Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bizim sınıfın hayalleri

04 Mayıs 2017 Perşembe

Bu yıl yoklamada eksiklerimiz vardı. Çoktular. Yoğundular. Aklımızdaydılar. Kalbimizdeydier. Dilimizdeydiler. Hülya, yok. Deniz, yok. Öznur, yok. İlgün, yok. Nazan, yok. Tülay, yok. Aysel, yok. Nergis, yok. Mümessilimiz Elvin, yok. İlhan, yok. Tülin, yok. Şua, yok. Nermin, yok. Ve çok yakınlarda bu gezinin hemen öncesinde yitirdiğimiz, hepimizin içine koca bir ah yerleştiren Lale’miz, yok. Yoklar…
Sınıf gezisindeydim. Bizim sınıf, yani İzmir Amerikan Kız Koleji 1964 mezunları…Öğrenmek için girdiğimiz, hizmet etmek için çıktığımız okulumuz o zaman sadece kızlar içindi. 48 kişi mezun olmuştuk, içimizden on dördü sonsuzluğa göçmüştü... Oran bu kadar yüksek olunca, ne yapıp yapıp mutlak senede birkaç gün buluşma kararında ısrarcıydık… Üstelik bu kez buluşmayı ülkenin en muhteşem doğasında gerçekleştirdik.
Batı Toroslar’ın kuzey yamaçları… Akdağ eteklerinde orman içinde kurulmuş Sagalassos Lodge oteldeyiz. 1250 m. yüksekte. Başucumuz yüksek dağlar, Burdur, Isparta, Göller Bölgesi, ayak ucumuz Ağlasun ilçesi ve uçsuz bucaksız ovalar ve yine dağlar… Her yanımız sular, sular, akarsular, dereler… Havamız, gül kokusu, çam kokusu… Yanı başımız açan baharlar, uçuşan kelebekler, yuvaya dönen kırlangıçlar…
Sagalassos… Bir mucize… Ve ne yazık ki, ülkemizden çok Fransızların ve Belçikalıların tanıdığı bir mucize. Dünyanın kaçıncı harikası bilmiyorum ama kendi başına ayrı bir yazı hak eden bir değer. Uygarlıkların geçit töreni. Akdeniz’in en iyi korunmuş antik kentlerin biri. (Sagalassos ve çevresini sizlerle paylaşmam için pazarı bekleyin…) Dönelim sınıf toplantımıza:
 
Geleceğe Dair
On yaşından beri birlikte büyümüş insanlar bir araya gelince ne yaptıysa yine onları yaptık. Birlikte güldük, ağladık, anıları tazeledik, tartıştık, yılları sıçraya sıçraya atladık. Kâh çocuklaştık, kâh bilgiçlik tasladık, ukalalaştık, “Biz Türk kızıyız/ Yiğit kızlarız/ İstikbal için / Ümit kızıyız” diye okul marşımızı bile söyledik. Yöreyi, gölleri, Antik kenti gezip “İyi ki buradayız”, “İyi ki birlikteyiz” diye şükrettik. Ama en çok, en çok, Türkiye’yi konuştuk. Çocuklarımız, torunlarımız için hayallerimizdeki Türkiye’yi. Ve o Türkiye için ne yapmamız gerektiğini:
İşte bir demet düş, bir demet rüya, bir demet yöntem… Şakayla karışık bir demet Cennet ve bir demet Cehennem: Özetliyorum:
-Evrensel değerlerin özümsendiği barış, huzur ve refah içinde gelişmiş bir Türkiye düşlüyorum. Bunun için başta zihniyet değişikliği ve çağa uygun bir eğitim sistemi…Öğrenme heyecanı duyulabilen bir sistem..
-Herkesin özgür olduğu, kimsenin korkmadığı, herkese düşman olmayan bir Türkiye…
(Eyvah! Ölme eşeğim ölme diyecekken, başkası atıldı)
-Umutsuz değilim. Biz bu ülkeyi en zor koşullarda kurduk. Kurucu değerlere “yurtta sulh cihanda sulh” anlayışına dönerek, kadın-erkek eşitliğini sağlayayarak, eğitim düzeyini yükselterek yeniden gerçekleştirebiliriz…
-Şimdiki tüm parti liderlerini atıp yepyeni gençlere yer açacağız. Cehaleti yüceltmeyen gençlere… Eğitimli gençler bu ülkenin lokomotifi olursa, o çocuklar bizi geleceğe taşıyabiir…
-Umutsuz değilim, bir gün Erdoğan’ın silkinip kendine geleceğine inanıyorum… (Aramızda demokrasi var, her görüşe yer var.)
-Ben de umutsuz değilim. Ağır diktatörlüğün antitezi elbet gelecek. Ben en çok birlikte kurulacak barışa güveniyorum.
-Ben karamsarım ama tarihimize baktıkça, Kurtuluş Savaşı’nı düşündükçe bunu aşacağımıza inanıyorum. Bu arada sivil toplum kuruluşlarına ve sosyal medyaya çok iş düşüyor.
 -Daha durun ekonomi çöküp dibe vuracağız sonra güzel şeyler olacak. Dibe vurmadan çıkış yok.
(Hapisteki gazeteciler, baskıları, yasakları düşünüp daha ne kadar dibe vurulur ki diyecekken bir başkası aldı.)
-Yargıya herkesin güvenebileceği bir adalet sistemi sağlanmadan hiçbir adım atılamaz. Önce adaleti kurmak gerek.
-İçinizde adalete güvenen var mı? (Yarınoy birliğiyle YÖK diye geldi.)
-Sahaya, tüm aşırılıklardan uzak duracak yeni, genç politikacıların çıkması kaçınılmaz.
-Umudu yitirmeden, demokrasiye inananların birlikte hareket etmeleri, enerjik biçimde çözüm üretmeye yönelmeleri çıkış yolumuz olacaktır…
İşte bir sınıf gezisi daha böyle geçti… Biraz düşler, biraz gerçekler… Toprağa basarak, bulutların üzerinde uçarak…
Sevgili Ahmet İsvan’ın haberini uzaklarda aldım. Aklın, bilginin, birikimin, sağduyunun, sevgi ve saygının temsilcisi Ahmet isvan sevgilisi reha İsvan’a kavuştu. Işık içinde artık dinlenebilir. Tüm yakınlarına, sevenlerine sabırlar diliyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın tiyatro 15 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları