Engizisyon Tehlikesi
Ceyda Karan
Son Köşe Yazıları

Engizisyon Tehlikesi

14.01.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye’nin önde gelen sağcı aydınlarından Taha Akyol, Charlie Hebdo katliamı vesilesiyle İslam dünyasının içine saplandığı durumu “Müslüman Ortaçağı” mefhumuyla izah etmiş. Maalesef son derece isabetli görünen bu saptamanın kaçınılmaz sonucu, giderek baskın hale gelen cihatçı Selefiliğin “Müslüman Engizisyonu” tehlikesiyle karşı karşıya olmamız demek. Türkiye’yi yöneten siyasi heyetin beyan ettiği görüşlere ve tekelinde tuttuğu yandaş medyanın tartışmalar vesilesiyle ahaliye zerk ettiklerine bakınca; bu, açık seçik ortada. Televizyonları izleyince varacağınız sonuç ise net: Meğer Samuel Huntington’ın “Medeniyetler Çatışması” tezinin en büyük alıcıları, yıllardır bu tezi lanetleyip/olumsuzlayıp duran siyasal İslamcı aydınlarmış.
“İslamcı aydınlarımızdaki” reaksiyonerliğin güçlü olduğunu bilmiyor değildik. Ancak çok daha derin patolojik sorunları bu vesileyle ortalığa saçıldı. Batı’yı tartışmadan kendi kendilerini konuşamıyorlar bile. Kendini sürekli başkalarının eylem/edimlerinden yola çıkarak izaha çabalamak, mütemadiyen kurban/patlamış kum torbası misali olmak ne acıklı bir varoluş. “Dış güçler, komplocular, büyük tasarımcılar…” Sanırsınız Asya, Uzakdoğu, Latin Amerika hiç sömürgecilik görmemiş, bilmiyor. Bunlar bir de kendilerini en büyük “antiemperyalist” zanneder. “Özeleştiriyi” katiyetle barındırmayan bir “medeniyet iddiasının” elim manzarası… Kanımca İslamiyetin de katkılarının eksik olmadığı evrensel değerleri hiçbir biçimde anlayamamış bir zihniyetin tezahürü…
Pek azı çıkıp şu soruları sorabiliyor: “Biz niye bu haldeyiz”, “İçimizdeki gayri meşruları neden net biçimde kınayamıyoruz”, “Hayatlarımızın bu denli ucuz olmasının asıl sebebi kendi edimlerimizin sonucu değil mi”, “Mezhebi, etnik çatışmalarda birbirimizi gözümüz kırpmadan nasıl katledebiliyoruz”, “İslam medeniyeti deyip duruyoruz da demokrasi, hak, hukuk, özgürlükler ve çoğulculuk adına edecek tek lafımız nasıl olamıyor”, “Batılıların parmağı varsa bile, biz nasıl bu kadar kolay maşa oluyoruz”, “Kendi aklımız yok mu? Biz nasıl mütemadiyen kukla ve mazlum olabiliyoruz”
İslamiyeti siyasal hırsları için kullananlardan yanıt beklemek saflık elbette. Onların “Makedonya’dan Kahire’ye...” retoriklerinin maddi sebepleri aşikâr. Ya “İslam dünyası 200 yıldır Batı’nın tecavüzünü yaşadı” diyen aydınların “fetihçi ruhu”? Endülüs’ü “hayal diyarı” görmek işlerine gelir de Avrupa’nın Hıristiyan ahalisinin son tahlilde bunu “İslam istilası” olarak görebileceği gelmez. İslamın “barış dini olduğunu” söylemek bedava. Geçmiş büyük ulemaların siyasal alanla aralarına nasıl çizgiler çektiğini anlatmayı da severler. Ama aynı çizgi çekecek feraseti olmayanlar, ancak Şiilerin öldürülmesi için fetva vermekten çekinmemiş İhvancı Yusuf Karadavi’yi kendine “kıble” beller… Yaşananları hiç anlayamadıkları için “Sorun İslam devletinin hiç kurulamamış olması” gibi sayıklamalarda deva ararlar. Son tahlilde hep kenardan dolaşacak, patolojileri icabı Huntington’a sarılacaklardır. Kaçarı yok.
Hanımlar beyler fark şu ki, beğenilmeyen Batı, sizin sığındığınız Huntington’ı olumsuzlamak için sizden fazla çabalıyor. Beğenmediğiniz Batı’nın solcu aydınları sizden daha fazla antiemperyalist, kendilerini yönetenleri sizden daha fazla “yerden yere vurabiliyor”. Siz toplumunuzu kutuplaştırmakla iştigal ederken, beğenmediğiniz Batı’nın liderleri toplumlarını kendi içlerindeki “İslam karşıtlarına karşı mobilize etmekle” uğraşıyor. “Irkçılık ruhlarına işlemiş” diyerek küçümsediğiniz Almanya’nın liderleri, İslam karşıtlarına karşı Müslümanların gösterilerinde yerini alıyor.
Avrupa, Haçlı ruhunu gömeli çok oldu. Sadece kendi kamusal alanlarında değil. Her türlü eleştirimize açık “yeni sömürgeciliklerinde de” din aygıtını kullanmıyorlar. Dertleri, geçmiş “günahlarının” topraklarına iş, aş, sosyal ve siyasal haklar için taşıdığı göçmenlerle entegrasyon. Geliştirdikleri “çok kültürlülük” çözümünde yaşadıkları sıkıntılar... Bizden farkları, sıkıntılarını ilkeleri üzerinden çözme çabaları. İçlerinde beterleri yok mu, var. Onlara gür sesleriyle haykıranlar çoğunlukta… Ve yine bizden farklı olarak onların hakiki aydınları Avrupa’da yaşayan her Müslümana “potansiyel terörist” gözüyle bakmanın radikal köktendincilerin ekmeğine yağ süreceğinin ayırdında.
Biz asıl, Türkiye, cumhuriyetçi ve seküler deneyimiyle normal koşullarda sıkıntıların devası olabilecekken, memleketimizi “savaşın kaçınılmaz cephesi” yapanlara yanalım… Biz Anadolu topraklarına “fanatizm” ekilmesine izin verenlere yanalım… Biz, ifade özgürlüğünü hedef alan terörü kınamaya giderken, “Meydanları onlara bırakamazdık” diyebilen zihniyet tarafından yönetildiğimize yanalım… Bir de yönetenlere televizyonlardan verebilecek tek tavsiyeleri “Bu kadar siyasi İslamcı görüntü verilmesin, sonra başımız derde girecek” olan sözde aydınlarımızın bulunmasına…  

