Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken
Özgür Mumcu
Son Köşe Yazıları

Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

25.07.2018 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Orta ve Doğu Avrupa’nın en büyük edebiyat festivali, 2000 senesinden bu yana düzenleniyor. 60’a yakın yazarın, beş günde dört ülke ve beş şehir gezerek eserlerinden bölümler okuduğu festival bir ay sürüyor. Yazarların Okuma Ayı diye anılan bu etkinliğin düzenleyicisi Çekya, Slovakya, Polonya ve Ukraynalı yayıncılar.
Her sene bir ülke onur konuğu seçiliyor. 2018’de bu unvan Türkiye’de. O sebeple ülkemizden 30 yazar, temmuz ayı boyunca bu ülkeleri gezerek kitaplarından bölümler okuyor. Türkiye’de pek alışık olmadığımız bir yöntem uygulanıyor. Yazarlar metinlerini Türkçe okurken, arkadaki ekranda bulunulan ülkenin dilinde aynı metnin tercümesi yansıtılıyor.
Sonrasında Türkoloji bölümlerinin öğretim görevlileri ve öğrencileri hem sorularıyla hem de izleyicilerin soru ve yorumlarını tercüme ederek sohbetin sürdürülmesini mümkün kılıyor.
Festival, organizasyonu düzenleyen ülkelerin ilk akla gelen şehirlerinde değil çoğu insanın ziyaret listesinde ilk sıralarda yer almayan şehirlerde gerçekleşmekte. Benim de Barış Makinesi romanı sebebiyle davet edildiğim etkinlik, sırasıyla Brno, Wroclaw, Ostrava, Kosice ve Lviv şehirlerinden geçiyor.
Şehirler arasında yolculuk bazen 7-8 saati buluyor. Bu sayede Orta ve Doğu Avrupa’yı tren ve karayoluyla keşfetme fırsatı bulmak, hakikaten etkileyici bir tecrübe.
Şehirleri her Türk yazar, festivali düzenleyen ülkelerden başka bir yazarla geziyor. Ben, bu tren ve araba yolculuklarını Ukraynalı şair Dimitro Lazutkin’le yaptım. Kendisi ülkesinde tanınan bir şair olmakla beraber aynı zamanda kick boks’ta dünya üçüncülüğüne sahip. Bir müzik grubu da bulunan Lazutkin, Ukrayna televizyonlarının dövüş sporlarında aranan yorumcusu. Haliyle seyahatler, insanın pek bilmediği dünyaları öğrenmesini de sağlıyor.
Ancak, bu seyahatler aynı zamanda bütün bu sevimli şehirleri gezerken insanın gayet iyi bildiği bir dünyayı da tekrar tekrar görmesini de sağlamakta. İzleyicilerin sorularının yarısı yazarların kitaplarıyla ilgiliyse diğer yarısı Türkiye’nin siyasetiyle ilgili. Önce bunun Cumhuriyet’te köşe yazarlığı yapmamdan kaynaklandığını zannettiysem de daha sonra konuştuğum yazarlar kendilerinin de aynı durumla karşılaştığını söyledi.
Dünyada yükselen otoriter ve baskıcı rejim dalgası, Orta ve Doğu Avrupa’yı da olanca kuvvetiyle sarsmakta. Türkiye ise bu konuda en birikimli ülkelerden biri olarak değerlendiriliyor. Bu gurur duyulacak bir şey mi bilmiyorum elbette, ancak demokrasinin can çekişerek ölmesinden kaygılı birçok insan Türkiye’de buna karşı neler yaptığımızı soruyor.
Ülkemizde rejime muhalif kesimlerde yaygın endişeli ruh halinin çok uzağımızda bulunmayan bu ülkelerde de çeşitli boyutlarda kendini gösterdiğini söylemek mümkün.
Türkiye’de demokrasinin kurulmasından yana olanların önemli bir sorumluluğu var. Dünyada çoğulcu demokrasiden ve özgürlüklerden yana kesimler, ülkemizin demokrasi mücadelesini yakından takip etmekte. Son seçimde, dünyadaki karanlık gidişten çıkış umudunu vermek ve böylece gerçek anlamıyla bir model ülke olma fırsatını kaçırdık. Gel gelelim, bu yılgınlığa kapılmanın değil ancak daha kararlı bir mücadeleyi yürütmenin sebebi olmalı.
Böyle bir devirde bir adamı değil bir ülkeyi güçlendirmek için demokrasi idealinden asla vazgeçmemek gereği ortada. Bir ülkenin otoriter yönetimlere değil, özgürlükçü demokrasiye model olmasının getireceği uluslararası itibarın ülkeyi nasıl güçlendireceği de.

Yazarın Son Yazıları

Tutuklu yargı

Tutuklu yargı

Devamını Oku
05.09.2018
Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Devamını Oku
30.08.2018
Kimiz biz?

Kimiz biz?

Devamını Oku
29.08.2018
Trump gidiyor mu?

Trump gidiyor mu?

Devamını Oku
23.08.2018
Milli birlik (22.08.2018)

Milli birlik

Devamını Oku
22.08.2018
Gemi ve kaptan

Gemi ve kaptan

Devamını Oku
15.08.2018
Yazık ettiniz efendiler

Yazık ettiniz efendiler

Devamını Oku
11.08.2018
Krizin faturası (08.08.2018)

Krizin faturası

Devamını Oku
08.08.2018
Trump, Erdoğan, Brunson

Trump, Erdoğan, Brunson

Devamını Oku
04.08.2018
Brunson meselesi

Brunson meselesi

Devamını Oku
02.08.2018
Yapalım yargıda şeyini...

Yapalım yargıda şeyini...

Devamını Oku
28.07.2018
Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Devamını Oku
25.07.2018
Anayasa yok

Anayasa yok

Devamını Oku
14.07.2018
Afrika tipi başkanlık

Afrika tipi başkanlık

Devamını Oku
11.07.2018
Muhalefet partilerinin hali

Muhalefet partilerinin hali

Devamını Oku
07.07.2018
Yılgınlık

Yılgınlık

Devamını Oku
04.07.2018
Soylu ne yapıyor?

Soylu ne yapıyor?

Devamını Oku
30.06.2018
Nasıl olacak? (28.06.2018)

Nasıl olacak?

Devamını Oku
28.06.2018
Demokrasi. Şimdi!

Demokrasi. Şimdi!

Devamını Oku
23.06.2018
Büyük uzlaşmaya doğru

Büyük uzlaşmaya doğru

Devamını Oku
20.06.2018
Bir hafta kala

Bir hafta kala

Devamını Oku
16.06.2018
Az kaldı

Az kaldı

Devamını Oku
13.06.2018
İhtimaller

İhtimaller

Devamını Oku
09.06.2018
Adayı alkışlamak

Adayı alkışlamak

Devamını Oku
06.06.2018
En tuhaf seçim

En tuhaf seçim

Devamını Oku
31.05.2018
Akıldışı

Akıldışı

Devamını Oku
30.05.2018
Nedir bu ‘senaryo’?

Nedir bu ‘senaryo’?

Devamını Oku
26.05.2018
Gençlik Bayramı

Gençlik Bayramı

Devamını Oku
19.05.2018
Tekme

Tekme

Devamını Oku
17.05.2018
Seçime damgasını vuranlar

Seçime damgasını vuranlar

Devamını Oku
16.05.2018
Bir umut

Bir umut

Devamını Oku
12.05.2018
T A M A M derken

T A M A M derken

Devamını Oku
10.05.2018
Sıkıcı manifesto

Sıkıcı manifesto

Devamını Oku
09.05.2018
Devlet imkânı

Devlet imkânı

Devamını Oku
03.05.2018
100 bin imza?

100 bin imza?

Devamını Oku
02.05.2018
Teşhis ve tedavi

Teşhis ve tedavi

Devamını Oku
28.04.2018
İlk tur, ikinci tur

İlk tur, ikinci tur

Devamını Oku
26.04.2018
Biraz dinlen

Biraz dinlen

Devamını Oku
25.04.2018
Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Devamını Oku
21.04.2018
Cin şişeden çıktı (18.04.2018)

Cin şişeden çıktı

Devamını Oku
18.04.2018