Zbig’li Amerika

31 Mayıs 2017 Çarşamba

Sadece bizde değil Batı’da da ‘ölünün arkasından konuşulmaz’ deyişi vardır. Bizden daha iyisini yaparlar, eleştirel aklın tezahürü olarak, özellikle tarihe mal olmuş şahsiyetler hakkında yazarlar.

İşte onlardan birisi 1998’de Le Nouvel Observateur’la söyleşisinde, “Dünya tarihinde hangisi daha önemli? Taliban mı yoksa Sovyet İmparatorluğu’nun çöküşü mü? Bazı heyecanlı Müslümanlar mı, yoksa Orta Avrupa’nın kurtuluşu ve Soğuk Savaş’ın sonu mu” demişti. Söyleşiyi yapan, ‘İslamcı köktendinciliği besleyip bugünkü terörizmi yaratmış olmaktan pişmanlık duyup duymadığını’ ısrarla sorunca da, “Saçmalık! Batı’nın İslamla ilgili hep küresel bir politikası olduğu söylendi. Bu aptalca. Küresel İslam yoktur” yanıtını vermişti.

Eh şimdi var olmak durumunda! Zaten ‘saçmalık’ tespitinden dört sene sonra New York’taki İkiz Kuleler iniverdi, Pentagon’un bir kenarı yamultuldu. 21’inci yüzyılda Amerikan hegemonyasının siyasal İslam yatırımı da, siyasal İslamla krizleri de bitmek bilmedi. Dinin siyasete alet edilmesinden salt laik modernleşme süreçlerinden geçmiş, bizim gibi bir ayağı Ortadoğu’da olan toplumlar değil, Batı da mustarip. Bugün IŞİD ve El Kaide markaları Suriak’tan ses veriyor, yankısı Sina’dan, Libya’dan, Filipinler’den, Manchester’dan, Paris’ten, Berlin’den işitiliyor.

Yukarıdaki söyleşiyi yapan Amerikan dış politikasının duayenlerinden Zbigniew Kazimierz Brzezinski ise 89 yaşında hastane yatağında huzur içinde ölüp gitti.

BAŞ DÜŞMANI SOVYETLER VE KOMÜNİZM

Keskin zekâ ve eğitim; Brzezinski’de hepsi vardı. Uzun ömrünü Soğuk Savaş jeopolitiğinde Amerikan hegemonyasını tesis etme çabasıyla geçirdi. ABD’nin ‘solcusu’ addedilen Demokratların Cumhuriyetçilerin Henry Kissinger’ına karşı çıkardığı adamdı. Realist ekoldendi. Baş düşmanı Sovyetler Birliği ve ‘totaliteryanizmle’ eşdeğer tutmakta beis görmediği komünizmdi!

ÖNCE KANADA SONRA ABD VE YÜKSELİŞ…

Resmi biyografisine göre 1928’de Varşova’da doğdu. O vakitler Sovyetler’in parçası olan Ukrayna kenti Harkov’daki Polonya konsolosluğunda doğduğu da rivayet edilse bile, kim bilebilir! Babası diplomattı. Almanya’dan İkinci Dünya Savaşı’nın eşiğinde Kanada/Montreal’e uzanan görev yerlerinde, Avrupa’da nazizmin yükselişine genç yaşta tanıklık etti. Kanada’da McGill Üniversitesi’ni bitirdi. Ardından ABD ve Harvard... En baştan Sovyetler’i dert edindi. Harvard’da doçentliği Kissinger’a kaptırınca Columbia Üniversitesi’ne geçti. 1958’de Amerikan vatandaşı oldu. Diplomatik kariyeri çorap söküğü gibi geldi. Kennedy’yle de Johnson’la da çalıştı.

‘VİETNAM’A İTİRAZ EDEN ÖĞRENCİ LİDERLERİ SÜRÜLSÜN’

1966’da Dışişleri’nin Politika Planlama Konseyi’ne atandığında Vietnam çatışmasına müdahil olunmasını savunuyordu. 1968’de savaş karşıtı öğrenci liderlerinin içeriye tıkılmasını salık verip “Eğer liderlik fiziki olarak tasfiye edilemezse, en azından ülkeden sürülebilir” diye yazmıştı. Bu Johnson’ın savaşı Hindiçin’e genişletme politikasına karşı çıkıp istifa etmesini engellemedi.

‘ÜÇLÜ KOMİSYON’UN DİREKTÖRÜ

Aklı hep Sovyetler’in ideolojik ve siyasi çöküşü için çalıştı. David Rockefeller’in 1973’te Kuzey Amerika, Batı Avrupa ve Japonya’dan siyasiler ve işadamlarından oluşturduğu namlı ‘Üçlü Komisyon’un ilk direktörüydü. 1974’te Demokratların yıldızı parlayan Georgia valisi Carter ile rabıtası başladı. İki sene sonra Carter başkan adayı, seçilince kendisi de Ulusal Güvenlik Danışmanı olmuştu.

Brzezinski, Carter’ın tek dönemden ibaret çalkantılı yıllarında hırsıyla pek çok şeyi belirledi:

HÜR DÜNYANIN MÜCAHİTLERİ VE JAMES BOND

* Afganistan: 1973’te seküler Kâbil hükümetinin yüzü Moskova’ya dönüktü. ABD’nin, Pakistan ve Şah İran’ıyla birlikte istikrarsızlaştırıcı pek çok girişiminden sonra Suudilerin büyük katkısıyla CIA’nın örtülü ‘Tufan Operasyonu’ başlatıldı. Cihatçılar silahlandırıldı. Usame bin Ladin etkili isimlerdendi. Kâbil, Sovyetler’den yardım istemek zorunda kaldı. Bzrezinski 1998 söyleşisinde, “Rusları müdahaye biz itmedik ama olasılığın arttığını biliyorduk” demişti. “Gizli operasyon mükemmel bir fikirdi.” Sovyetler 10 yıllık bir tuzağa çekilmiş ve çöküş gelmişti. Mevzu ‘hür dünyaya’ ‘Sovyet işgali karşısında kahraman mücahitler’ olarak sunulmuştu. 1987’de James Bond ve güzelleri Afgan dağlarında mücahitlerle beyazperdede at biniyordu. Bugün de Taliban’la savaş sürüyor. IŞİD’e karşı ‘bütün bombalarının anası’ patlatılmakta.

SİNO-SOVYET KIRILMASI

* Çin: Brzezinski, Carter’ın Dışişleri Bakanı Cyrus Vance’in ABD-Çin ve Sovyetler arasında üçlü güç dengesi politikasını küçümsedi; Moskova’ya karşı Çin hattını zorladı. Carter, Tayvan’ın Çin’e aidiyetini teslim eden ‘Tek Çin’ politikası karşılığında, ABD’nin Tayvan’la ticari, kültürel ve gayri resmi temaslarına geçit veren Şanghay Bildirisi’ni onaylamışken, Brzezinski 1978’de gizli hattı açtı. Yedi ay sonra normalleşme geldi. Çin’in Sovyet destekli Vietnam’ının düşmanı Kamboçya’daki Pol Pot rejimini arkalaması da teşvik edilmişti. ABD-Çin detente’si Sino-Sovyet kırılması eşliğinde Soğuk Savaş’ı derinden etkiledi.

KATOLİKLERLE DOĞU AVRUPA’NIN KOPARILIŞI

* Doğu Avrupa: Doğu Avrupa Brzezinski’nin aynı zamanda ‘şahsi meselesiydi’. Amerikan stratejk düşüncesine Batı Avrupa perspektifi ve Doğu Avrupa hassasiyeti taşırken, Sovyetler’i ideolojik savunmaya çekmek için insan haklarını merkeze alan bir yaklaşımın altını çizdi. Papa John Paul ile ‘çalıştı’. Polonya’daki Dayanışma Sendikası ve Radio Free Europe ile dirsek teması eksik olmadı. Öyle ki Batı Almanya lideri Helmut Schmidt’i radyoyu ülkeden atma tehdidi savurmaya iten hamleleri de, Vance’ın detente çabasını baltalayıp ABD Dışişleri’ni alarma geçirmişliği de var. Sonuçta Sovyetler’in çöküşüyle emeline ulaşan o oldu. Sonrasında NATO’nun Baltıklar’a genişlemesinin baş destekçisi oldu. Ona göre, “Rusya, Ukrayna olmaksızın Avrupa’ya ait olamayacaktı”. 2014’te Ukrayna’daki aşırı sağ soslu darbe, vizyonunun Washington’dan hiç eksilmediğinin göstergesiydi.

