Gomidas: Anadolu’nun Mozart’ı

Gomidas: Anadolu’nun Mozart’ı

02.04.2023 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Tepedeki başlığı kısa ve vurucu olduğu için seçtim. Yoksa başlık şunlar da olabilirdi: “Gomidas ya da herkesin bir şarkısı vardır”... “Gomidas ya da sesin duyulduğu yer deniz kıyısıdır”... “Şarkı söyle, Tanrı yeryüzüne insin”...

Tiyatro Eleştirmenler Birliği (TEB) pandemi döneminde “Gomidas” oyununa “En İyi Yapım Ödülü”nü verirken eşsiz besteci için “Anadolu’nun Mozart’ı” tanıtımını kullanmıştı. O gün bugün aklımdan çıkmadı. İlk kez İstanbul İstanbul Tiyatro Festivali’nde sunulan, iki yıldır oynanmakta olan “Gomidas” oyununu ancak önceki akşam izleyebildim. Olağanüstüydü.

MUHTEŞEM BİR METİN  

Gomidas yani Gomitas Vartabed (1869 Kütahya-1935 Villejuif Kliniği Fransa) Ermeni çoksesli klasik müziğin öncülerinden, besteci, müzisyen, koro şefi, rahip. Günümüzde etnomüzikolog olarak tanınıyor.

Yolcu Tiyatro, olağanüstü sese sahip bir çocuk, öksüz bir çocuk olarak Kütahya’da başlayıp, bir deha olarak gelişen, Fransa’da bir akıl hastanesinde sona eren yaşamını, olağanüstü bir metinle sahneye taşıyor.

Yazar Ahmet Sami Özbudak, oyunun yönetmeni de. Çok hassas, çok riskli olabilecek bir konuyu çok yalın, çok “romantik”, hatta naif diyeceğim bir dille ele almış. Birbirinden akılcı ve zengin metaforlarla, insanın içine işleyen çok duygulu, akılda ve yürekte kalan tümcelerle oya işler gibi işlemiş. Gomidas’ın çileli yaşamını sondan başlayarak, tarih coğrafya sınırlarını kaldırarak, duygu ve akıl dengesini kollayarak bize iletiyor. Politik, dini eleştiri ve karşı eleştiriyi iç içe geliştiriyor.

Gomidas’ın öyküsünü kendi ağzından hayatının son 18 yılını geçirdiği akıl hastanesinde, ona hep geçmişini anımsatan hayalindeki bir koyunu izlerken dinliyoruz. Onun peşinden Kütahya sokaklarına, Ermenistan’a, Berlin konservatuvarına, Paris salonlarına, İstanbul’dan sürülüşüne, Ankara Çankırı’ya, travmalarla şarkı söyleme mutluluğu, baskılarla yaratıcılık arasında bir yolculuğa çıkıyoruz. Yazarın bu metinle 24. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri’ne de Ahmet Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü’nü kazandığını belirteyim.

HER İNSANIN BİR ŞARKISI

Doğadan, ovalardan dağlardan topladığı Kürtçe, Türkçe, Ermenice şarkıları notaya, çoksesli müziğe, kurduğu korolara ve dinleyiciye sunan Gomidas’ı Fehmi Karaarslan canlandırıyor. Muhteşem bir sesi var. Olmasa bu rolü üstlenemezdi. Ses ile söz, şarkıyla monolog, delilikle dahilik arasında denge kurması; sesiyle sayısız insana can vermesi, beden dilini başarıyla kullanması etkileyici. Ancak söylemeden geçemeyeceğim, travmanın acının yükseldiği anlardaki aşırılık bence fazla. Bu metin daha sessiz, sakin bir yorum istiyor...

Fehmi Karaslan 1.5 saat boyunca tek başına ama yalnız değil. 40 kişilik Lusovoriç Korosu ona eşlik ediyor. Oyunun müzik direktörü ve koro şefi Hagop Mamigonyan... Toplulukla oyuncu arasındaki uyum, olağanüstü ve izleyici üzerinde büyülü bir etki bırakıyor...

Büyü sözcüğünü özellikle kullanıyorum. “Gomidas” oyunu Kumkapı’daki Surp Vortvots Vorodman Kilisesi’nde oynanıyor. Mekân seçimi önemli, çünkü sürekli hafızalara sesleniyor. Kilisenin atmosferi, Cem Yılmazer ve Yasin Gültepe’nin ışık düzenlemeleriyle birleşince büyü kat kat çoğalıyor. Emeği geçen, katkıda bulunanları kutlarım.

Oyun boyunca Gomidas Vartabed’in müziği beni sarıp sarmalarken “Şarkıları dinlerken hikâyeleri gördüm” diye başlayan ve “Her insanın bir şarkısı var” diye biten tiradı bir daha unutmamak üzere yüreğime yerleştirdim.  

Yazarın Son Yazıları

Umudu savunma sanatı

Bugün 2025’in son pazar günü.

Devamını Oku
28.12.2025
Eskişehir-İstanbul seferi...

En tehlikeli yanı: Faşizm sıradanlaşmak, gündelik hayatın bir parçası olmak ister. Adaletsizliği “olağan”, eşitsizliği “kader”, baskıyı “gereklilik” diye sunar.

Devamını Oku
25.12.2025
Hayal kurmaktan vazgeçmeyin...

Sahnede bir adam var.

Devamını Oku
21.12.2025
Yaşasın Tüyap Kitap Fuarı

Korkunç yoğun bir trafikte iki saat gitmeyi ve iki saat de dönmeyi göze alırsanız orada bulunduğunuz sürece müthiş keyiflenir ve “Yaşasın Tüyap Kitap Fuarı” diye haykırabilirsiniz.

Devamını Oku
18.12.2025
Işığı hiç sönmeyecek

O, Nermin Abadan Unat. Neden mi ona minnet borcumuz var?

Devamını Oku
14.12.2025
Roman gibi

Sabiha Sertel (1895-1968) ve Zekeriya Sertel (1890-1980). Osmanlı’nın sonu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında duygu ve düşünce dünyamıza sonsuz katkılarda bulunmuş bu iki önemli ismi bu ülkede yaşayan herkesin, hele hele gazeteciliği meslek edinmiş her insanın çok yakından bilmesi gerekir.

Devamını Oku
11.12.2025
Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025