yüz tutan Gezi direnişini zaman içinde eritmek yerine neden acil polis müdahalesini seçti?
İşte bu noktada, başta dikkat çektiğimiz Washington bağlantısına yeniden dönebiliriz. Sanıyoruz Erdoğan ve kurmayları Washington ile kurulan “çok üst düzey temaslarda” Obama’nın Suriye politikasında değişikliğe gideceğini önceden biliyordu. Bu Ankara’nın uzun süredir istediği bir değişiklik olduğundan, Obama yönetimine tam destek vermek zorunda olduklarının da bilincindeydiler.
ABD’nin kararından sonra, Suriye’nin güneyinde Ürdün sınırından kontrol edilecek bir “no fly zone (uçuşa yasak bölge)” uygulaması başlatılacağı haberleri gündeme geldi.
Benzer bir uygulamanın kuzeyden Türkiye üzerinden de devreye sokulması senaryoları çok gecikmeyecektir. AKP hükümetinin bu tür taleplere yanıt verebilmesi için halk desteğine ihtiyacı var.
İşte bu nedenle, Erdoğan, ülkenin gündemini bir an önce “birkaç ağaç meselesinden” Suriye meselesine çevirmesi gerektiği sonucuna varmış olabilir.
Ancak evdeki hesap çarşıya uymayabilir. Erdoğan ve onun desteğine güvenen Obama, hiç tahmin etmedikleri bir sürprizle karşı karşıya kalabilir.
Gezi Parkı’ndaki birkaç ağaç için iki hafta boyunca polisin kurşununa, copuna, gazına ve tazyikli suyuna karşı korkmadan direnen yüz binlerin, Suriye’de hukuki meşruiyeti olmayan kanlı bir savaşa ülkemizin dahil olmasını engellemek için meydanları doldurmayacağının garantisini kim verebilir ki?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği