Zeynep Göğüş
Zeynep Göğüş zeynepgogus1@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Dansa Kalkar mısın?

09 Şubat 2013 Cumartesi

Debussy’yi, Wagner’i sevmenin ve Mahur Beste’yi yaşamanın bizim “talihimiz” olduğunu söylemişti Tanpınar. Bu ikiliği sentezleyemeden huzuru bulamayacaktık. Bu iz bırakan edebiyatçı için Garp, Avrupa’dan fazla bir şeydi ki, bu sözünü çok severim.
İkilemi gideremeden geldik bugünlere. Hem Doğulu, hem Batılı olmayı bir zenginlik olarak görüp içselleştiremeyişin izdüşümü her alanda.
14 Şubat Sevgililer Günü’nde Türkiye’de kadınlar şiddete karşı tepkilerini dans ederek ortaya koymak için mi örgütleniyorlar? Sosyal medyada hemen Doğulu bir kadın sesi yükselir ve sorar
“Dans ederek tepki vermek iyi bir fikir midir?” Bir başka hemcinsi onu destekler: “Hakikaten bir bu eksikti, şimdi de dans edenler ve etmeyenler diye bölünecek kadınlar!”
“Halay çekin o zaman” diye yanıtlar bir diğeri...

\n

***

\n

Dans bir yana, Şark (Doğu)-Garp (Batı) çelişkisinin sancılarını dış politikaya ve dış ekonomik ilişkiler için yaptığımız seçimlere kadar taşıyoruz. İşi “Avrupa Birliği mi, Şanghay 5’lisi mi?” tartışmasına kadar vardırabiliyoruz. Bir yandan “AB bize vize uygulamasın” derken, diğer yandan da çelişkili bir durum yaratma pahasına Türkiye’den kaç kişinin gittiği belli olmayan ülkelere vizeyi kaldırıyoruz.
Tam da bu noktada eski Devlet Bakanı
Kemal Derviş’in, bu hafta Washington’da yaptığı bir konuşmada sarf ettiği ve manşete çıkan “Türkiye asla Schengen’e girmemeli” sözlerine de değinmeliyiz. Uzun bir konuşmanın sadece bu tarafını görmeyi tercih etti Türk basını.
Schengen ortak vize uygulamasının yanı sıra 26 Avrupa ülkesinin imzaladığı bir sınır güvenliği anlaşması. İmzacı ülkelerin bir bölümü AB üyesi değil. Anlaşmanın içine organize suçlarla mücadele, insan kaçakçılığını önleme gibi konular da giriyor.
Şu anki haliyle Türkiye, kıyılarından salkım saçak insan dolu hareket eden botlar, havasız kamyon kasalarında Avrupa’ya taşınan kaçaklarla güven veren bir görüntü sunmaktan uzak.
Diğer yandan da Ankara, art arda bazı Afrika ve Ortadoğu ülkelerine vizeyi kaldırıyor. Bunu yaparken
“Biz ne kazanırız, ne kaybederiz?” sorusunu soran yok!
Önceliğiniz Türk vatandaşlarının 27 Avrupa ülkesine gitmesi ise Schengen’le en azından yakınlaşılması gerekir. Vizeyi kaldırırken Sudan’a, Nijerya’ya bizden kaç kişi gider diye düşünmediysek, oradan buraya olabilecek bir insan akınını da mı aklımıza getirmedik?
Kaldı ki İKV Başkanı Prof. Haluk Kabaalioğlu, Schengen’i kabul etmeden önce örneğin Rus turistler için Türkiye’nin istisna talep edebileceği görüşünde. Aynısı barış ortamında Suriye gibi sınır bölgeleri için de geçerli olacaktır.
Ayrıca Schengen’de olmak ticari ilişkilerin güçlü olduğu bazı ülkelerin işadamlarına çok rahat vize vermeyi engelleyen bir durum da değil.

\n

***

\n

Dünyada yeni duruşlar yakalayabilmek, yeni dengeler kurabilmekten söz ediyorsak, sanırım dansa ihtiyacımız var.
Dans evrensel bir anlatım aracı. İlkel çağlardan bu yana dans var. Eski ve yeni dinlerde de var.
Yakında Şamanlara özenip kötü ruhları kovmak için ateş dansı da yapabiliriz.
Kimsenin
“Dansa kalkar mısın?” demesini de beklememek lazım.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Atatürk Kıymete Binecek 18 Mayıs 2013

Günün Köşe Yazıları