Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Görülmüştür!

08 Aralık 2019 Pazar

Masamın üzeri onlarla dolu... Özenle açıyorum zarfları. İçinden tek sayfa çıkıyor. Önlü arkalı yazılmış, inci gibi dizilmiş yazılar... Sıkışık sıkışık harfler... Tek satıra sığdırılması gereken ne çok sözcük, ne çok duygu, ne çok düşünce, ne çok özlem, ne çok hasret, ne çok, ne çok, ne çok, ne çok...

Özenle her birini okuyorum. Kimi adımla sesleniyor: “Sizi tanımasam da çoktandır tanır gibiyim...” Kimi “Sayın”la başlayıp soyadımla sürdürüyor... Kimi önce kendini tanıtıyor: “Ben bir halk sanatçısıyım, müzisyenim... Adım...” Kimi önce adresini belirtiyor: “Size Burhaniye T Tipi Hapishanesi’nden yazıyorum...” “Size Silivri Kapalı CİK’ten...” “Size Kocaeli, Kandıra F tipi...” “Size Ödemiş T Tipi Kapalı ve Açık...” Hepsinin ortak yanı o yuvarlak damga! GÖRÜLDÜ ya da GÖRÜLMÜŞTÜR damgası...

Okudukça gözyaşlarıma hâkim olmaya çalışıyorum. Kimi kendi adına, ya da Grup Yorum adına yazıyor...  Kimi koğuş arkadaşları adına... O kadar çoklar, o kadar çoklar ki...

Sağlık sorunları dinmiyor

En çok sağlık sorunlarını dile getiriyorlar. Hastaneye götürülmek istemediklerini, çünkü her gidişin, dönüşün işkenceye dönüştüğünü, muayenede bile kelepçeli olduklarını anlatıyorlar... İçerideki hastaları anlatıyorlar... Bel-boyun fıtığı, astım, sedef, şeker, hepatit B, felç, kalp krizi, şeker koması, kanser... Psikolojik hastaklıklar... Selahattin Demirtaş’a yapılanı düşünüyorum. O bile 7 gün boyunca hastaneye götürülmediyse, bilincinin kapanmasına rağmen götürülmediyse kim bilir adını sanını bilmediklerimize neler yapılıyor!  

En kahredicisi: içerideki bebekleri, çocukları...  Hayır en acısı, keyfi cezalandırmalar... Hapishaneden hapishaneye değişen, günden güne değişen, yetkililerin söylemlerine, politik ortamın değişen havasına göre değişen uygulamalar... Keyfiyet!!

Hapishaneden gelen mektuplara yanıt verememenin, çare bulamamanın, dertlerini giderememenin  ağırlığı omuzlarıma çöküyor. Bu mektupları yayımlamaya kalksam (hangi birini) değil bu sayfa, tüm gazetenin sayfaları yetmez...

Anneler ve bebekler

Ama eğer siz bu konularda duyarlıysanız, (ki Cumhuriyet okurları öyle olmak zorunda) sizlere önerim  www.gorulmustur.org sitesine girip dolaşmanız.  

Mahpus mektuplarının ve sanatsal ürünlerinin daha geniş bir kitleye ulaşabilmesi için kurulmuş bir web sitesi. Hem paylaşım, hem mahpus ailelerine moral verme hem de okuyucuları mektup yazmaya teşvik etme amacıyla kurulmuş. Site aynı zamanda bir arşiv işlevi görüyor. Hapishaneden gelen mektupları, fotoğrafları, şiir-öykü, resim-karikatür çalışmalarını arşivliyorlar. 

Örneğin, Gazel Bulut adlı hapisteki bir annenin, kendi bebeğine hasretken, hapisteki başka bebekler için hazırladığı “Damlayan Masallar” (Ceylan Yayınevi) kitabı “Görülmüştür” grubunun katkısıyla çıkmış ortaya... Hapishanelerde anneleriyle birlikte kalan 800’den fazla bebek, anneleri hapishanelerde olduğundan onlardan ayrı büyümek zorunda kalan yüzlerce çocuk için hazırlanmış bir masal kitabı... 

‘Burda Neler Yok’

Ülkemin hapishaneler coğrafyasında koskoca bir dünya var... Ve “dışarıdakiler” eğer “içeride” bir yakınları yoksa, o dünyaya çok uzak... 

Bu yazı en iyisi 25 yıldır hapiste olan, “İçeride” şairliği öğrenen İlhan Sami Çomak’ın bir şiiriyle bitsin. Hapse düştüğünde 21 yaşında bir öğrenciydi. Şimdi 46 yaşında. Bu yıl Sennur Sezer Ödülü’nü kazanan “Geldim Sana” kitabından “Burda Neler Yok” başlıklı şiiri: 

“bahçe duvarını aşıp okulu asan çocuklar yok / kelimelerden dostluk yapan insanın iyilik bağı yok / taş atmak için taş yok / çiy toplayan çiçekler ve haritadan taşacak nehirler yok / simit kokusunun kalabalığı çağıran tazeliği yok / feragatiyle insan güzelliğiyle kadın yok / çimenlere uzanıp göğün sadakatini deneme imkânı yok/ 

lamba gibi mum da yok / karanlık yok karanlık hiç yok / mevsim dönümleri ve ay tutulması yok / toprak yok bitkinin güzellik edası yok / kedinin patisi atın terleyen hızı yok / rüzgârın havalandırdığı perde üzümün çürüyen salkımı yok / ayrı kaldı hayat güneşten. Burda yön yok / ama vardır bir çıkış hep vardır!”

Evet. Mutlak vardır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları