Dario Fo, PKK’li olabilir mi?

15 Ekim 2020 Perşembe

Ülke sadece gerçek yangınlarla değil, hak hukukta da yangın yerine dönmüşken; adaletsizlik bir yandan, ekonomik çöküntü öte yandan insan yaşamını cehenneme çevirmişken; sinemadan, tiyatrodan, müzikten, sanattan söz etmek inanın öyle zor ki! Ama mecburum, mecburuz. Baktıklarımızı, duyduklarımızı, okuduklarımızı kavramak; gerçekliği algılamak; yalanları yozlukları, haksızlıkları fark etmek; yorumlamak, sorgulamak ve yaşamı anlamlandırmak için, mücadele etmek için mecburuz. 

Şehir Tiyatroları düşmanlığı 

Biliyorsunuz, şu salgın günlerinde en ama en zor durumda olanlar sanatçılar. Konserleri, oyunları, gösterileri iptal edilen, sınırlandırılan müzisyenler, tiyatrocular, dansçılar vb. Onları daha çok mağdur etmemek için olağanüstü çabalar sürdürülüyor. Birçok insan ve kurum yardımcı olmaya çalışıyor.  

Bu kurumlardan biri de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları. Sanat yönetmeni Mehmet Ergen harika bir iş gerçekleştirdi ve kurumun tüm tiyatro salonlarını 50 özel tiyatroya da açtı. Hem de ücretsiz.

Önceki akşam yıllardır Kürtçe oyunlar oynayan Teatra Jiyana Nû / Yeni Yaşam Tiyatrosu da ünlü İtalyan yazar Dario Fo’nun “Yüzsüz” oyununu “Beru” adıyla Kürtçe olarak Gaziosmanpaşa Sahnesi’nde oynayacaktı. Zaten 3 yıldır bu oyunu birçok yerde de oynamışlıkları vardı. 

Gelin görün ki temsile 4 saat kala kaymakamlıktan yasaklama emri geldi. Gerekçede “kamu düzenini bozabileceği” ileri sürülüyordu. Ancak nasıl bozabileceğine açıklık getirilmiyordu.

İlk aklıma gelen şu oldu: Bu karar, İBB’ye duyulan öfkeden, Şehir Tiyatroları’nın bu olumlu girişimini baltalama isteğinden kaynaklanmıştır.  

Rahmetli Dario Fo büyücüdür 

Sonraki valilik açıklamasında, “Oyunun Kürtçe olma nedeniyle değil, PKK propagandası yaptığı için yasaklandığı” vurgulandı. (E pes yani, 3 yıldır fark edilmedi de şimdi mi fark edildi!) 

Bunları okuyunca aldı mı beni bir düşünce...  

Rahmetli Dario Fo’yu tanımış, röportajlar yapmış, onu sahnede çok izlemiştim. Onu yazılarımda hep “Tiyatro Büyücüsü” diye tanımladım. 2015’te, 90 yaşında bu dünyadan göçtüğünde ardında birçok oyun bırakmıştı. Eşi Franca Rame’yle birlikte hem yazar, yönetir hem de oynardı. Siyasi hiciv ustasıdır. 

Aman Tanrım, demek PKK’liymiş! Büyücü ya, hiç çaktırmamıştı! Tevekkeli, ona Nobel Edebiyat Ödülü’nü de belki bu nedenle vermişlerdir! Uluslararası Tiyatro Eleştirmenler Ödülü’nü de verdik ve PKK propagandası yaptığını hiç anlamadık. Ne büyük gaflet! 

Klakson ve borazanlar 

Söz konusu oyunu da izlemiştim. Oyunun asıl adı şöyle: “Yüzsüz: Klakson, Borazanlar ve Bırtlar”. 

Anımsayın: İtalya’da 1978’de Aldo Moro, Kızıl Tugaylar tarafından kaçırılmış, anarşist grupla hükümetle pazarlık etmek istemiş, hükümet yanaşmamış ve 50 gün sonra politikacının cesedi bir araba bagajında teslim edilmişti. 

Dario Fo, bu olayı almış ancak Aldo Moro yerine Fiat’ın birinci adamı Agnelli’yi koymuş, politikacı - sermaye - emek ilişkilerini hicvetmişti... Bu oyun, Türkiye’de Türkçe ve Kürtçe kitap olarak yayımlandı; farklı topluluklar tarafından yıllar boyunca ülkenin her köşesinde oynandı... Meğerse bunca yıldır burnumuzun dibinde PKK propagandası yapılıyormuş! Hay Allah!!!

Ey okur! Senin de miden bulanmıyor mu... Bu yasaklar, bu düşmanlık nereye kadar?! 

Bir alt mahkeme bir üst mahkemenin kararını tanımıyorsa... 

Mahkemeler, öç alma, intikam alma aracına dönüştürülüyorsa... 

Yıllardır FETÖ’ye peşkeş çekenler, her istediğini verenler değil de yazarlar, gazeteciler, “FETÖ’cülükten” mahkûm oluyorsa... 

İyiliğin, vicdanın, çokkültürlülüğü savunmanın adına “casusluk” deniyorsa... 

Grup Yorum’a ve daha nice sanatçıya cehennem yaşatılıyorsa... 

Dario Fo’ya PKK propagandacısı yaftası asılabiliyorsa... Daha ne diyeyim ki...     



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları