Çürüme ve çözülme

23 Mayıs 2024 Perşembe

Bazen başımızı kaldırıp “büyük resme” bakmak yararlı olabilir. Önceki hafta, The Economist, “kurala dayalı uluslararası düzen” için “bu yavaş çözülme aniden, derin bir kaosa dönüşebilir” diyordu. The Economist’in bu saptaması, uzun dönemli dalgalanmalar üzerinde çalışan tarihçi Peter Turchin’in 10 yıl önce, Nature dergisinde, ABD ve AB için yaptığı “2020’ler siyasi istikrarsızlık artacak” öngörüsüyle uyuşuyor. Turchin’e göre böyle istikrarsızlık dönemleri başladığında en az 10-15 yıl sürebiliyor. ABD ve AB’nin merkezi konumlarına bakarak Turchin’in öngörüsünün küresel düzeyde de geçerli olabileceğini düşünebiliriz.

SAVAŞ, DARBE, SUİKAST

Ukrayna savaşı, AB ve NATO’yu içine çekerek devam ediyor. Silah göndermeyle başlayan süreç “eğitim uzmanı” adı altında askeri personel göndermeyle “tırmanıyor”. Afrika’da Sahel bölgesinde son askeri darbelerin hükümetleri Fransa’yı ve ABD’yi bölgeden çıkarmaya, Çin ile ilişkileri geliştirmeye çalışıyorlar. Yeni Kaledonya’da yerli halk “Yeni sömürgeciliğe hayır” sloganıyla Fransa’ya karşı ayaklandı. Hamas’ın hızla pogroma dönüşen Gazze saldırısına karşı İsrail’in faşist hükümeti Gazze’de bir yıkım ve soykırım süreci başlattı. Bu soykırımın yankıları, Avrupa ülkelerinin sokaklarına ulaştı; her hafta yüz binler İsrail’in Gazze saldırını protesto etmek için sokaklara dökülüyor. ABD’de de üniversite kampüsleri, yorumculara 1968’i anımsatan şiddette protestolarla kaynarken kamuoyu yoklamaları Trump’ın şansının artmaya devam ettiğini gösteriyor. Bu sırada, Hollanda’da, azılı Müslüman düşmanı, faşist Geert Wilders yeni hükümet kurma, devlete erişme noktasına geldi. Kimi yorumcular, yaklaşmakta olan Avrupa Parlamentosu seçimlerini düşünürken “Avrupa bir aşırı sağ dalga altında kalmak üzere” diyorlardı.

İran ve vekilleri, İsrail karşıtı operasyonları hızlandırırken İsrail ve İran ilk kez, birbirlerinin topraklarını doğrudan hedef alan hava saldırıları düzenlediler. Uluslararası Adalet Mahkemesi, İsrail’e yönelik bir soykırım, Netanyahu’ya yönelik bir savaş suçu davalarına bakmaya ABD ve Avrupa ülkelerinin itirazlarına karşın başladı.

Rusya’ya yakınlaşmaya başlayan Slovakya Başbakanı Foci’ye bir suikast düzenlendi. Avrupa-Rusya rekabeti, Ukrayna’dan sonra Gürcistan’a sıçradı, zaten istikrarsız olan ülkede kaosu derinleştirmeye başladı. Aynı günlerde Putin iki günlük Çin gezisi sırasında “Birlikte adalet ilkelerini ve çok kutuplu gerçekleri yansıtan demokratik bir dünya düzenini savunuyoruz” diyordu. Batı basını yakınlaşmanın askeri boyutuna, bir Çin-Rusya-İran eksenine işaret ediyordu. Derken, İran devlet başkanı ile dışişleri bakanı çok şüpheli bir helikopter “kazasında” öldüler, molla rejiminde iktidar savaşı aniden alevlendi.

İstikrarsızlıklardaki artışı savaş ve ölüm verilerinden izlemek de olanaklı. O alanda toplanan verilerin indeksleri, küresel çapta çatışma sayısının 2007’de 88’den 2016’da 155’e ve 2022’de 182’ye çıktığını gösteriyor. Bu çatışmalarda ölenlerin sayısı da 2007’de 27 bin 942’den 2022’de 236 bin 992’ye yükselmiş (Uppsala conflict data program). Bunlara Ukrayna savaşını ve Gazze soykırımını da ekleyince korkunç bir resim oluşuyor.

HİÇBİR ŞEY ÇALIŞMIYOR

Kurala dayalı uluslararası düzen çürüyor çözülüyor, uluslararası işbirliği gerektiren sorunlar birikiyor. Ancak, The Economist’in yakındığı gibi, Dünya Ticaret Örgütü felç oldu, IMF kimliğini (gücünü-EY) kaybetti, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi işlemiyor, Uluslararası Adalet Mahkemesi “silahlaştırıldı” (Batı’nın desteklediği bir ülkeye karşı kullanılabiliyor), nihayet sanayi polkaları devreye giriyor: Korumacılık, devlet destekli ekonomik etkenlikler, militarizm vb. Kısacası “kurala dayalı düzenin”, kurallarını işleten kurumları çalışmıyor.

Böyle dönemlerde ülkeler için ayakta kalmanın yolu, ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda dış şoklara dayanıklı, kendi kendine yeterli yapılar geliştirmekten geçiyor. Rejimin dış kaynak açlığına, kutuplaşma politikasına, yeni “beyinsiz müfredat” gibi “ruh mühendisliği” projelerine, muhalefetin de hangi dünya görüşüne, projeye dayandığı belirsiz, “normalleşme”, “Kuran’ın dili” ve “Roma gezisi” gibi skandal sınırında gezen şaşkınlıklarına bakınca iyimser olmak zorlaşıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları