Önce demokratikleşme!

18 Temmuz 2016 Pazartesi

Türkiye yeniden bir askeri kalkışma sonucu çok üzücü ve ürkütücü günler geçiriyor.
Böyle günler, gerçekçi bir durum değerlendirilmesi yapılması ve bununla birlikte geleceğe dönük sağlıklı açılımların temellerinin atılması olanağı yaratır; daha doğrusu yaratmalıdır.

Doğru tanı
Altı çizilmelidir ki Türkiye demokrasisi bu olayla çok büyük bir kaza geçirdi. Bu kaza ya da yaşanan sonuç, genel olarak ülke siyasetinin, özel olarak da AKP iktidarının çok somut olarak başarısızlık göstergesidir.
Kendisi siyasal İslamcı olan AKP iktidarı, 17-25 Aralık 2013 tarihine kadar adına FETÖ ya da paralel denilen diğer siyasal İslamcı akımla, ne istediler de vermedik yakınlığıyla, ülkeyi birlikte yönetti. İki siyasal İslamcı akım arasındaki büyük iktidar savaşı bu tarihte başladı.
AKP-FETÖ savaşları sırasında, özellikle ülkenin yönetim yapısının iki temel direği, adalet ve eğitim, savaş alanlarına dönüştü. Ülke yönetiminin üçüncü temel direği olan askeriyenin de niteliğinin bir sonucu olarak çok kanlı bir savaşa sahne olduğu günler yaşanıyor. Askeriyenin çok büyük bir bölümüyle seçimle işbaşına gelmiş olan yönetime, demokrasiye ve Cumhuriyet’e bağlılığı; toplumun tüm kesimlerinden gelen insanların sokakta tam bir kararlılıkla girişime karşı çıkması ve siyasi partilerin demokrasi yanlısı tutumlarının bir sonucu olarak, ülke demokrasisi yeni bir darbeden kurtulmuştur; kurtarıcısı, kesinlikle tek başına AKP değildir.
Ayrıca eklenmelidir ki, ülke demokrasisi çok ağır bir yara ağır aldı.
AKP iktidarının 14 yılı dolarken ülke demokrasisinin aldığı bu ağır yara, olayda yaşanan onca insan kaybının ve maddi zararların çok ötesindedir.
Aslında demokrasi son olaydan önce de yarımdı, çok eksikliydi ve sağlıksızdı.
Son askeri başkaldırının ana nedenlerinden birinin AKP’nin ısrarla uyguladığı bu çok eksikli demokrasi olduğunu vurgulamak hiç de yanlış olmaz.
Bu nedenle demokratikleşme yönünde atılacak adımlar yalnız son yaranın sarılmasıyla sınırlı kalmamalı, demokrasinin eski eksiklerinin ve sağlıksızlıklarının da giderilmesi yönünde olmalıdır.
Çok önemli iki nokta daha var: Bu kalkışma tüm ayrıntılarıyla açıklık kazanmalı, hiçbir yönü faili meçhul kalmamalı ve AKP bu olayı halkın dini duygularını da sömürerek kimi yasa tanımaz uygulamalarının gerekçesi yapmamalıdır.

Nitelikli demokrasi!
Bundan sonra yapılması gereken, evrensel ölçütlere göre demokratikleşmedir.
Hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarıyla işlerlik kazanması; eğitimin bilimsel bilginin yol göstericiliğini esas alacak biçimde yeniden düzenlenmesi; başta düşünce ve ifade özgürlüğü olmak üzere hak ve özgürlük alanının genişletilerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin düzeyine getirilmesi; basın-yayın özgürlüğünün, sendikal hak ve özgürlüklerin; üniversitelerin bilimsel ve yönetimsel özerkliğinin sağlanması ve güçlendirilmesi, nitelikli demokrasiye ulaşılması için çok büyük önem taşıyor.
Türkiye demokrasisinin yapısal bozukluklarının temelinde yer alan siyasal partilerin işleyişinin demokratik katılımcı bir yapıya kavuşması; siyasetin finansmanının açık kurallara bağlanması da parlamenter demokrasinin işlerliği açısından vazgeçilmezlerdir.
Devletin işlemlerinin hukuka uygunluğunu denetleyen Danıştay’ın ve hesaplarını inceleyen Sayıştay’ın işlevlerini etkin ve toplum yararına yapmaları amacıyla gerekli düzenlemelerin yapılması da; bağımsız düzenleme ve denetleme kurumlarının; bilim ve araştırma kurumlarının güçlendirilmeleriyle birlikte, nitelikli demokrasinin önemli dayanakları olarak görülmelidir.

Ve bir öneri
Türkiye’nin bir özgürlük anıtı yoktur. 15 Temmuz gecesi Türkiye Büyük Millet Meclisi ana binasına atılan bombanın açtığı derin çukur, içinde sürekli olarak bir ışık yakılarak bu amaç için düzenlenip halkın her an ziyaretine açık tutulabilir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları