Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Birlik, beraberlik... Vesaire
Sömürgenlere, kan emicilere, faşistlere esir düşmüş toplumları yönlendirenlerin, kitlesel damarlara zerk etmekten vazgeçmedikleri bir “şerbet” vardır:
“Milletçe, birlik ve beraberliğe, her zamankinden daha çok ihtiyacımız olan şu günlerde...”
Çok lezzetli(!) bir şerbettir.
Hani, tadından yenmez derler ya.. Bu da tadından içilmez.
Yerli ve milli meyvelerin usaresinden imal edilmiştir.
Bolca şeker, vitamin, mineral ve tabii ki hamaset ihtiva eder.
İçersiniz, daha ilk yudumda bir rahatlık bir rehavet ve sahte bir “mutluluk duygusu” sarar tüm vücudunuzu. Arka planda “marşlar, türküler, zeybekler, uzun havalar” ve bilumum gevşetici malzeme ile de takviyelidir.
İyidir yani.
Ama... Aması var.
Yan etkileri ölümcüldür. Mecazi anlamda değil, “bildiğin” ölümden söz ediyorum.
Mesela kimi zaman, kim bilir hangi karanlık mahfillerde kimlerle yapılmış kirli anlaşma ve pazarlıkların ve iğrenç hesapların sonucu başımızı belaya soktuğumuz bir uluslararası sorunun içine balıklama sokulmamız nedeni ile gencecik aslan gibi vatan evlatlarının, bayrağa sarılı tabutlar içinde kargo uçaklarına yüklenip “bölük bölük” gelmesi esnasında içirirler size o şerbeti.
Mesela kimi zaman, küresel bir hastalığın pençesinde can çekişen insanların dertlerine derman olmak ya da korunmaları için önlem almak yerine, o şerbeti içirdiklerinde “sapır sapır” dökülen kitlelerdir, o “ölümcül” yan etkilerden etkilenen.
Mesela, on yıllar boyu “Önlem alın, bu tabutluklarda ölümü beklemeyelim. Yapıları sıkı denetleyin. Depremlerde 50’şer, 100’er, 500’er kurban etmeyin bizi” çığlıklarına kulaklarını tıkayan “yetkili vicdansızlar” kitlesinin, bu şerbeti midelerimize boca etmesi sonucu, her felaketten sonra bir yenisini beklemeye koyuluruz, tevekkül içinde. Her felaketten sonra sanki bir önceki hiç yaşanmamış gibi “imar affı” vs. ile inşaat maliyetinden kurtulup, vergiden masraftan kurtulup, o faturanın milyon katını canımızla ödememize sebep olurlar.
Mesela bir sonraki felaketi, yine meyve ya da kuruyemiş tabaklarımızı önümüze alıp, “günebakan çitleyerek” binlerce tonluk enkaz yığınları altından “Ayda Bebeklerin, Elif Bebeklerin” mucize kurtuluşlarını “ratingi bol diziler misali” izletirler bizlere. “Ayy.. Yavruuum. Ne de şekeeer. Ayy. Şu kahramanlar da ne kahraman dii mi?..” yılışıklığına boğarlar kitleleri.
Asıl sorunları çözmeye harcayacakları para, zaman ve enerjiyi bu “imalatı bedava şerbet”e harcamak kolaylarına gelir. Çünkü başka sorunları da unutturabilmenin “mucize ilacı” niteliğindedir bu ölümcül iksir.
İçince unutuverirsin olupbiteni.
Unutuverirsin, bütün bunların başımıza Allah’ın cezası kapitalist rant ve sömürü düzeninden dolayı geldiğini.
Unutuverirsin bu felaketlerin ve TV ekranı önünde adeta bir ucuz “sitcom” gibi izletilen o görüntülerin arka planındaki faşist düzeni.
Fark etmezsin bile bu filmi izlediğin (izlettirildiğin) sırada bir gecede parlamentoya getirilen “daha ağır sömürü” anlamına gelecek Kıdem Tazminatı ve Mezarda Emeklilik yasalarının vicdansızlığını.
Milli birlik ve beraberlik türkülerinin, kahramanlık öykülerinin uyuşturucu notalarında boğulur bütün adaletsizlikler ve hukuksuzluklar. Sustururlar zindanlardan yükselen çığlıkları.
Enkaz altından ölü ya da yaralı insanların kurtarırken sana alkışlattıkları kahraman madencilerin, 3 kuruşluk alacakları için yürümesine izin vermedikleri yetmezmiş gibi üzerlerine polis-jandarma copu, zehirli gaz ve tazyikli su ile gidilmesini izlettirmezler sana.
Neden? Çünkü kameralar, deprem bölgesine “lütfedip” ziyarette bulunan devletlû lacivert takım elbiseli insanların nutuklarına çevrilidir o sırada.
Ve bir sonraki dramanın senaryosu “kader” logosu ile yazılmaktadır o sırada.
Sel mi? Deprem mi? Patlama mı? Toprak kayması mı? Yangın mı? Tren kazası mı? Salgın mı? Savaş mı?
“Ölüm mönüsü”nden kendin seçebilirsin, kendine uygun akıbeti.
Demokrasinin katledildiği, hakların boğazlandığı, halkların “ölümcül şerbetlerle zehirlendiği” toprakların rutinidir bu.
ABD’nin seçimi. Bizim değil.
Salı gününden beri neredeyse bir “Küçük Türkiye” haline gelen Amerika Birleşik Devletleri’nde tam bir “31 Mart 2019 İstanbul havası” yaşanmakta. Trump ve Biden taraftarları, kıran kırana bir yarış içinde oy sayımına odaklanmışken, seçimi kazanacağı anlaşılan Biden’a karşı, bizim çok yakından tanıdığımız şu “Bir şey olmamışsa bile mutlaka bir şey olmuştur” kepazeliği sergilenmekte.
Her ne olmuşsa olmuştur. Sonuçta kazanan, öncelikle ABD halkı için “hayırlı” olsun.
Ama asıl önemlisi, bu sonucun bizim için anlam ve önemini iyi hesap etmektir.
Garip ve hatta komik biçimde, üstelik de Türkiye’ye karşı işlediği onca melanetten ve cinayetten sonra adeta “devam et devam et..” dercesine bir tür “TrumpMani” ve öteki taraftan bir “BidenFobi” içine girmiş görünen iktidar yandaş ve yalakası besleme medyanın hali içler acısıdır.
Sanki çok da fark edecekmiş gibi.
Onlara ve herkese, İstiklal Savaşı kahramanı ve Cumhuriyetimizin kurucu önder kadrolarının müstesna ismi rahmetli İsmet İnönü’nün şu tarihi sözlerini hatırlatmak isterim:
“Büyük devletlerle ilişki kurmak, ayı ile yatağa girmek gibidir (işin aslı bu zaten - yatağa girmemek lazım). Uyurken bile gözünü açık tutacaksın.”
Çünkü, ayı bu. Belli olmaz. Isırabilir, pençe atabilir, gıdıklayabilir(!), en azından fena halde horlayabilir. Tabii dikkatli olmazsan, “ham yapar” adamı.
En iyisi, kendin güçlü (büyüklük şart değil) bir devlet olabilmek ve yatağa girmemektir.
Adı üstünde: Yatak... Allah muhafaza...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!