Adnan Binyazar

‘Çürümüş bir şeyler…’

19 Ekim 2018 Cuma

Uzun yıllar, deneme ve çevirileriyle edebiyat dünyamıza düşünselliğin, sanatsallığın en seçkin ürünlerini kazandıran Ah-met Cemal’in yazıları yayımlandı bu köşede. Onu özlemle anıyor, bugünkü yazıma, aramızdan en verimli çağında ayrılan yazardan küçük bir alıntıyla başlıyorum:
“Hamlet’in ilk perdesinin dördüncü sahnesinin sonunda, arkadaşı Horatio’nun, ‘Nereye varacak bunların sonu?’ sorusuna Marcellus, sonraki çağlarda politik tiyatronun tarihine geçecek şu yanıtı verir:
‘Çürümüş bir şeyler var şu Danimarka krallığında...’

Kralın hayaleti
Genç Hamlet’in annesi, bahçede uyuyan kral eşinin kulağına zehir akıtarak onun ölümüne yol açar. Kralın kardeşiyle de evlenir. Her şeyin yolunda gittiğini sanan kraliçe mutludur. Babasının hayaleti Prens Hamlet’e uğradığı ihaneti anlatınca her şey değişir. Bunu duyan Hamlet’in dünyası kararır. Sarayın dışarıyla ilişkisini kurmakla görevli Polonius, delirdiğini sandığı Hamlet’in gizini çözmeye kalkar. Oğluyla tartışan anne, ona oğlundan haber sızdıran Polonius’u perdenin arkasına saklamıştır. Prens kılıcını perdenin kımıldanan yerine batırınca, Polonius’un ölü bedeni yere düşer. Babasının ölümünü duyan Hamlet’in sevgilisi Ophelia aklını kaçırır, karşılaştığı herkese uyaklı sözlerle başına gelenleri anlatır.
Marsellus’un yüzyıllar öncesinde söylediği bu söz, halkını çürümüşlüğe sürükleyen yirmi birinci yüzyılın yöneticileri için de geçerlidir. Devlette düzen çürüdü mü, halkın yaşam kaynakları kurur, çürümenin kokusu dünyayı sarar.
Shakespeare’in bu ölümsüz oyununun bir yerinde, Hamlet o çürüme ortamında talihine seslenir:
Kör talih, dünyayı düzeltmek için mi yaratılmışım!

Hamlet
Evet, genç Hamlet, “dünyayı düzeltmek için yaratılmışsın!” Soylu baban, senin gibi erdemli bir oğlu olan annenin ihanetini gördü... Kral amcanla, kraliçe annenin arasında dedikodu mekiği gibi gidip gelen Polonius, senin kılıcınla canından oldu... Onun biricik kızı, suçiçeklerine deyişler düzen Ophelia, senin aşkından delirip dere sularında canına kıydı... Polonius’un oğlu Leartes’in ucu zehirli kılıcıyla kolunda açtığı yara seni yaşatmadıysa da, tarihsel gelişimin gereğini yerine getirdin... Ülkesini ortaçağın karanlığından kurtarıp aydınlığa erdiren Shakespeare’in insanlığa kattığı başkişisi Hamlet’sin Sen!
Onurlu her insana ruhunun izi yansıyan gücünle, ihaneti ortaya çıkarıp Danimarka’yı çürümüşlükten kurtaransın, Sen!
Düşün bir; bu yüce onuru dünyada kaç kişi taşıyor benliğinde?

Türk genci
Evet, Türk genci! Bir de, Atatürk gibi bir dehayı bağrından çıkarmış bir toplumun soylu çocuğu olarak Sen varsın! Hamlet’in yolundan git, çürümüşlüğün altını kazıyıp gerçeği ortaya çıkar!
Çürümüşlük adaletteyse oradan, yargıya giren virüste ise oradan, eğitimdeyse oradan, yokluk yoksulluktaysa oradan, toplumu çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarmaktaysa oradan, özgürlük-bağımsızlık-eşitlik-kardeşlik duygusunun yüceltilmesinde ise oradan başla...
Ülkenin geleceğini politikacıya, askere, aydına, patrona, işçiye, memura, esnafa bırakmayıp, “Ey, Türk gençliği!” diye sana seslenenin dediklerine, damarlarında dolanan kanın sesini duyarcasına kulak vermenin günü geldi de geçiyor bile...
Şu partiliymiş bu partiliymiş, dinliymiş-dinsizmiş, Türkmüş-Kürtmüş, türbanlıymış-türbansızmış, sağcıymış-solcuymuş deme; aklını özgür düşüncenin mihenk taşına vur, Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiğin yoktan var etme bilincinle ülkeyi düştüğü çürümüşlükten kurtarmanın yollarını ara...
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ağıt toplumu 13 Aralık 2024
Anılar yumağı 6 Aralık 2024
Fotoğrafı buzlamak 29 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları