Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yaşasın Atatürk'ün Kızları!

12 Ağustos 2012 Pazar
\n

Aslı Çakır Alptekini, Gamze Bulutu, Nur Tatarı ve sevgili Merve Aydını kutluyorum. Onlara sımsıkı sarılıyor, kucaklıyorum! Onlarla gurur duyuyorum ve hemen ardından şunları düşünmeden edemiyorum:

\n

Ah benim canım memleketim! Çelişkiler arasında savrulan ülkem!

\n

Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum diyeni kendisine hükümdar seçen ülkem!

\n

İmamlar, hacılar, hocalar, kadın bedenini lanetlerkenİktidar sahipleri kadın bedeni üzerinde hak iddia ederken Bu ülkeyi yönetenler sahnedeki balerinin bacağından rahatsız olurken Antik heykeli günah diye bellerken Ülkenin Sağlık BakanıTecavüze uğrayanların bebeklerine biz bakarız, yeter ki kürtaj yasaklansın derken Türkiye Cumhuriyetinin başkenti Ankaranın belediye başkanı kürtajla ilgili olarak Çocuğun ne suçu var, anası kendini öldürsündiye fetva verirken Zaten namus”, “ahlakdiye diye kadınlar ha bire öldürülürken Kadın katliamı, öldürenin yanına kâr kalırken Kadını ve kadın bedenini lanetleyenler baş tacı edilirken

\n

İşte bu ortamda bir Aslı Çakır Alptekin çıkıyor, bir Gamze Bulut çıkıyor Altın madalya, gümüş madalya, ertesi gün ülkem topyekûn onları bağrına basıyor. Başbakan kutluyor, dinci ve yandaş gazeteler yine de haberi fotoğrafsız veriyor! Ne de olsa bacaklar, kollar, boyun ve omuzlar, bel ve karın görünüyor! Hasta kafalar bunları günah sayıyor!

\n

Beyler! Onlar Atatürkün kızları! Cumhuriyet kızları! “Muasır medeniyete inanmış kızlar! Çağdaş uygarlığın gereğini yerine getiren kızlar! Onlarda bir sorun yok! Sorun sizde!

\n

Hem başı açık kadını perdesiz eve benzeteceksiniz; dekolte aldı başını gidiyor diye yakınacaksınız; kolu bacağı göründü diye günahkâr sayacaksınız hem de madalya getirdiler diye onları kutlayacaksınız! Bu ne riyakârlık, ne sahtekârlık! Bu ne yalancılık! Oha yani!

\n

Kadın bedeni güzeldir

\n

Bir gazeteci de çıkmış, olimpiyatlardaki kadın sporcuların bedenlerine takmış, fırsat bu fırsat kadınları aşağılıyor

\n

Bir kez daha beyler; kadın bedeni güzeldir! Tıpkı erkek bedeni gibi güzeldir! Kadın sporcunun bedenini yaptığı işten (burada söz konusu olan spor eyleminden) soyutlarsanız, onu sadece et deri, kas, adale, meme, popo, baldır, bacak diye parçalara ayırıp değerlendirmeye çalışırsanız, kafanızdaki hastalığı ortaya koymuş olursunuz!

\n

Bu neye benzer biliyor musunuz: Doğum yapan ya da süt veren kadını pornografik bulmaya; antik heykelde ahlaksızlık görmeye; bale temsilini izlerken bacak arasına yoğunlaşmaya ve sırf bu nedenle sahneye bakmamaya benzer!

\n

Görüntü her şey demek değildir! Görüntüyü, birikiminden, tarihinden, coğrafyasından, toplumsal kimliğinden ayıramazsınız!

\n

İki gündür Aslı Çakırın, Gamzenin 1500 metre koşularını izliyorum internette. Tanrım ne kadar güzeller! Ah bir de 800 metre koşuda sakatlandığı halde, o acıya rağmen yarışı bitiren Merve Aydını izliyorum. Gözyaşı içindeki yüzüne ve kıvranan bedenine bakıyorum. Tüm olimpiyat stadının onu nasıl alkışladığını duyar gibi oluyorum. Merve Aydının sakatlanma anı 53 bin kez izlenmişti dün sabaha kadar. İşte olimpiyatların gerçek ruhunu yansıtan sahneler tümcesi görüntüye eşlik ediyordu!

\n

Gerilmiş bedenler, öne uzatılan başlar, uzayan boyunlar, tere karışan acının ya da sevincin gözyaşları Muhteşemsiniz! Çok güzelsiniz! Hepinizi kutluyorum, Atatürkün sevgili kızları!

\n

Can Yücel’den

\n

Bugün 12 Ağustos. Can Yücelin ölüm yıldönümü 1999 yılında onu yitirdiğimizde, dizelerden kahkaha çiçekleri ve zehir zemberek eleştiri okları üreten, şiirimizin bu afacan çocuğu 73 yaşındaydı

\n

Dün haberini okudunuz. Ailesi, mezarını kıranlar bulunup suçlular cezalandırılıncaya dek Datçadaki Can Evini kapattı. Doğru bir karar. Can Yüceli Buluşmak Üzere adlı şiiriyle sevgiyle, saygıyla anıyorum:

\n

Diyelim yağmura tutuldun bir gün/ Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek /Öbür yanda güneş kendi keyfinde /Ne de olsa yaz yağmuru /Pırıl pırıl düşüyor damlalar /Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın /Dar attın kendini karşı evin sundurmasına /İşte o evin kapısında bulacaksın beni

\n

Diyelim için çekti bir sabah vakti /Erkenceden denize gireyim dedin / Kulaç attıkça sen /Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan / Ege denizi bu efendi deniz /Seslenmiyor / Derken bir de dibe dalayım diyorsun /İçine doğdu belki de /

\n

İşte çil çil koşuşan balıklar /Lapinalar gümüşler var ya /Eylim eylim salınan yosunlar /Onların arasında bulacaksın beni

\n

Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya /Çakmak çakmak gözleri /Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı / Herkes orda sen de ordasın / Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından /Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim /Özgürlüğe mutluluğa doğru /Her işin başında sevgi diyor /Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili /Bi de başını çeviriyorsun ki /Yanında ben varım.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın tiyatro 15 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları