Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bir mimarlık dehası: Louis Kahn

10 Aralık 2017 Pazar

“İçinde yaşadığımız şu karanlık günlerde, böyle bir sergi açılabiliyorsa ve bunca ilgi görüyorsa eğer, bu ülkeden asla umut kesilmez...”

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi’nde, birkaç gün önce açılan “Louis Kahn’a Yeni/den Bakış” sergisinde karşılaştığım her mimar, her ressam, her ziyaretçi, kâh değişik sözlerle, kâh bakışlarla, kocaman bir gülümseme ya da kucaklaşmayla yukarıdaki bu sözleri söylüyordu birbirine...

Ben dün de, bugün de hep mimari bilince sahip insanlar arasında yetiştim ve bu bilinçle yaşadım. Louis Kahn’ın da, eserlerinin yabancısı değildim. Ancak Müge Cengizhan’ın küratörlüğündeki bu sergi farklı!

Bu dahi mimarın eserlerinin sadece çizimleri, fotoğrafları, yolculuk eskizleri değil sergilenen... Cemal Emden’in belirli temalar çerçevesinde eserlere “yeniden bakan” ve adeta yorumlayan muhteşem fotoğrafları ve Bülent Erkmen’in hem sergi hem de sergiye eşlik eden kitap tasarımı önünüzde farklı ufuklar açıyor. Özetle mimarlık aracılığıyla, bütünsellik içinde tüm sanatlar, yaratıcılık eylemi, yaşam ve düşünce ufukları açıyor...

‘Mimarlık gurusu’

Size bu minicik yazıda Louis Kahn gibi bir dehayı anlatabilmem çok güç. Müge Cengizhan’ın tanımı onun çok yönlülüğünü ve derinliğini çok güzel özetliyor:

“Louis I. Kahn, 20. yüzyıl dünya mimarlığının önemli yaratıcı aktörleri Le Corbusier, Frank Lloyd Wright ve Mies van der Rohe ile birlikte anılan, üretimi ve söylemi kolay biçimde kategorize edilmesi görece zor bir mimar, düşünür, sanatçı, bir ‘mimarlık gurusu’. Bizim yakınlıklarımız açısından bakıldığında, Mevlana Celaleddin Rumi’nin, Tanrı’nın yarattıklarına bakışını mimar gözüyle alıntılayabilecek düzeyde bilen, Atatürk’ü doğru telaffuz edip hayatının ne kadar dramatik olduğunu tartacak kadar tanıyan, Le Corbusier’ye olduğu kadar Mimar Sinan’a hayran, bilge bir dünya adamıdır.”

Rusya’nın (bugün Estonya) Parnu kentinde başlayan yaşamı; New York tren istasyonunda geçirdiği kalp kriziyle son bulduğunda (1901- 1974); geriye Pensilvanya’dan Dakka ve Ahmedabad’da sayısız eser, kuram ve kült haline gelmiş metinler bırakır.

‘Sokak halkın odasıdır’

Louis Kahn’ın üç kült metniyle, ilk kez tümüyle bütün olarak Türkçeye çevrilmiş ve sergi kitabında yer alıyor. Sergi bu metinlerle de onun düşünce dünyasına yeniden bakmayı deniyor: Mimarlıkta Kanun ve Kural (1962), Sessizlik ve Işık (1968) ve Oda, Sokak ve İnsanlığın Uzlaşısı (1971). Bu metinleri okudukça, daha çok daha çok, yeniden ve yeniden okumak istiyorsunuz...

Bu metinlerde Kahn kendisiyle, kullandığı malzemeyle ve sizinle konuşuyor. Aforizmaya dönüşmüş özdeyişleri bütünsellikten koparmadan ele almak gerekiyor. O yüzden fazla örnek vermek istemiyorum. Ama yine de...

Kentsel dönüşüm diye bizi rezilliklerle buluşturanlar keşke okusalar: Örneğin:

“Sokak halkın odasıdır. ... Günümüz kentlerinde çıkmaz sokaklar hâlâ bu, oda karakterini korurlar. Transit yollar oda olma özelliklerini tümüyle kaybetmişlerdir. Bence kentsel planlama bu kaybın farkına varmakla işe başlayabilir...”

‘İmgelerle mimarlığın özü’

Sergi kataloğu demeyeceğim, kendi başına bir servet niteliğindeki, sergiye eşlik eden kitap bu üç kült metin dışında, birbirinden değerli yazılarla taçlanıyor.

Jale Erzen, Cemal Emden’in fotoğraflarını yorumlarken “Emden aslında fotoğraf çekmiyor, mimarlığın özünü anlatıyor, yalnızca imgelerle” diyor... Hem mimar, hem fotoğrafçı Cemal Emden’in fotoğrafları serginin atardamarı... Jale Erzem kitapta ayrıca Kahn’ın karakalem, pastel, suluboya ile ürettiği işleri dönemin sanat akımları içerisinde değerlendirerek, ona bir sanatçı olarak eğiliyor.

Sergide de, kitapta da “Philadelphia Okulu” olarak anılacak akımın temsilcisi Louis Kahn’ın eğitimciliğini de görüyoruz. Louis Kahn ile doğrudan ya da dolaylı ilişkisi olan Türkiye’den değerli isimlerin katkılarını ve sözlü tarih konuşmaları... Örneğin Kahn’ın öğrencisi ve ofisinde mimar olarak çalışan Ahmet Gülgönen’in gözlemleri...

Gidin görün bu eşsiz sergiyi... Sadece bir dehayı daha yakından tanımak için değil, kendinize, yaşadığınız kente, mahallenize, sokağınıza ilişkin sorular sormak için de... Emeği geçen herkese teşekkür ederim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın tiyatro 15 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları