Öztin Akgüç

Neo-liberalizmin çöküşü, Sarı Yelekliler

19 Aralık 2018 Çarşamba

Sarı Yelekliler hareketi, araya kışkırtıcılar, provokatörler, dış güç destekçileri katılsa da, liberal politikaların giderek bozduğu gelir dağılımına, sosyal hakların kısıtlanmasına, adaletsizliğe başkaldırıdır. Neo-liberal olarak nitelendirilen ekonomi politikası, Reaganizm yaftası ile ABD’de, Thatcherizm tanımı ile de İngiltere’de uygulamaya konuldu. Uluslararası Para Fonu (IMF), Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (Dünya Bankası - IBRD) tarafından da desteklenen politikalar, dünyada süreğenleşen enflasyona karşı bir tepki olarak da 90’lı yıllarda, ekonomik sistem olarak serbest pazar ekonomisini benimsemiş Batı ülkeleri uygulamaları ile daha geniş alana yayıldı.
Neo-liberal yaklaşım, sentez (NLS) piyasaların etkin çalıştığını, kaynakların en iyi şekilde dağılımını sağladığını varsayar. Fiyat istikrarı sağlanması ile, finansal istikrar, ekonomik büyüme, yüksek istihdam, dış denge hedeflerine ulaşılacağını öngörür. Piyasalar üzerindeki kamu denetiminin azaltılmasını, özelleştirmeyi, kamu sektörünün küçültülmesini, devletin ekonomideki etkinliğinin azaltılmasının, kamu sosyal harcamalarının kısılmasını, sermaye üzerindeki vergilerin hafifletilmesini, uluslararası sermaye hareketinin serbestleşmesini küreselleşmeyi, dış ticaret engellerinin, kambiyo kontrollerinin kaldırılmasını, para politikasının hedeflere ulaşmada temel politika olarak kullanılmasını önerir.
NLS, emek-sermaye ilişkisinde, esnek çalışma koşulları, sosyal güvenlik haklarının kısıtlanması, sendikalaşma oranının düşürülmesi gibi sermayeden yana politikalar izlenmesini önerir. Fiyat istikrarının, enflasyonla etkili mücadelenin ancak bağımsız merkez bankaları ile sağlanabileceğini savunur.
Neo-liberal yaklaşımın benimsendiği politikaların uygulandığı 90’lı yılların sonlarından 2007 krizinin başlangıcına değin, dünya genelinde fiyat istikrarı ile birlikte finansal istikrar, sürekli üretim, istihdam artışı, ekonomik büyüme, sermaye hareketleri serbestisi, dış ticaretin gelişmesi sağlanmıştır. Başarı, neo-liberal öğreti ile birlikte para politikasını belirleyen, uygulayan merkez bankalarının itibarını artırmıştır.
Başarılı görünen sonuçlar alınırken ekonomilerde sorunlar, makro ekonomik riskler birikmeye başlamış, ancak sorgulanmamıştır. Aşırı kredi genişlemesi hane halkının “Yükümlülük/Gelir Oranının”, banka ve banka dışı işletmelerin finansal kaldıraç, “Borç/Özsermaye Oranının” yükselmesi, talebi aşan üretim kapasitesi yaratılması, gayrimenkul stok birikimi, piyasalarda fiyat balonları oluşması, finansal piyasalarda denetim yetersizliği, bazı finansal kurumlarda sistemik olmayan risklerin artması banka benzeri işlemler yapan fakat banka sayılmadıkları için denetim dışı kalan gölge bankacılığının yaygınlaşması, türev finansal araçların spekülatif amaçlarla kullanılması, denetimsiz tezgâh üstü piyasaların varlığı, tüm bunlar makro ekonomik riskleri oluşturmuş, işler iyi gittiğinde görmezden gelinmiştir.
Krizle birlikte riskler görünür hale geldiğinde merkez bankaları düşük hatta negatif mevduat faizi ile sorunu çözmeye yöneldiler. Düşük faiz ile hane halkının tüketim, işletmelerin de yatırım harcamalarını artıracakları öngörüldü. Ayrıca, kurumlar vergisi oranının düşürülmesi, sermaye üzerindeki vergilerin hafifletilmesi, Ar-Ge vergi istisnası gibi yatırımları özendirici önlemler alındı, maliye politikası para politikasını destekleyici olarak kullanıldı.
Faizlerin düşürülmesiyle geliri azalan özellikle emekli yaşlı kesim tüketim harcamalarını artırmayarak gelir düzeylerini korumak için tasarruflarını artırdı. Talepten fazla üretim kapasitesi olan, satış artışı beklemeyen işletmeler, düşük faiz ve vergi teşviklerine karşın yatırım harcamalarını artırmadılar. Ekonomide canlanma gerçekleşmedi.
Ekonomideki durgunluk, batmayacak kadar büyük kuruluşların (too big to fail) kurtarılmasını gündeme getirdi. Şirket kurtarma, varlık alım programları, kamuya yeni yükler getirdi. Artan bütçe açıkları, büyüyen kamu borçlarını kapatmak için, düşük gelirlilere göreve fazla yük getiren, fiyatların içinde saklı dolaylı vergiler artırıldı. Durgunluk yanı sıra izlenen politikalar, alınan önlemler, gelir dağılımını emekçiler, dar gelirliler aleyhine daha da bozdu. Şiddet, kamu malına zarar verme hiçbir koşulda hoş görülmemekle beraber, tepkinin nedenlerine doğru tanı koymak gerekir. Bir beka sorunu vardır ama bu liberalizmin, kapitalizmin bekasıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları