Özgür Mumcu

İddiaların sefaleti

09 Kasım 2016 Çarşamba

Cumhuriyet yönetici ve yazarlarının tutuklanmasına neden olan iddiaları gördünüz mü? Tutuklama kararının üzerine inşa edildiği soruları gördünüz mü?
Dava şayet arkasında “FETÖ” sanığı bir savcının olmasıyla çökmediyse bile bu sorularla çökmeyi bırakalım un ufak olmuş halde.
Adalet Bakanı, soruşturmanın bizzat kendisi “FETÖ” üyesi olmaktan ağırlatılmış müebbetle yargılanan bir savcı tarafından yürütülmesini “talihsizlik” diye değerlendirdi. Meselenin kamuoyunda duyulmasıyla beraber derhal sanık savcının yanına sanık olmayan savcılar konuşlandırıldı.
Bu büyük siyasi ve hukuki rezaleti örtmek için yapılan bu son dakika hamlesi belli ki işe yaramamış. “FETÖ” sanığı savcının yardımına koşturuveren yeni savcılar da kayda değer bir sav bulamamışlar.
Efendim, Ahmet İnsel, Aydın Engin’e bir internet sitesinin masrafları için 250 lira mı göndermiş. Sorguda bu PKK bağlantılı Ahmet Faik İnsel’in Aydın Engin’e 250.000 lira yollamasına dönüşmüş. İddiada tek doğru husus İnsel’in göbek adının Faik olması. Bu sayede savcılarımız ceza hukukunun amacı olan maddi gerçeğe ulaşma konusunda müthiş bir başarı elde etmişler. Hepimiz İnsel’in göbek adını öğrenmiş olduk. Tebrikler.
Başka? Cemaatçi olduğu ileri sürülen bir yatak firması Cumhuriyet’e 7 ilan vermiş. Aynı firma Sabah gazetesine 83 ilan vermiş ama ne gam. Parmağını ıslata ıslata toplam 7 adet yatak reklamı sayan bir hukuk aklı bu gazetenin yazarlarını Silivri’ye gönderdi.
Zamanında soruşturma dahi açılmamış 7, soruşturma açılıp da kovuşturmaya gerek duyulmamış bir haber ile Cumhuriyet, PKK ve cemaat destekçisi olarak damgalanmaya çalışılıyor.
Gazetenize gelen CIA ajanı var mı gibi herhalde soranın dahi içinden bu kadar da olmaz diye geçirdiği sorularla okuduğunuz gazetenin çalışanları, arkadaşlarımız hapse atıldı.
Savcılar dosyayla çok ilgilenmişe de benzemiyor. Nedense bir bilirkişi de tutmuşlar. Gazetede çıkan haber ve manşetleri bir araya getirmek için bilirkişiye ihtiyaç duyan bir hukuk anlayışı Cumhuriyet’in gazetecilerinin özgürlüklerini elinden aldı. Yazı üslubunun en bilinen özelliği doğrudan anlatımı yeğlemesi olan Kadri Gürsel, “subliminal” mesaj vermekle itham ediliyor. Erdoğan’ın Bulgar bakan dahil herkesin sigarasına karışmasını eleştirdiği bir yazısı sebebiyle şu anda içerde.
NTV’de tutuklama kararları tartışılırken, gazetenin avukatı Tora Pekin telefonla bağlanıp olan biteni anlatmak istiyor ancak reddediliyor. Medya üzerinde bir iktidar tahakkümü var. Kamuoyuna, gazete yazar ve yöneticilerinin hangi anlamsız, saçma sapan iddialarla içeriye atıldığını duyurmak neredeyse imkânsız hale getirildi.
Cumhuriyet, gözaltıların ertesinde “Teslim Olmayız” manşetiyle çıktı. Doğrudur, hakikat için herkes elinden geldiğince direnecek. Ancak bu savunma hali ilelebet sürmeyecek. Bugün başvurulan bu ipe sapa gelmez iddialar yarın gerçekten adil bir ceza yargılamasının kanıtı olacak. Bu iddialara dayananlar ve onların iktidar ile medyadaki hınk deyicileri tam da bu sebeple hesap verecek. Böyle olacak zira maddi gerçeklik eninde sonunda iftira kumpanyalarına galebe çalar.
İktidar gemisinin ambarında kendilerine atılan kırıntıları dişleyenler başta olmak üzere bu kumpasa dahil olan herkesin tarihin bu sarsılmaz ve yakıcı kuralını aklında tutması gereken zamanlar.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları