İBB Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, belediyenin gerçekleştirdiği girişimlerin özetini basına günü gününe duyuruyor. Yapılanları görmeye gittiğinde konuşmalarında ülkenin sorunlarını gündeme getirip çözüm yolları da öneriyor. 

2 Temmuz 2022’deki basın bildirisini aylar sonra yeniden okudum. Orada İBB aylar önce Sarıyer’de tarıma elverişli toprakları olanlara ağaç fideleri dağıtmıştı. İmamoğlu onların ne durumda olduğunu görmek için Sarıyer’de toplantı düzenlemişti. Toplantıda fidelerin yerini bulduğunu sevinçle vurgulayan Gülşen Karatay konuşmaya katılarak uygulamanın verimli yanını dile getiriyor: 

“Aldığımız fideler, damlamalar, gübreler için İmamoğlu’na çok teşekkür ediyorum. Eskiden fideleri biz üretmeye çalışırken çok zorlandık. Bu kez belediyenin gönderdiği daha güzel fideleri alınca daha güzel ürünler elde ettik.” 

Karatay’ı ilgiyle dinlerken, içten içe onun dayanışma ruhu toplumda yaratılsa, çok sürmeyeceğini, bir iki yıl içinde tarım ürünlerinin hiçbirini dışarıdan almayacağımızı, hem de fazlasıyla, daha yüksek kalitede verimli topraklarımızda üretileceğini düşündüm. 

Yeter ki yönetimde bulunanlar, halkı birbirine düşürecek tutumlarından kaçınarak toplumun üretici yanını öne çıkararak, insanımızda dayanışma duygusu yaratsın. Fidelerin kısa sürede kök saldığı gibi, insan da toplumdaki yerini bulacaktır. 

DAYANIŞMA DUYGUSU

Bir toplumun kalkınması dayanışmayla, emek üleşimiyle olur. Değil devlette, en küçük topluluk olan ailenin ayakta kalması bile buna bağlıdır. Bizde olduğu gibi, yalan yanlışla birinin yaptığını öbürü bozmaya kalkarsa, o toplumda dayanışma ruhu ölmüş demektir. 

Bir toplumda dıştan çürüme az çok önlenebilse de içten çürüme dudurulamıyor. Tıpkı dayanıksız gereçlerle kurulan binalar, köprüler, çerden çöpten yapılan çalışma alanları çöküntüye uğradığında yüzlerce, binlerce emekçinin canından olduğu gibi. Yaralı sağaltılır ama ölenin, dirildiği görülmemiştir. Ölene rahmet, onun emeğiyle yaşamını sürdürenlere başsağlığı dilemenin ötesinde ne yapılıyor? 

ORTAK ÜRETİM 

Tarımda, sanayide, bilimde, teknolojide belli bir düzeye gelindi. Genç kuşaklar verimli eğitimlerden geçtikçe düzey daha da yükselecektir. Ülkenin zenginliğini öne süren İmamoğlu, bu bağlamda belediye başkanlığını yaptığı İstanbul’a yöneltiyor sözlerini: 

“İstanbul, dünyanın gözbebeği. Hele hele İstanbul, en zenginliği hak ediyor. Yoksulluk sınırının konuşulduğu, açlığın konu edildiği bir ortamı asla ve asla hak etmiyor.” 

Aynı tarihe denk düşen 29 yıl önce 2 Temmuz 1993’te Sivas katliamını da anımsatarak toplumu birleştirici olmaya çağırıyor: 

“Ülkemizi ve milletimizi birbirinden ayrıştıracak, birbirinden uzaklaştıracak, birbiriyle kutuplaştıracak her akla karşı bir arada, dimdik durmalıyız.” 

OLACAĞI SEZMEK 

İmamoğlu, konuşmasında toplumu ileride ayakta tutacak gençliği de gündeme getiriyor: 

“Çocuklarımıza, gençlerimize bu memleketin o bereketli tarafını gösterip, onların hayat boyu, üretecekleri vatan, bir cennet vatan hediye etmeliyiz, sorunlarıyla, problemleriyle, fiyat artışlarıyla, ekonomik krizleriyle konuşulan değil. Bu ülke, şu anda var olduğu ortamı hak etmiyor. Bu ülke, gerçekten zenginliği hak ediyor. Hele hele İstanbul, en zenginliği hak ediyor.”

Gençlerin yüzde 76’sının geleceğini yurtdışında aramaya yöneldiği bir dönemde, bunların, ülkenin daha iyiye gitmesi için çırpınan Ekrem İmamoğlu gibi ülkenin en büyük kentinin yöneticisince söylenmiş olması, belleğe kazınması gereken önemli bir uyarı sayılmalı...