Engin ve Gülriz

Engin ve Gülriz

02.02.2017 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Engin ve Gülriz... (Soyadlarını yazmama gerek yok, anladınız...) Türk Tiyatrosu’nun iki ustası... Yaşamlarını tiyatro sanatına, yaratıcılığa adamışlar...
Kendini sanatın herhangi bir alanına adamak, “insan olmanın”, daha iyi, daha güzel bir insan olmanın; dünyayı daha adil, hayatı daha yaşanabilir kılmanın yoludur!
Yaşamlarını sadece tiyatroya değil, bir de aşka adadılar. Aşka, yani birbirlerine adadılar… Fırtınalara, risklere, kopmalara, buluşmalara karşın hep birbirlerini bütünlediler.
Bir de daha güzel, çağdaş, aydınlık bir Türkiye yaratmaya adadılar.

***

Biri ana karnından tiyatrocu, biri okullu...
Engin, Yale Üniversitesi Drama Okulu, New York Actors Studio’da oyunculuk deneyimleri arasında, yaz tatili için Türkiye’ye geldiğinde, cebinde bir kontrat vardı. Yaz sonunda ABD’ye dönecek, hayat boyu arkadaşı olacak James Baldwin’in yazdığı “Giovanni’nin Odası” oyununda Giovanni’yi oynamayı sürdürecek ve bu oyunla ABD’de turneye çıkacaktı.
Gelin görün ki, günün birinde…
“Gel seni Muhsin Hoca’yla tanıştırayım” der Leyla Gencer… Diyebilir elbet. Çünkü Engin Cezzar, Leyla Gencer’in kuzenidir. Ve Leyla Gencer her dediğini yapar!
Tanışmadan sonra Hoca, bu genç tiyatrocuyla sohbet ederken “Hamlet”i sahneleyeceğini söyler ve sorar, “Bu oyunda oynamak ister misin?” Hiç duraksamadan “İsterim” der Engin. “Hangi rolü oynamayı düşünürsün?” “Hamlet’i”
Hoşça kal ABD! Hoşça kal cepteki kontrat!
Ertesi sabah provalar başlar…
Engin Cezzar bir Hamlet olur ki, pir olur. En genç ve en uzun süreli Hamlet olur. Hamlet oyunu gişe rekorları kırar. İki yıl boyunca oynar.

***

Gülriz Sururi, Engin Cezzar’ı sahnede ilk kez Hamlet rolünde gördü. Engin Cezzar, Gülriz Sururi’yi ilk kez sahnede İrma rolünde gördü.
İkisinin yolu 1961’de kesişti. Bir sokakta. İstiklal Caddesi’nde. Birbirlerini buldular... Ve biyografilerde ne yazılırsa yazılsın bence bir daha ayrılmadılar. Derinlere kök salan ve her daim yeni filizler açan kıpır kıpır bir ilişki...
“Sokak Kızı İrma ile Prens Hamlet’in evliliği” diye duyurdu haberi o günlerin gazeteleri.
1963’te kuruldu Gülriz Sururi–Engin Cezzar Tiyatrosu...
Bu topluluğun kültür yaşamımızda çok önemli bir yeri oldu. Türk Tiyatrosu’nun “Altın Çağı” diye nitelendirebileceğim 60’lı, 70’li yıllarda Gülriz Sururi–Engin Cezzar Tiyatrosu, özellikle yerli oyunların oynanmasına öncülük etti.
Yaşar Kemal’den “Teneke”, Güngör Dilmen’den “Kurban”, “Midas’ın Kulakları”
Tiyatrolarımızda ilk kez bir Nâzım Hikmet “Ferhad ile Şirin”... Nâzım Hikmet’in en “sakıncalı” döneminde... Türkiye’deki ilk epik müzikal, Haldun Taner’in “Keşanlı Ali Destanı”, “Zilli Zarife”...
Genç, dinamik, yeniliklere her zaman açık, klasik ve moderni, müziğe, müzikale, dansa önem veren dünya tiyatro repertuvarını da yakından izleyen bir tiyatro... Hair”den “Düşenin Dostu”na...
Birinin popüler halk tiyatrosu geleneği, ötekinin Batılı “okullu” tiyatrosu birbirini tamamladı ve taçlandırdı.
Yıllar boyu örnek oldular, eğitimci oldular, sorumlu aydın oldular.

***

Gülriz’in özelliklerinden biri de Engin’i ölümden döndürme gücü… Bir değil, birkaç kez… Tüm dostları gibi ben de tanığım… Engin’in deyişiyle, “Serçe bilekli, aslan yürekli” Gülriz...
Hastalık ya da tedaviye bu yazıda yer yok. Her seferinde Engin Cezzar’ı ölümden kurtaran, hayata döndüren, Gülriz’in ona duyduğu aşk; onun Gülriz’e duyduğu aşktır...
Ne mutlu bize ki, sanatı tüm bir yaşama, tüm bir yaşamı sanatın ta kendisine dönüştüren… Azimle, inatla, tutkuyla, dirençle, cesaretle, çalışma disipliniyle, aynı zamanda duygu ve düş gücüyle, yaşamı çok renkli, çok sesli, çok boyutlu bir şölene çeviren... Bu yolla bizleri zenginleştiren, hayatı değerli ve yaşanır kılan sanatçılarımız var!

Yazarın Son Yazıları

Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025