Serçe sürüleriyiz, suskun...
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Serçe sürüleriyiz, suskun...

08.12.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

MHP bastonuyla topallayan AKP iktidarı, “Türkiye’nin Yüzyılı” reklamıyla yüzyıl önceki Afrika’yı 21. yüzyıl Türkiye’sine taşıyor; toplumu ve ülkeyi adım adım sömürgeliğe alıştırıyor.    

19. yüzyılın tamamında ve 20. yüzyılın başında İngiltere, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda, Almanya tarafından insanlarının kanı, toprağının cevheriyle sömürülmüş; hatta köle ticaretini de eklersek emperyalist devletler tarafından kemirilmiş bir kıtadır, Afrika. 

Kolonyalizmin kâğıt üstündeki sonu, bağımsızlık savaşları ve kolonyalistlerin cetvelle çizdikleri sınırlar da sömürüyü durdurmamış; günümüzde ABD, Çin ve Kanada da kurtlar sofrasında yerlerini almış, Afrika’yı hep birlikte yağmalamaktadırlar. 

Türkiye’de baş sömürgeci, halen Kanada ve zaten ortakları da Afrika’daki kolonyalist ittifak... İşbirlikçi yerel muktedirler, gözümüzün içine bakarak, bazen de tekme tokat çakarak; altındı, gümüştü tüm madenlerimizi, sularımızı ve her türden doğal kaynaklarımızı eski kolonyalist, yeni emperyalist sömürgecilere yağmalatıyor. 

KİM, NE KADAR PAY ALIYOR, MEÇHUL!

Çıkardıkları altının ve diğer madenlerin ne kadarı devlete kalıyor, bilinmiyor. Kazancın yüzde ikisi, üçü deniyor. Ortada hiçbir resmi belge, bilgi kaydı yok. Kamuoyunun ve ilgili kurumların bile haberi yok. Sayıştay devre dışı, denetim sıfır. 

Geçen yüzyıl Afrika’daki elmas madenlerinde kullanılan ilkel koşullara rahmet okutan tahribat yöntemleri, kimyasal zehirler; bizim topraklarımızı, bizim yeraltı sularımızı, insanlarımızı yavaş yavaş öldürmek amacıyla kullanılıyor.  

Başını Kanadalıların çektiği “kökü dışarıda şirketler”, yalnız doğal güzelliğiyle dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alabilecek Türkiye coğrafyasını imha ediyor!

Sömürgecilerin biricik amacı, kendi ülkelerinin doğasını, düzenini korumak, ekonomik refahını sürdürmek.

Nasılsa imha ettikleri ülkelerdeki sadık işbirlikçileri canla başla katliama dahil ve gizlenmesine yardımcı oluyor...

Oysa birer kıta kadar büyük ABD ve Kanada topraklarında; onlara oranla kaşık kadar Türkiye’den çok daha fazla altın madeni var!

ZEHİR BOL, İNSAN UCUZ

Fakat kendi topraklarında siyanürle altın çıkarmak kesinlikle yasak, çünkü oralarda toprağın temizliğini ve insan sağlığını koruyan DEVLET var, yasalara uymak zorundalar. Siyanür kullanmadan da altın çıkarabilirler ama yöntem daha pahalı, maliyeti zahmete değmiyor, dolayısıyla altını ucuz ve kolay çıkaracakları, özellikle de “yozlaşmış” ülkelere yöneliyorlar. 

Yolsuzluğa batmış Türkiye, elbette birincil tercihleri. Bir yeryüzü cennetiyken milyonlarca sığınmacı, endüstriyel atıklar, ithal çöplerle zaten demografyasından coğrafyasına açık çöplüğe dönüştürülen bu cinnet vatanda, hiçbir yerde kullanılmayan her tür zehir kullanmak serbest.

Hem siyanür ucuz hem de can.

Fırat Nehri gibi salt Türkiye’ye değil, Ortadoğu ülkelerine can veren büyük bir suyolunun yamacına siyanür havuzları yapıyorlar. Meslek namusu olan jeoloji mühendislerinin “toprak balçık ve gevşek”, “iklim yağmurlu” diye uyardıkları yere yüz binlerce ton siyanürlü toprak yığıyorlar ve dokuz işçimiz hayatını kaybediyor, kimin umurunda?

Toprağa sızan siyanür, yeraltı sularına sızıyor Fırat’ın sularına karışıyor, kimin umurunda? 

DÜŞMEMEK İÇİN UÇMAK

“Kader”, deniyor, “fıtrat” deniyor. Hıristiyan misyonerlerin Afrika’daki sömürge madenlerinde can veren köleler için “Vahşi ruhları huzura kavuştu” deyişi, Müslümanca kader ve fıtrata evriliyor.  

Erzincan, İliç, Ordu, Perşembe, Artvin, Kaz Dağları, Sinop, Boyabat ve daha nice ilimizde ormanlar kesiliyor, toprak zehirleniyor; Türkiye kazıla kazıla çukurlaşıyor. 

Her gün biraz daha gömülüyoruz, o zehir çukuruna. 

Yalnızca madenlerle mi zehirliyorlar? Hayır. 

ABD, Kanada, Güney Amerika ve AB ülkelerinin çokuluslu şirketleri, stoklarındaki “ne idüğü belirsiz” karkas etleri, baklagilleri ve her şeyi, her şeyi bize kakalıyorlar. 

İhraç ettiğimiz tarım ürünlerinde, dünyada kullanımı yasak her tür zehir çıkıyor; sınırlardan geri dönüyor, iç pazarda bizlere yediriliyor. 

Ağaçlar azaldıkça beton direklere sığınan serçe sürüleriyiz. Cıvıldayanı, uyarmaya çalışanı vuruyorlar. Sustuk. Solumak için çırpınıyoruz.

Ya birer ikişer döküleceğiz çukura ya da 1919’daki gibi kanatlanacağız, can havliyle, cesurca.

BİR İNCE GÜL AYARI

Gelinlik beyazlarıyla

süzülen martılar.

Umutlarını sakladığın

bu çok eski liman.

Sanki artık her şey

bir ince gül ayarı.

İster gemilerle terk et

bu şehri.

İster otobüsler, trenlerle.

Karınca, karınca taşı

adımlarını yüreğine. 

Sevdan büyüsün.

Sırrın gözyaşların olsun.

Ezelden böyledir.

Ayrılık ölümün 

can yoldaşı.

Yaşadıklarını yanına al.

Bırakma hatıralarını.

Sanki artık her şey

bir ince gül ayarı.

A. KADRİ ERGİN

Yazarın Son Yazıları

Hemingway’in Türklerle imtihanı

Kurtuluş Savaşı’nın Cumhuriyetle taçlanmasına bir yıl var ve İstanbul işgal altındaydı.

Devamını Oku
21.12.2025
Bir sosyal demokratın anıları

Halkçı Parti’nin genç milletvekilleri koşulların izin verdiği ölçüleri aşarak 12 Eylül ve sonrasındaki işkence iddialarını Meclis gündemine taşıyordu.

Devamını Oku
14.12.2025
Hello Papa, sen misin yeni baba?

Boğaz kıyılarındaki küçük Byzantion yerleşkesini Nova Roma’ya (Yeni Roma, bugünkü İstanbul) dönüştürecek yıkım-yapım çalışmaları 324 yılında başladı.

Devamını Oku
07.12.2025
Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025