Kanguru mahkeme
Zafer Arapkirli
Son Köşe Yazıları

Kanguru mahkeme

11.09.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Yıllar önce, bir başka mecrada aynı başlıkla bir yazı yazdığımı hatırlıyorum. 

O “yıllar”, utanç verici “kumpas davaları”nın görüldüğü yıllardı. Mahut; Ergenekon, Balyoz, OdaTV, Askeri Casusluk vs. davalarından söz ediyorum. Daha sonraki yıllarda yine Cumhuriyet gazetesi mensuplarına, başka basın-yayın organlarına ve siyasetçilere açılan davalar vesilesi ile de başlıktaki bu tanımlamayı sık sık kullandım:

“Kanguru mahkemeler”.

19’uncu yüzyılda ABD ve Avustralya siyasi-sosyal literatüründe kullanılmaya başlanan bir kavram bu. Olağanüstü dönemlerin ya da koşulların yargılamalarında, yargılayanların hukuk normlarını ayaklar altına alarak “delil, tanık, bulgu, yasa maddeleri, yargılama kural ve teamülleri, ifadelerdeki tutarlılıklar ve benzeri her şeyi ayaklar altına alarak” bir başka deyişle hukuki sürecin önemli aşamalarını atlayıp “kanguru gibi zıplayarak” hüküm verdiği “hızlı yargılamalar”a verilen isimdir. 

Yine benzer biçimde “bağımsız olmayan ve önyargılı hukuk” anlamını pekiştirecek bir benzetme ile yargılayanların emir aldıkları (kendilerinden yüksekte gördükleri) bir iradenin (kanguruların yavrularını taşıdıkları göbeklerindeki cep-kese benzeri) “kucağında oturmaları”nı simgelemek için de bu tabir kullanılır. 

Daha güzel nasıl anlatılır, bilemiyorum. 

İngiliz dilinin böyle, “üzerine sayfalar, ciltler yazılabilecek” şeyleri bir iki sözcükte anlatabilen eşsiz tabirlerinden biridir bu “kanguru mahkeme” kavramı.

Bizleri ancak yarı yarıya sevindiren bir kararla, çarşamba gecesi Silivri Zindanı’ndan tahliye edilen sevgili meslektaşlarım Murat Ağırel, Barış Pehlivan ve Hülya Kılınç’ın ve diğer gazetecilerin durumlarını her hatırladığımda, zihnimde bu iki sözcük flaş ışığı gibi çakıveriyor: Kanguru mahkemeler. 

10 yıl öncesinin kumpas hukukunun aktörleri de bu benzetmeleri ve bu ithamları “ağır” bulmuşlardı. 10 yıl önce de söylüyorduk. Adeta “suyumu bulandırdın” diyen kurdun kuzuyu yemeye “kafadan” niyetli olma durumu söz konusu. 10 yıl önce, DÜM’ler (Delil Üretim Merkezi) vardı bir yerlerde. Oturup, Allah ne verdiyse, “ıslak imzalar, copy-paste harf ve rakamlarla CD üstü yazıları, düzmece ses kayıtları, yapılan baskınlarda, döşemeler kaldırılır kaldırılmaz pat diye ortaya çıkıveren kasetler, klasörler, flash bellekler vesaire” çıkarılıyordu. Haber bülteni saatlerine denk getirilerek bilmem ne köy civarındaki ormanlık arazilerde “elleriyle koymuş gibi buluverdikleri” silah ve mühimmat, “gördünüz mü silahları nasıl gizlemişler, gelip bizi öldüreceklermiş” gibilerden sergileniyordu yandaş, yalaka, yılışık yalancı, yavşak, besleme medya organlarında. 

Bugün ise DÜM’e bile gerek görmüyorlar. Sadece “niyet okuma mekanizması” yetiveriyor. Artık zahmete de katlanmıyorlar. Hâlâ, bir iddianame bile hazırlanmadı mesela sevgili meslektaşım Müyesser Yıldız için. Düzmece, sahte, kimi zaman “düzmece ve sahte ve satılık olduğunu kendileri bile ikrar eden tanıkların” ifadeleri ile içeri atıverip, sonra da “tutukluluğu ceza haline getiren” ve insanları aylarca, kimi zaman yıllarca zindanda yatırıp sonra da “alt sınırdan” cezayı basıp, “eh haydi bakalım gidebilirsin. Yattığını da cezanı mahsup ederiz...” deyip sözüm ona ödeşmenin adı başka ne olabilir? 

Kanguru mahkeme tabii ki. 

Çarşamba akşamı, tahliye haberini duyduğumuzda ne kadar sevindiysek, ortada olmayan bir suça verilen cezalara da bir o kadar öfkelendik. Dileriz, OdaTV, Yeni Yaşam gazetesi ve Yeniçağ mensubu arkadaşların da Müyesser’in de bu kanguru kılıklı dönemin elinde çektikleri zulmün bir an önce son bulacağı günler çok uzakta değildir. 

Demokrasiden, insan haklarından, evrensel hukuktan ve vicdandan yana tüm insanları bu uğurda mücadele etmeye çağırıyorum. İzninizle biraz da sitem etmek istiyorum. Çağlayan Adliyesi’nin önüne geçen gün gelen insan sayısının da medyanın her türlü mecrasında (bir önceki cümlede sözünü ettiğim) bu mücadeleye verilen desteğin seviyesini kahrolarak not aldığımı da söylemeden geçmek istemiyorum.

İğrenç tarikat - Tatliş tarikat

Kendilerine “şeyh-şıyh vs.” unvanı veren ve hem müritlerinin omuzlarında hem de siyasi çıkarlar uğruna muktedirlerin ceplerinde dolaştırılan birtakım sahtekârların yedikleri haltlar bini geçti. Her defasında da “Efendim, bunlar münferit hadiseler. Bir iki hadise üzerinden bütün bir cemaat-tarikat şeysini toptancı bir anlayışla kötülemeyin” diyen müptezellerin alkışları arasında aklanıyorlar. Bu topraklarda ve aslında tüm dünyada, tüm dinlerde din-inanç bezirgânlığının, kendisini daha fazla ele vermesinin, masum ve cahil beyinleri ele geçirerek her türlü melaneti işlemesinin örneklerinin nasıl bir seviyeye ulaşması bekleniyor?

Yüce önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ta 1925 senesinde yaptığı ünlü Kastamonu Konuşması’nda dile getirdikleri, neden kulak ardı ediliyor? 

“Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek yol, medeniyet yoludur (sürekli alkışlar). Medeniyetin gerektirdiğini yapmak insan olmak için yeterlidir. Tarikat reisleri bu dediğim gerçeği bütün açıklığıyla anlayacak ve kendiliklerinden hemen tekkelerini kapatacak, müritlerinin artık erginliğe ulaştıklarını elbette kabul edeceklerdir...”

Daha açık nasıl anlatılır? 

Tarikat-cemaat sisteminin, çağdaş uygarlık ve en temel insanlık normları ile taban tabana zıt mantığı, bir kişinin ya da bir “kliğin” insanları inanç değerlerini sömürerek nasıl peşinden sürükleyebildiğini, daha da ileride nasıl iğrençliklere kepazeliklere imza atabildiğini anlamak için daha kaç çocuğun ve kadının (ve hatta erkeğin) başına gelenleri gazetelerde okumaya, TV ekranlarında dinlemeye daha ne kadar tahammül edeceğiz.

Ve tabii bazı çapsızların, bu zatı namuhterem şeyh-şıh görünümlü sahtekâr hacı-hoca tayfasının “en şaklaban, en şovmen, en soytarı versiyonlarını” ekranlarda goygoylamasına daha ne kadar katlanacağız?

“Tatliş cüppeliler ve tontiş sarıklılar”ın protokollerde ağırlanabilmesini savunan dalaksızları alkışlamaya devam mı edeceğiz?

Yazarın Son Yazıları

Mektep...

Mektep...

Devamını Oku
29.12.2021
Yandaşlık zor zenaat

Yandaşlık zor zenaat

Devamını Oku
24.12.2021
Nas Nas Paraları Leyla’ya...

Nas Nas Paraları Leyla’ya...