‘KARTAL PENÇESİ’NDEN CYRUS VANCE’IN ‘ŞEYTANI’NA

* İran: Brzezinski’nin Sovyetler’le uğraşırken 1979’da Ortadoğu’ya Batı karşıtı ilk siyasal İslamcı Devrimi’nin armağan edilmesinde rolü eksik değil. Şah’ı yaklaştığını gördüğü yıkımdan kurtarmaya hep söz verdi, İran İslam Devrimi’ni kontrol edebileceklerini zannetti. Lakin bir başka darbe istemeyen Carter’ın kararsızlığı, Humeyni’nin ülkeye başarıyla dönüşüyle birleşince ortaya ABD açısından ‘facia’ çıktı. Nisan 1980’de Amerikalı rehineleri ‘Kartal Pençesi’ operasyonuyla kurtarma girişimi, Tahran’a ulaşamadan çöle çakılan helikopterler ve sekiz ölüyle sonuçlandı. Operasyonu çok geç öğrenen Vance, arkasından iş çeviren Brzezinski’ye ‘şeytan’ diyerek bu kez istifasını bastı. Carter, ikinci dönem seçimi yitirirken, rehineler 444 gün sonra ancak Reagan’ın yemini sonrası kurtarılabildi.

Sovyetleri FKÖ’yü de kattığı ‘uluslararası terörizme’ yardımla suçlamışlığı olan Brzezinski, Mısır’la Camp David barışında rol oynayarak ABD’nin Ortadoğu’nun merkezine konumlanmasına katkı yaptı.

OBAMA’NIN ‘AKIL HOCASI’

Soğuk Savaş’ın savaşçısı Brzezinski, Amerikan dış politikasında etkisini hiç yitirmedi. 1990’da Körfez Savaşı’na, ABD’nin Sovyetler’i yenmesiyle elde ettiği başarının Arap âlemiyle sorunlar yaratarak gölgelenebileceği kaygısıyla itiraz etti. Balkanlar’daki müdahaleleri ve NATO’nun genişlemesini ise destekledi. 2003’teki Irak işgalini ‘akılsızca’, Bush’un politikalarını ‘facia’ buldu, ABD’nin savaş sonrası yükü çekeceğinden kaygılandı. İran’a karşı ‘gereksiz düzeyde düşmanlığa’ gidilmemesini salık verdi.

Obama’nın ise ‘akıl hocasıydı’. Onun Amerika’nın dünyadaki rolüne yeni bir tanım ve yönelim getireceği görüşündeydi. Esasında Obama’nın Suriye’de yahut Libya’da ABD’yi doğrudan değil ‘vekilleri’ aracılığıyla müdahil kılan savaşı, Brzezinski’nin ‘izinden gittiğinin’ resmidir.

Trump’tan tahmin edileceği üzere hazzetmedi, insicam yoksunu buldu.

BÜYÜK SATRANÇ TAHTASI’NIN TEHLİKELİ İSMİ: PUTİN

Brzezinski, 1998’de ‘Büyük Satranç Tahtası’nı yayımladığında, Batı’nın üstünlüğünü ve ABD’nin tek hakiki küresel güç olarak yükselişini ilan etmişti. Son dönemde ise Amerikan gücündeki düşüşe hayıflanıyordu.

Sovyetler’e dair öngörülerinde, enternasyonalist doktrinine rağmen içerdiği ulusların şiddetli patlamasıyla, çalkantılı çöküş olasılığına daha fazla ağırlık tanımıştı. Olmadı. Rusya Federasyonu ile BDT ortaya çıkıverdi. Brzezinski, Rusya’yı yeniden etkili kılacağını sezdiğinden olsa gerek, ‘tehlikeli’ bulduğu Putin’den en baştan hazzetmedi. ABD’nin Ukrayna hamlesini kursağında bırakıp Kırım’ı alan Rusya liderini ‘Hitler’le kıyasladı, ‘Mussolini’nin karikatürü’ yakıştırması yaptı. Belki de Amerikan etkisi azalırken, Rusya’nın müdahil olduğu Suriye’nin ikinci bir Afganistan olmasını umut ederek öldü.

KANLI SATRANÇ TAHTASI’NDAN KALANLAR

Brzezinski’den kalan kanlı ‘Satranç Tahtası’nda bugün Amerikan’ın jeopolitik aparatı selefi cihatçı İslamcılık, ‘iblisleştirilmeye’ devam edilen bir Rusya ve yükselişine ket vurulmaya çalışılan Çin var.

Bir zamanların ‘şahini’, 1981’de “Tarih komplolardan ziyade kaosun ürünüdür” demişti. Son dönemlerinde yumuşak güç ve stratejik sabır tavsiye etmekteydi. Son tweet’i ise “Sofistike ABD liderliği istikrarlı bir dünya düzeni için zaruridir. Ancak sonuncusu giderek daha beter hale gelirken, ilkinden yoksunuz” oldu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD’de darbe tehdidi 7 Eylül 2018
Zaharçenko darbesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları