Balıkçıyı tanımak

28 Temmuz 2022 Perşembe

Devlet Adamı ve tarihçi Şakir Paşa’nın oğlu, Robert Kolej, Oxford Üniversitesi mezunu, Latince, Grekçe, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Almanca ve daha birçok dile egemen olan, babasını öldürme suçuyla tutuklanıp 18 yıl hapse mahkûm edilen, ancak bir süre sonra aftan yararlanıp serbest kalan, yerli ve yabancı dergilere yazarak geçimini sağlayan Cevat Şakir, acaba günün birinde “Halikarnas Balıkçısı” olacağını biliyor muydu? 

Daha doğrusu, sürgün edilmesine neden olan, o kaderini değiştirecek yazıyı yazmasaydı “Halikarnas Balıkçısı” olur muydu? Bence, elbet olurdu. Halikarnas’ın değilse de Anadolu’nun başka bir köşesinin balıkçısı ya da bahçıvanı olurdu. 

O yazı, Birinci Dünya Savaşı yıllarında, asker kaçaklarının yargılanmadan kurşuna dizildiklerini anlatan bir öyküydü. Resimli Hafta dergisinde yayımlanmıştı. Halkı kışkırttığı gerekçesiyle, İstiklal Mahkemesi’nce sürgüne mahkûm edildi. Bodrum’a... Yıl 1924’tü ve Bodrum, Ege’nin en uzak, en çorak, en unutulmuş köşesiydi. 

NEDEN TANIMALI 

Cevat Şakir’den söz etme nedenim şu: Onu herkes yakından tanısın istiyorum. Sadece adını bilmekle yetinmesin. Hem usta yazarlığını hem de çevreciliğini bilsin. Bodrum Yarımadası’nı yeniden nasıl yarattığını kavrasın! Tüm eserlerini okusun! Ne müthiş bir edebiyatçı olduğunu görsün!

İçinde yaşadığımız bu acımasız vahşi yalan dolan, hoyratlık döneminde onun gibi ilk çevrecilere, doğa, deniz ve insan sevgisiyle donanmış olanlara ihtiyacımız var. 

İnsan, doğa tutkunluğu, bahçıvanlığı, balıkçılığının yanı sıra asıl uzmanlık alanı olan antikçağ ve Anadolu uygarlığını incelemekten asla geri kalmadı. Batı uygarlığının, Anadolu’dan kaynaklandığına inanıyordu. Ömür boyu bunu savundu. 

İnsanı sevmek için, doğayı, denizi, ağacı sevmek için, Anadolu’yu sevmek için onu tanımalı, onu okumalıyız. 

PEN Yazarlar Derneği olarak, temmuz ağustos kitapları olarak Balıkçı’nın tüm eserlerini seçtik! 

EDEBİYATA SESİ, KOKUYU, IŞIĞI KATTI 

Elimde “Cevat Şakir: Bodrum’un Mavi Merhabası” adlı kitap (Bodrum Belediyesi ve Bodrum Deniz Müzesi yayını) var. 50 yazarın Halikarnas Balıkçısı üzerine çeşitli yazılarını içeriyor. Burhan Felek’ten İlhan Selçuk’a, İlhan Berk’ten Selim İleri’ye ve Azra Erhat’a ... Kâh bir anı kâh derinlemesine inceleme... 

Bana soracak olursanız: Bir yazarı tanımanın en iyi yolu, onun tüm eserlerini okumaktır...

“Ege Kıyılarından”, “Merhaba Akdeniz”, “Ege’nin Dibi”, “Yaşasın Deniz”, “Gülen Ada”, öykü kitapları; “Aganta Burina Burinata”, “Ötelerin Çocuğu” romanları; “Anadolu Efsaneleri”, “Anadolu Tanrıları” adlı inceleme kitapları, hep 40’lı ve 50’li yılların ürünleriydi. 

Öykü, roman ya da deneme inceleme... Tümünde dolu dolu, coşkulu bir anlatımı var. Bu anlatımı yerel renklerle köpürtüyor. Şiirsel ve destansı bir dil kullanıyor. Engin bilgi ve kültür birikimi, anlattığı ne olursa olsun, hem çok geniş bir ölçekten, dünya ölçeğinden o konuyu ele almasını sağlıyor hem de okyanusun sonsuzluğunda bir su damlası, bir kum zerresinin içtenliğini, yalınlığını ortaya koyuyor. 

“Uluç Reis”, “Turgut Reis”, “Deniz Gurbetçileri” romanları, “Mavi Sürgün” adıyla topladığı sürgün anıları 60’lı yılların; “Anadolu’nun Sesi”, “Hey Koca Yurt”, “Gençlik Denizlerinde” 70’li yılların ürünleriydi.

Edebiyata sadece coşkuyu değil, sesi, ışığı, kokuyu da kattığını görüyoruz...

(Yerim bitti söyleyeceklerim bitmedi. Pazara Halikarnas Balıkçısı anekdotlarıyla devam edeceğim...) 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları