Kılıç bileyenler itidal kuşananlar

24 Mayıs 2017 Çarşamba

Hafta sonunda Ortadoğu’dan dünyaya pek tuhaf görüntüler yansıdı. Bir köşesinde petrole dayalı yapay modernleşmesiyle çöl krallığı Suudi Arabistan’da, Bedevi dansları eşliğinde ‘kılıçlar bilendi’. Diğer köşede Türk uygarlığının geleneklerini de taşıyan İran İslam Cumhuriyeti’nde kadınlı erkekli insanlar sokaklarda siyasi iradelerinin sandığa yansımasını kutladılar.
Neoliberal düzen, işleyişi icabı hep işine gelen yere ‘demokrasi promosyonunu’ mesele edinmişken, doğal olarak ABD’nin başındaki Donald Trump; ahalisine petrodolarlarıyla ‘ye-iç-yat’ vizyonu sunan mutlak monarşiye ‘ihtiyaç duyduklarını’ sundu. 110 milyar dolarını yok edici silahların oluşturduğu 350 milyar doları aşan enerji ve yatırım anlaşmalarına imza attı. Ucunda ‘önce Amerika’nın istihdamını canlandırmak bulununca, erkeklerden oluşan hanedanlık mensuplarıyla kılıç dansı Allah’ın emri oldu, dünya için de eğlence çıkardı! Ardından yıllarca bölgedeki tüm seküler modernleşme süreçlerinin altını oymuş mezhepçi, cihatçı Selefi/Vahhabi ideolojinin membaı değilmişcesine, Riyad’da ‘Aşırılıkçı İdeolojiyle Savaş için Küresel Merkez’ açılışını yaparak ‘eğlenceyi sürdürdü’. ‘Arap-ABD zirvesindeki’ mesajlarının içi, hele de entelektüel Obama düşünülürse bekleneceği üzere boştu. Zaten dün Manchester’da kanları akıtılan gencecik insanlar ‘açılışın’ üzerine tuz biber oldu. Trump’ın sunduğu silahların promosyonu ‘Sünni NATO’su fikri ise hayata pek zor geçebilir görünüyor. Yine de daha fazla kan akmasını sağlama ‘fırsatı’ yarattığı aşikâr. Hele baş hedefe konulan İran olunca...
İşte o İran’dan ‘tehdit ve aşağılamayı’ dışlarken, ‘itidal, diyalog ve barış’ mesajlarının yükselmesi tarihin ironisi! İranlılar dünyaya açılmayı vaat eden Hasan Ruhani’ye ikinci fırsat verdiler. İslam Cumhuriyeti’nin devlet aklının jeostratejik tehditlere bakıp içine ne kadar sindirdiği bir seçim sonucu, doğrusu kestirmesi güç. Lakin neoliberal Ruhani, dört sene önce dağınık sağ muhafazakâr adaylar karşısında yüzde 51 ile seçilmişken bu kez peygamber soyundan Seyyid İbrahim Reisi altında toplaşmış rakip cephe karşısında yüzde 57’yi buldu. Yüzde 70’i aşan katılım oranıyla sandığa küskün Yeşil Hareket’in reformcu kitlesini arkasında topladı. Aslında Batı’daki trendin devamı olarak ‘reaksiyoner popülist dalgayı kırdı’ desek yeridir.
Herkes sonuca şaşırdı. Ben de beklemiyordum. Belki kısmen 2009 seçimini Tahran’da izlemekten ötürüdür, jeopolitik kaymaları dikkate alan İran müesses nizamının Ruhani’yi en azından ikinci tura zorlayacağını düşünmüştüm. İranlıların seferberliği yanılttı.
Fakat Ruhani’nin ikinci seferinde zorlanacağını söylersem, yanılacağımı zannetmiyorum. Her meselede son sözü söyleyen dini lider Hamaney, her zamanki gibi Ruhani değil lakin İran halkını kutlamakla yetindi. Bir de yeni cumhurbaşkanından alt sınıflara odaklanması ile yolsuzluk ve sosyal hastalıklarla mücadele etmesini istedi.
Düşünce ve ifade özgürlüğünü geliştirmek, kadınlara ayrımcılığı kaldırmaktan söz eden; yargıyı, devlet televizyonu, Devrim Muhafızları şirketleri gibi tekellerle, vergi ödemeyen İslami vakıfları eleştiren Ruhani’nin en başta işsizlik olmak üzere ekonomiyi düzeltme vaadini tutması kolay olmayacak. Kendisine ‘kılıç bileyen’ ABD-Körfez-İsrail ittifakı varken, salt ekonomiyi açacağı umuduyla AB’den gelen ‘gönülden tebrik’ ne kadar işine yarayacak? Dünya güçleriyle 2015’teki nükleer anlaşmayı bir adım öteye taşıyabilmesi ve ABD ile insan hakları ve füze programı da dahil olacak şekilde diplomatik bilek güreşine tutuşmak için bile Hamaney’in onayına ihtiyacı var. Karşısında da ‘bilenen kılıçlar’.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD’de darbe tehdidi 7 Eylül 2018
Zaharçenko darbesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları