Kocaman yemyeşil gözleriyle, korku dolu bakışlarla kamerayı yakıp geçen Afgan kızını anımsarsınız. Adı Gula; yaşı 13’tü... Fotoğrafı çeken McCurry; kapağa yerleştiren National Geographic dergisiydi. Fotoğraf, Sovyetler Birliği - Afganistan savaşının simgesi olduydu. Aradan nice savaşlar, nice barbarlar geçti... Afgan kızı yıllar sonra (2002’de) bulundu... Gözler aynıydı ama yüzüne yeryüzünün yükü, tahribatı, acısı ve yoksulluğu sinmişti.

VER PARAYI, AL OKUMA İZNİNİ 

İki gündür “Afgan kızı”nın ülkesini terk edip Roma’ya yerleştiği haberlerini izliyoruz. O, şanslı olanlardan biri. Ya olmayanlar!? Ya milyonlarcası!?  

Taliban, Afganistan’da yönetimi eline geçirdiğinden beri kız çocuklarının ve kadınların eğitim ve çalışma hakkı kaldırıldı... Ama beteri var! Riyakârlığın doruk noktası... 

Haberi Reuters verdi: Taliban yetkilileri, “ABD ve Avrupa’daki merkez bankalarında bloke olmuş Afganistan’ın paraları serbest bırakılırsa, kadınların eğitim hakkı dahil bazı insan haklarına geçit verebileceklerini” açıkladı! 

Açıkçası “Ver parayı, ben de kadınların eğitimine izin vereyim” dedi! (Oha mı dersiniz çüş mü, siz karar verin!) 

Bu neye benziyor biliyor musunuz: Farz edin ekonomisi berbat, adalete güvenin her gün azaldığı bir ülkede, yetkililerin çıkıp “Parasını verirseniz, hak hukuk ve adaleti sağlarız” demesine benziyor! Olmaz olmaz demeyin! Yeryüzünde neler oluyor! 

SAVCI FATMAGÜL YÖRÜK’E ALKIŞLAR 

Hak hukuk dedik. Benim ülkemde geçen hafta tüm alkışlar bir cumhuriyet savcısına yöneldi: Savcı Fatmagül Yörük’e.Adalet Bakanı bile kutladı. 

Metroda taciz ve bıçaklı saldırıda bulunan Emrah Yılmaz’ı tutuklama kararında savcı Yörük’ün yazdığı sözler müthişti! Aslında doğal ve normal olanı yaptı. Ama ülkemizde “doğal” ve “normal” olana öylesine hasret kaldık ki! 

İşte o sözler: 

“...Şüphelinin eyleminin yalnızca tartıştığı müştekilere yönelik değil, o anda trende ve platformda bulunan yolcuların, hatta tüm kadınların özgürce yaşama, sokakta bulunma ve hayatlarına devam etme haklarına saldırıdır. Sokaklar, metrolar korku dolu değil, güven dolu olmalıdır. Şiddet ise önce dilde başlar, sonrasında eyleme döner, olayda en çok dikkat çeken şeylerden biri de şüphelinin küfürleridir. Küfür, şiddettir. Şiddeti yasaları uygulayarak engelleyebiliriz; kadınların yaşam hakkına sahip çıkmak ve kız çocuklarına güvenli bir gelecek bırakmak tüm toplumun asli görevidir. Bireylerin toplum yaşamının akışına duydukları güvenin örselenmesi ceza, adalet sistemi ve sosyal açıdan onarılması güç zararlara yol açacaktır.”

Teşekkürler Fatmagül Yörük: Millete hukuka güveni anımsattığın için! 

Ya öteki savcılar? 

NAZIM - OSMAN - GENCO

Bu yazı, “Her kadın kahramandır” teması üzerineydi ama üç arkadaşımın yüzleri beliriverdi karşımda. (Ya arkadaşım olmayanlar?) 

Nazım Alpman, bin yıllık gazeteci. Hakaret davası vardı. (Cumhurbaşkanına değil, başkasına.) Sen misin yazıya ironi katan, al işte! Neyse ki beraat etti! Geçmiş olsun Nazım! 

Osman Kavala... İşkenceye dönüşen dört yılı aşkın tutukluluk... Delilsiz... Ve karar “tutukluluğun devamına”... Bunun üzerine Uluslararası AF Örgütü Avrupa Konseyi, üye ülkelerine “Türkiye’ye karşı ihlal prosedürü başlatılmalı” çağrısında bulundu. Strasburg’daki toplantı 30 Kasım’da... Geldiğimiz duruma bakın! 

Genco Erkal... Cumhurbaşkanına hakaretten dava açılan 38 bin kişiden sadece biriydi. Ülkenin 84 yaşındaki gurur kaynağı! (Ben gripten yatıyordum, hiçbir duruşmaya gidemedim. Ya hayranları, tüm tiyatrocular neredeydi acaba? Savunması muhteşemdi. Yerim bitti, tümü internette var.)

İşte memleket hali...