Yazarın Son Yazıları

ABD’de darbe tehdidi

ABD’de darbe tehdidi

Devamını Oku
07.09.2018
Zaharçenko darbesi

Zaharçenko darbesi

Devamını Oku
05.09.2018
İdlib’den esen fırtına bulutları

İdlib’den esen fırtına bulutları

Devamını Oku
31.08.2018
Kapitalizm, ırkçılık ve toprak reformu

Kapitalizm, ırkçılık ve toprak reformu

Devamını Oku
29.08.2018
Donbass cephesinden

Donbass, Kiev’in neo-faşist ortaklı rejimine karşı anti-faşist ve anti-emperyalist damar. Yurtsever küçük burjuva devrimiyle Rusya jeopolitiğinin önünü açan diyar...

Devamını Oku
23.08.2018
Trump’ın medya savaşı

Trump’ın medya savaşı

Devamını Oku
17.08.2018
Trump’ın ekonomik savaşı

Trump’ın ekonomik savaşı

Devamını Oku
15.08.2018
Parası olanın düdüğü çaldığı dünya

Parası olanın düdüğü çaldığı dünya

Devamını Oku
10.08.2018
Krizimiz

Krizimiz

Devamını Oku
08.08.2018
Şu Magnitsky

Şu Magnitsky

Devamını Oku
03.08.2018
Donbass damarı

Donbass damarı

Devamını Oku
01.08.2018
İlk dış politika sınavı

İlk dış politika sınavı

Devamını Oku
11.07.2018
Avrupa’nın ‘toplama kampları’

Avrupa’nın ‘toplama kampları’

Devamını Oku
06.07.2018
Meksika deneyi

Meksika’dan deneyi

Devamını Oku
04.07.2018
Yüzyılın anlaşması

Yüzyılın anlaşması

Devamını Oku
29.06.2018
‘Cepten yediğimiz’ Cumhuriyetimiz ve dünya

‘Cepten yediğimiz’ Cumhuriyetimiz ve dünya

Devamını Oku
27.06.2018
‘Medeniyet mültecileri’

‘Medeniyet mültecileri’

Devamını Oku
22.06.2018
ABD ve 24 Haziran tercihi

ABD ve 24 Haziran tercihi

Devamını Oku
20.06.2018
İki zirve: Charlevoix ile Qingdao

İki zirve: Charlevoix ile Qingdao

Devamını Oku
13.06.2018
Dünya Kupası ve siyaset

Dünya Kupası ve siyaset

Devamını Oku
08.06.2018
Çavuşoğlu’nun Menbiç’i...

Çavuşoğlu’nun Menbiç’i...

Devamını Oku
06.06.2018
Yalandan kim ölmüş

Yalandan kim ölmüş

Devamını Oku
01.06.2018
‘İtalya’nın krizi’

‘İtalya’nın krizi’

Devamını Oku
30.05.2018
Tom ve Jerry ile Spike

Tom ve Jerry ile Spike

Devamını Oku
25.05.2018
Irak’ın seçimi

Irak’ın seçimi

Devamını Oku
23.05.2018
Transatlantik’te İran çatlağı

Transatlantik’te İran çatlağı

Devamını Oku
18.05.2018
Filistin’e dair...

Filistin’e dair...

Devamını Oku
16.05.2018
Suriye üzerinden İran-İsrail kapışması

Suriye üzerinden İran-İsrail kapışması

Devamını Oku
11.05.2018
İsrail’in yolları Moskova’ya çıkıyor

İsrail’in yolları Moskova’ya çıkıyor

Devamını Oku
09.05.2018
Trump ile Bibi’nin ‘nükleer oyunu’

Trump ile Bibi’nin ‘nükleer oyunu’

Devamını Oku
04.05.2018
Kore’lerin barışı

Kore’lerin barışı

Devamını Oku
02.05.2018
Bush - Blair Trump - Macron

Bush - Blair Trump - Macron

Devamını Oku
27.04.2018
Nikaragua’da yine ‘Contra’cı tehdit

Nikaragua’da yine ‘Contra’cı tehdit

Devamını Oku
25.04.2018
Erivan’da ‘kadife devrim’

Erivan’da ‘kadife devrim’

Devamını Oku
20.04.2018
‘False flag’ (yanıltma operasyonu)

‘False flag’ (yanıltma operasyonu)

Devamını Oku
18.04.2018
Akıl yitimi çağı

Akıl yitimi çağı

Devamını Oku
13.04.2018
Guta falı: Hedef Rusya

Guta falı: Hedef Rusya

Devamını Oku
11.04.2018
Suriye’de telaşa mahal yok

Suriye’de telaşa mahal yok

Devamını Oku
06.04.2018
Amerika’nın monarkı

Amerika’nın monarkı

Devamını Oku
04.04.2018
Varna farsı

Varna farsı

Devamını Oku
30.03.2018