Devamını Oku
22.12.2021
Sefil bir tiyatro

Sefil bir tiyatro

Devamını Oku
17.12.2021
Kezzap

Kezzap

Devamını Oku
15.12.2021
İşte, bunun için sevmiyoruz

İşte, bunun için sevmiyoruz

Devamını Oku
10.12.2021
‘Gelmekte olan’ değişmez

‘Gelmekte olan’ değişmez

Devamını Oku
08.12.2021
Millete ‘nanik’ yapıyorlar...

Millete ‘nanik’ yapıyorlar...

Devamını Oku
03.12.2021
Dördüncü kuvvetin kuvveti

Dördüncü kuvvetin kuvveti

Devamını Oku
01.12.2021
Fırıl, fırıl, fırıl...

Fırıl, fırıl, fırıl...

Devamını Oku
26.11.2021
Kreşendo zamanı

Kreşendo zamanı

Devamını Oku
24.11.2021
‘Bu can bu bedenden çıkmadan...’

‘Bu can bu bedenden çıkmadan...’

Devamını Oku
19.11.2021
‘Açık yaralar’ ve Kılıçdaroğlu

‘Açık yaralar’ ve Kılıçdaroğlu

Devamını Oku
17.11.2021
Bugs Bunny’nin ölümü

Bugs Bunny’nin ölümü

Devamını Oku
12.11.2021
Tehlikenin farkındayız

Tehlikenin farkındayız

Devamını Oku
10.11.2021
Ekmek Bulamıyorsanız...

Ekmek Bulamıyorsanız...

Devamını Oku
05.11.2021
‘Sana ne oluyor ki?’

‘Sana ne oluyor ki?’

Devamını Oku
03.11.2021
‘İçişleri’ yalanı...

‘İçişleri’ yalanı...

Devamını Oku
27.10.2021
Milletle alay etmenin dozu kaçtı

Milletle alay etmenin dozu kaçtı

Devamını Oku
22.10.2021
‘155’i ararım!..’

‘155’i ararım!..’

Devamını Oku
20.10.2021
Giderayak güldürüyorlar

Giderayak güldürüyorlar

Devamını Oku
15.10.2021
Kazanımlar, kayıplar...

Kazanımlar, kayıplar...

Devamını Oku
13.10.2021
Taklitler, mukallitler...

Taklitler, mukallitler...

Devamını Oku
08.10.2021
6 Ekim ruhu

6 Ekim ruhu

Devamını Oku
06.10.2021
Antikorun Kadar Konuş!..

Antikorun Kadar Konuş!..

Devamını Oku
01.10.2021
Otokrat

Otokrat

Devamını Oku
29.09.2021
New York Seferi Abuklukları

New York Seferi Abuklukları

Devamını Oku
24.09.2021
Ayran - tahtırevan

Ayran - tahtırevan

Devamını Oku
22.09.2021
‘Al gülüm - Ver gülüm’

‘Al gülüm - Ver gülüm’

Devamını Oku
17.09.2021
Makas değişikliği (15.09.2021)

Makas değişikliği

Devamını Oku
15.09.2021
‘Ben yaptım abi’ devri...

‘Ben yaptım abi’ devri...

Devamını Oku
10.09.2021
‘Ali Bey kafası’

‘Ali Bey kafası’

Devamını Oku
08.09.2021
‘Cüppeli hâkim’

‘Cüppeli hâkim’

Devamını Oku
03.09.2021
Ne işimiz vardı?

Ne işimiz vardı?

Devamını Oku
27.08.2021
Yahu, siz aklınızı mı yitirdiniz?

Yahu, siz aklınızı mı yitirdiniz?

Devamını Oku
20.08.2021
‘Alarm zili’ mi dedin?

‘Alarm zili’ mi dedin?

Devamını Oku
13.08.2021
Rehber belli: Bilim

Rehber belli: Bilim

Devamını Oku
06.08.2021
Niye ‘sondan’ başlıyoruz?

Niye ‘sondan’ başlıyoruz?

Devamını Oku
30.07.2021
Yoruldu-k

Yoruldu-k

Devamını Oku
23.07.2021
O kelepçe…

O kelepçe…

Devamını Oku
16.07.2021