Pruvanız neta olsun!

21 Ekim 2021 Perşembe

Deniz deyip geçilmez; o uçsuz, bucaksız bir soluktur.

Medeniyetlerin kuruluşu, felsefenin gelişimi, paylaşımın çokluğu, üretimin birlikteliği, mitolojinin zenginliği, tanrıların gücüyle anılan mitsel, tarihsel bir varlıktır deniz.

Düşününce denizi; “bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla...”; onun görkemini, dinginliğini, coşkunluğunu... #hepberaber deniz olunmak istenir. Bilinir ki “derya dediğin uyur, uyur uyanır”. Bir derya ki hepimizi çağırır.

Deniz denilen, koca bir aşk... Kelimelere, renklere, seslere, ömürlere, emeklere işlenen bir aşk. Agnès Varda’nın film repliği gibi: “Her zaman deniz kenarında olmak önemlidir. Deniz, aşkın özüdür.” Deniz koca bir yaşam; milyonlarcasına yuva, milyonlarcasını doyurandır; var oluşun ilk kanıtı olandır.

Deniz koca bir dünyadır; #hepberaber ağlarını salan balıkçılara, #hepberaber gezen berberbalıklarına, yosunlara, denizcilere, deniz tutkunlarına vazgeçilmez bir dünya... Bodrum ise bu “dünya”yı, mükemmel bir uyumla başka dünyalarla buluşturan bir yeryüzü aşkı...

YELKENLER FORA!

Sevgili okurlar, şu yukarıdaki satırlar, benim değil. 33. Bodrum Cup Yelken Yarışları açılışında Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın. Denizin uçsuz bucaksız soluğunu ve “büyüsünü” öyle etkili anlattı ki sizlerle paylaşmadan edemedim. (Bu kadar yoğun işi olmasa, bizim kültür sayfamıza konuk yazar olmasını isteyecektim!)   

Üç gündür Bodrum Cup Yelken Yarışları’nda, rüzgârın, dalgaların, yelkenlerin, dost soluklarının peşine takılmış pupa yelken yol almaktayım. 

Çok farklı kategoriler var. Gulet A, Gulet B, C derken Tırhandil A, Tırhandil B, yok mozaik, yok Cruiser, kim öne geçti kim geride kaldı, rüzgâr çıldırdı, rüzgâr durdu arasında bir şeyler öğrenmeye çalışıyordum ki bir arkadaş, “Ben 30 yıldır bu yarışlara katılıyorum, hâlâ her şeyi anlayabilmiş değilim” deyince içime su serpildi. 

Bir anda çevrem yüzü aşkın beyaz kuğuyla çevriliyor; beyaz yeleli atlar şaha kalmış; bembeyaz martılar gökyüzüne kanat çırpıyor. Hayır yelkenli bunlar... Yan yatmışlar, direkleri suya değdi değecek, yelkenler dalgalarla öpüşecek ya da es be rüzgâr es, senden mi korkacağız!

Benim bulunduğum konuk teknesinde, profesyonel / amatör fotoğraf uzmanları var. Hepsi şaheserler yaratıyor... 

TÜRKİYE BÖYLE OLSA  

Üç gündür içimden geçen düşünce ve duygu şu: 

Keşke, keşke Türkiye’deki siyasi ortam da bu yarışlardaki gibi olsa: Yani bir yanda YARIŞ... Ama Türkiye’nin her yerinden katılımlı, eşit temsiliyete, liyakate, bilgiye, birikime, ustalığa, teknik hünere, dayanıklılığa, fırsat eşitliğine dayalı, doğaya ve insana saygılı bir rekabet... Hem de sonsuz bir dayanışma, muhteşem bir doğa ve insan saygısı... Gündüzleri yarış, güneş battıktan sonra kültürel etkinlikler, güzellikleri çoğaltma çabası...

Bu yarış, her şeyden önce sponsorlar sayesinde gerçekleşiyor. Önemli sponsorlardan biri Bodrum Büyükşehir Belediyesi. Ana sponsorlar çeşitli etaplara adlarını veriyor. Tümüne adını veren Amerikan Hastanesi. Sonraki etaplar “Bitci Teknoloji”; 50. yılını kutlayan Bodrum Denizciler Derneği, Opet, Metro. Bu yazıyı yazdığım sırada Bodrum Çökertme etabındayız. Bu yarışa adını veren ise Anadolu Sigorta. 

Sanatsal kültürel etkinlikler bir sonraki yazıya kalacak. Gelelim, bu yazının başlığına:

Pruva, malum teknenin baş yanı, baş bölümü (sözcük taaa Venediklilerden geliyor!)... Neta (Fransızcadan), toparlamak, düzenlemek, net yapmak... Ama ikisi bir araya geldiğinde denizcilik geleneğinde “Yolun açık olsun” demek... Yelkencilere bir de sakın “Rüzgârın bol olsun” demeyin. Onu sevmiyorlar. “Rüzgârın kolay olsun” diyeceksiniz!

Haydi Türkiyem; rüzgârın kolay, pruvan neta olsun!Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, Zeynep Oral’ın da bulunduğu hepsi kadınlardan oluşan konuklar teknesini ziyaret etti.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları