Geçen hafta sonunda medyaya bir haber yansıdı. İstanbul Esenler’de bir veli, CİMER’e aşağıdaki ifadelerle şikâyette bulunmuş:

“Okullardaki öğrenci yönetmelikleri kılık kıyafetlerini anladık da neden öğretmenlerin belirli bir kılık kıyafetleri yok? Kimisi kot pantolonla, kimisi daracık taytla, kimisi mini etekle okula geliyor ve kızlı erkekli beraber aynı sıralarda oturuluyormuş. Ben ta 90’lı yıllarda okudum. Böyle şey görmedim. Bir veli olarak çok rahatsızım. İlgilenirseniz Allah cc razı olsun eğer ilgilenmezseniz de ortaokulu bitirir bitirmez çocuklarımı okuldan alacağım. Bu eğitim sistemini ben istemiyorum.”

Bu şikâyet üzerine Esenler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, öğretmenlere uyarı yazısı göndermiş!

Esenler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şube müdürü olarak görev yapan Ramazan Yılmaz’ın imzasıyla 4 Kasım’da bütün okul müdürlüklerine “bilgi isteği” konusuyla gönderilen yazıda, velinin yukarıdaki şikâyeti alıntılanarak “Konu hakkında okulumuzun tüm öğretmenlerine gerekli uyarıların yapılması hususunda gereğini rica ederim” yazıldığı görülüyor.

Bu önceki yıllarda olsa epeyce tepki çekebilecek bir olayken 2022 Türkiyesi’nde sadece birkaç gazetede ve haber sitesinde yer aldı. 

Velinin tepkisi, milli eğitim müdürünün yazısı ve bunun medyada sıradan bir olay gibi geçiştirilmesi, toplumun AKP döneminde önemli ölçüde gericileştirildiğini gösteriyor.

KARMA EĞİTİM, ÇAĞDAŞ TOPLUMUN TEMİNATIDIR

Bir veli, böyle bir şikâyette bulunabilir. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı personeli olan müdürün, ona Türkiye’de eğitimin, Cumhuriyetin kazanımları ve yasalarımız uyarınca karma eğitim biçiminde verildiğini hatırlatması gerekir. Oysa müdür bunu yapmak yerine, okul yöneticilerine yazı gönderip “gereğini yapın” diyor.

Tam da bugünlerde CHP’nin yasa teklifi üzerine AKP’nin türbana yasal serbesti sağlayacak anayasa değişikliği konuşulurken bir milli eğitim müdürü kıyafetleri nedeniyle öğretmenlerin uyarılmasını istiyor!

Öncelikle karma eğitim, bir haktır ve akademik başarının önde gelen koşullarından birisidir. Aynı zamanda da çağdaş ve eşitlikçi bir toplumun teminatlarındandır; laik Cumhuriyet ile kısa zamanda sağlanan toplumsal dönüşümün en temel basamağıdır. 

Cumhuriyet Devrimi, kız öğrenciler ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı sınıflarda derse girdiği medrese sistemini sonlandırmış, cinsiyet ayrımcı uygulamalar laik eğitim sistemindeki karma eğitim ile kaldırılmıştır. 

ÖZGÜRLÜK SADECE TÜRBAN İÇİN Mİ? 

Ayrıca hani kadınların kıyafetlerine karışılmayacaktı? O zaman neden mini etekten ya da tayttan rahatsız olunuyor? Özgürlük bir tek türban için mi sağlanacak? Madem kadınların ne giydiklerine karışılmayacak, o zaman neden müdür öğretmenlerin uyarılmasını istiyor?

Sadece gericilerin isteklerini dikkate alan yobazca bir “ahlak” anlayışı mı uygulanacak bu ülkede? Böyle saçma sapan bir şikâyeti ciddiye alıp öğretmenlerin uyarılmasını isteyen kişi, anlaşılıyor ki laik bir devlette memur olduğunu unutmuş.

Ne ilginç bir tesadüf ki bundan on gün kadar önce Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Birinin eteğine karıştılar, birinin içkisine karıştılar, birinin yaşam tarzına müdahale ettiler. Kimse diyemez” dedi. Geçen yıl İstanbul Anadolu Adliyesi’nde hâkim Mehmet Yoylu’nun davacı avukat Tuğçe Çetin’in etek boyunu kısa bulup ölçülmesini talep ettiğini; bu durumun “etiğe” aykırı olduğunu savunduğunu unutmuştu herhalde. 

Üstelik hâkim, etek boyunun fotoğraflanmasını istemiş, avukat izin vermeyince etek boyunun avukatlık mevzuatına aykırı olduğunu tutanağa yazdırmış ve İstanbul Barosu’ndan gereğinin yapılmasını talep etmişti!

Öyleyse soralım: Etek boyu ile uğraşanlar acaba bu cesareti nereden alıyor, acaba kime yaranmaya çalışıyor?