‘Mozaik Bizim Gençliğimizdi’
Metin Celal
Son Köşe Yazıları

‘Mozaik Bizim Gençliğimizdi’

20.08.2014 03:12
Güncellenme:
Takip Et:

Yıl 1983. Tüm Türkiye’ye ağır bir karanlık hâkim. Darbe henüz olmuş. Hapsedilenler, öldürülenler, gözaltında kaybedilenler… Sokağa çıkma yasağı, her adım başı kimlik kontrolü. Duvarlarda arananların afişleri… Askeri cunta üç kişinin bile bir araya gelmesine izin vermiyor. Kitabevleri, dergiler, gazeteler kapanmış. Toplanma ve gösteri yapmak diye bir kavram unutulmuş. O karanlıkta en küçük kıpırtı umut ışığı oluyor.
Erdir Zat’ın dediği gibi, “Mozaik böyle bir toplumsal iklimde ortaya çıktı. Hayatımızın üstüne çöken kara bulutları öneren bir çağrısı vardı ve bunu olabilecek en iyi zamanda, 1983 gibi hayli erken zamanda dillendiriyordu: Ölümden Önce Bir Hayat Vardır.”
“Ölümden Önce Bir Hayat Vardır” albümü kaset olarak yayımlandığında 1983’müş. Kasetten önce konser vardı, konserden önce de kulaktan kulağa fısıldanmaya başlamıştı Mozaik’in kurulduğu. Konser verecekleri haberi ise oldukça şaşırtmıştı. Cunta herhangi bir şekilde insanların bir araya gelmesini istemediği için konserlere de izin vermiyordu. İzin almayı başarmışlardı. Ancak üçüncü başvuruda sıkıyönetimden izin çıktığını yazıyor Ayşe Tütüncü.
Mozaik’in ne çaldığını bilmiyorduk ama o konserde olmak geçen yıl Gezi Parkı’nda olmak gibi bir duyguydu. Konsere gidecek, salonu dolduracak ve darbecilere onlar istemese de toplanıp müzik dinleyebileceğimizi, gülüp eğlenebileceğimizi, karanlığı bir nebze aydınlatabileceğimizi gösterecektik. Konser Beyoğlu Küçük Sahne’deydi. Mozaik Latin Amerika’nın Yeni Türkü Akımı’ndan Parra’lardan, Victor Jara’dan, Yunanistan’dan Theodorakis’ten, Farantouri’den, Almanya’dan Brecht’ten şarkılar çalıyordu. Bu müziklere aşinaydık. Yabancı dillerde de olsa devrimci şarkılar söyleniyor, gelecekten, umuttan, özgürlükten söz ediliyordu. Dilimizin dönmediği şarkılara coşku ile eşlik etmiş, neyse demiştik, diktatörler yabancı dil bilmiyor.
Müzik aletlerini çalanlar, şarkıları söyleyenler yüzlerine aşina olduğumuz kişiler, hatta arkadaşlarımızdı. Ayşe Tütüncü, Serdar Ateşer, Bülent Somay, Mehmet Güreli, Ümit Kıvanç… Oldukça iyi müzik yapıyorlardı. Bizi şaşırtmışlardı. Mozaik, müzik serüveni boyunca da dinleyicilerini şaşırtmaya devam etti. Mozaik’le aynı dönemde, 80’lerin karanlığında Yeni Türkü, Ezginin Günlüğü ve Bulutsuzluk Özlemi de günümüzü aydınlatmaya başlamıştı. Onların belirli bir çizgileri vardı ve o çizgide gittikçe ustalaşıyorlardı. Ama Mozaik her yeni albümünde farklı bir müzikle geliyordu. Mozaik’e ilk albümünde hayran olan birçok arkadaşımın bu değişiklikleri kavrayamadığını, o zamanlar “özgün müzik” denilen müzik türünden uzaklaşarak rock müziğe yakınlaşmalarına kızdıklarını, küstüklerini bilirim.
Bence Mozaik’in doruk noktası, üçüncü albümleri “Çook Alametler Belirdi”dir. O albümde tam aradıkları müziği buldular. Artık müziklerinde rock tınıları çok kuvvetliydi ve elektro gitarın, davulun sesi güçlü duyuluyordu. Pink Floyd, Deep Purple, Yes gibi rock gruplarına benzer tınıları vardı ama bizdendiler. Kendi bestelerini çalıyor, bizden konuları, sorunları şarkılarına Türkçe söz olarak yazıyorlardı.
Mozaik’in ilk albümü 1983 son albümü Plastik Aşk 1990 tarihini taşıyor. 2014 yılında bu albümleri tekrar dinlemek eski ve iyi bir dostla karşılaşmak gibi iç titretiyor. O yüzden bir dinleyici Facebook’ta “Mozaik Bizim Gençliğimizdi” demiş.
Ada Müzik, “Mozaik Külliyat”ı Erdir Zat’ın sunuşu ve Ayşe Tütüncü’nün grubun tüm öyküsünü içtenlikle anlattığı yazısının da yer aldığı bir kitapçıkla birlikte 6 CD olarak yayımlamış. Son iki CD’de 1983-1993 arasında kaydedilmiş ama albümlerde yer almamış şarkılar var. Bilenler için iyi bir anımsama vesilesi, ilk kez dinleyecekler için büyük bir müzik ziyafeti.  

Yazarın Son Yazıları

‘7 Mart 1924 Ruhu’na dönerken

‘7 Mart 1924 Ruhu’na dönerken

Devamını Oku
12.09.2018
Ara Güler Müzesi

Ara Güler Müzesi

Devamını Oku
05.09.2018
Yayıncılıkta kırmızı alarm

Yayıncılıkta kırmızı alarm

Devamını Oku
29.08.2018
Boğaziçi’nin yok ettiğimiz görünümü

Boğaziçi’nin yok ettiğimiz görünümü

Devamını Oku
22.08.2018
Okul kütüphanelerimizin durumu vahim

Okul kütüphanelerimizin durumu vahim

Devamını Oku
15.08.2018
Sanatta KDV düşerse ne olur?

Sanatta KDV düşerse ne olur?

Devamını Oku
08.08.2018
Türkülerin kardeşliği adına

Türkülerin kardeşliği adına

Devamını Oku
01.08.2018
Üçüncü Yeniler’in başarısı

Üçüncü Yeniler’in başarısı

Devamını Oku
25.07.2018
Günümüz sanatçıları ne yapıyor?

Günümüz sanatçıları ne yapıyor?

Devamını Oku
18.07.2018
Varlık’la geçen yıllarımız

Varlık’la geçen yıllarımız

Devamını Oku
11.07.2018
25 yıl ve daha fazlası

25 yıl ve daha fazlası

Devamını Oku
04.07.2018
‘Kubbesiz, minaresiz cami olmaz’

‘Kubbesiz, minaresiz cami olmaz’

Devamını Oku
27.06.2018
Nâzım Hikmet külliyatı neden tam değil?

Nâzım Hikmet külliyatı neden tam değil?

Devamını Oku
20.06.2018
Şiir için ineğini satan şair

Şiir için ineğini satan şair

Devamını Oku
13.06.2018
Seray Şahiner’le tanışmalarım

Seray Şahiner’le tanışmalarım

Devamını Oku
06.06.2018
Şair turizmi, çeviri ticareti

Şair turizmi, çeviri ticareti

Devamını Oku
30.05.2018
TOKİ’nin kültür hamlesi ne anlatıyor?

TOKİ’nin kültür hamlesi ne anlatıyor?

Devamını Oku
23.05.2018
Türkiye’nin ‘Anti Amazon Yasası’ olacak mı?

Türkiye’nin ‘Anti Amazon Yasası’ olacak mı?

Devamını Oku
16.05.2018
Büstü dikilen öğretmen

Büstü dikilen öğretmen

Devamını Oku
09.05.2018
‘Edebiyatı Takip Ediyoruz’

‘Edebiyatı Takip Ediyoruz’

Devamını Oku
02.05.2018
İzmir’de İstanbul manzarası

İzmir’de İstanbul manzarası

Devamını Oku
25.04.2018
50 yıllık emek

50 yıllık emek

Devamını Oku
18.04.2018
‘Denize inmek medeniyetin işaretidir’

‘Denize inmek medeniyetin işaretidir’

Devamını Oku
11.04.2018
Biz sana teşekkür ederiz Ülkü Tamer

Biz sana teşekkür ederiz Ülkü Tamer

Devamını Oku
04.04.2018
Okuma kültürü seferberliğine var mısınız!

Okuma kültürü seferberliğine var mısınız!

Devamını Oku
28.03.2018
Nilüfer’de şiir var, edebiyat var!

Nilüfer’de şiir var, edebiyat var!

Devamını Oku
21.03.2018
Kırpıntı kadar değerimiz var mı?

Kırpıntı kadar değerimiz var mı?

Devamını Oku
14.03.2018
Yunus Emre Enstitülerinde yeni dönem

Yunus Emre Enstitülerinde yeni dönem

Devamını Oku
07.03.2018
Klasik müziğin en sevilenleri

Klasik müziğin en sevilenleri

Devamını Oku
28.02.2018
Sabahattin Ali’nin Şehirleri

Sabahattin Ali’nin Şehirleri

Devamını Oku
21.02.2018
Attilâ İlhan Yaratıcı Yazarlık Merkezi’ne ne oldu?

Attilâ İlhan Yaratıcı Yazarlık Merkezi’ne ne oldu?

Devamını Oku
14.02.2018
Röportaj vermek’ mümkün mü?

Röportaj vermek’ mümkün mü? Metin Celal yazdı...

Devamını Oku
07.02.2018
‘Kültürel kalkınma’ mı ‘kültürle kalkınma’ mı?

‘Kültürel kalkınma’ mı ‘kültürle kalkınma’ mı?

Devamını Oku
31.01.2018
Enver Ercan’ı çok özleyeceğiz

Enver Ercan’ı çok özleyeceğiz

Devamını Oku
24.01.2018
‘Dünyanın ilk büyük portre fotoğrafçısı’

‘Dünyanın ilk büyük portre fotoğrafçısı’

Devamını Oku
17.01.2018
Bibliyofobi

Bibliyofobi

Devamını Oku
10.01.2018
Müzik listelerindeki karmaşa

Müzik listelerindeki karmaşa

Devamını Oku
03.01.2018
Mahzuni’ye saygı

Mahzuni’ye saygı

Devamını Oku
27.12.2017
‘Mersin’de çok güzel şeyler oluyor’

‘Mersin’de çok güzel şeyler oluyor’

Devamını Oku
20.12.2017
‘Ben halkın kendisi, bir parçasıyım’

‘Ben halkın kendisi, bir parçasıyım’

Devamını Oku
13.12.2017