Adnan Binyazar

Değer bilmek

11 Şubat 2022 Cuma

Değer, kişiye göre değişen, somut olduğunca da soyut bir kavramdır. Değer bilmek deyimi ise “değerli olanın ayrımında olmak, kişileri önemsemek, onları saygıyla anıp” gibi somut verilerle tanımlanabilir. Bilinçli ya da bilinçsiz, yapılan kötülüğe sevgiden, saygıdan yoksunluk sızdığına göre, kötüyü iyiden ayırmak da bu tanımın dışında tutulmamalı.     

Bu bağlamda değer bilmek, başta insana, onu sonsuzlaştıran emek ürünlerine değer vererek sevgiyle bakanlara özgü, yüce bir duygudur. Toplumda bu erdemi ancak kendini bilgiyle donatanlar gösteriyor. Bilginin bir değer olmadığı toplumlarda en büyük sorun, iyinin yerini kötünün almasıdır. İnsanımız nicedir, kayırmacılığın yarattığı adaletsizliklerin utancını yaşıyor.    

DEĞERBİLİRLİK

Güner Omay, değerbilir bir paşa. Yalnız asker ocağının değil, “fen alanında doktora unvanlı” akademisyen olarak bilimin de paşası. Hep sorumluluk üstlenmeyi gerektiren görevlerde bulunmuş, uzun yıllar TÜBİTAK’ta Yönetim Kurulu üyeliğine dek yükselmiş.  

Üstlendiği önemli görevleri yerine getirirken, çevresinin değerlerinden etkilenmeyi bilerek kendini iş içinde yetiştirmeyi de başarmış. Ona emeklilik yıllarını üretimsel kılmanın kapısını aralayan, çalışma dönemlerinde edindiği birikimlerdir.        

EMEKLİLİK

Emeklilik bir köşeye çekilip sabahı akşama, akşamı sabah erdirerek zaman öldürmek değildir. Tam tersine, bedenini  yıpratmadan o günlere gelenler için gönlünce yaşamak dönemidir emeklilik. Omay, 1992’den bu yana gönlünce yaşayarak okuyor, kitaplar yazmaya koyuluyor. Böylece, sekiz yaşında yitirdiği, aydın yetiştirmede ayrı bir yeri olan Ağınlı babasının oraya beslediği sevgiyle Ağın’la ilgili kitaplar yazıyor. Kitaplarının adları bile babasına nasıl büyük değer verdiğinin kanıtıdır: Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Ağın’da Eğitim ve Öncüleri (2015), Ağınlı 4 Tiyatro Ustası: Nihat Asyalı, Yılmaz Onay, Nurhan Karadağ, Rüştü Asyalı (2016), Kırklı Yıllarda Yaşamı Değişen ve Değiştiren Ağınlıların Öyküsü (2018). 

Kitabının birinde de dilbilim konusuna eğilerek, Ağın’ın kendine özgü konuşma dilinde yansımayla (onomatope) oluşan sözcükleri bir araya getirmiş: Yerel Ağın Ağzında Ödünç Sözcükler (2019). Umarım, ileride bu kitabı genişleterek Ağın ağzının temellerine de iner.   

Onlara şu iki kitap da eklenmeli: Omay, Prof. Dr. Egbert Adriaan Kreiken’de (2011), Ankara Üniversitesi Gözlemevi’nin kurucusu, fen fakültesinde öğrenciyken de astronomi hocası  Kreiken’i tanıtıyor. TÜBİTAK Günleri de (2020) anılarından oluşuyor. 

ÜRÜNLERİYLE AĞIN

Son kitabı Ağın’n Geleneksel Ürünlerinin Öyküsü’yle de (2022) bir çevre araştırmacısı gibi, yaşadığı yerlerin unutulmaya yüz tutan değerlerini gün yüzüne çıkarmaya çalışıyor. Bu kitabı, geniş toprakları olmayan Ağınlıların, ürettikleriyle ayakta kalma savaşımının belgesidir. Omay, özellikle kadın üreticilerle bağlantı kurarak buğday, süt, nohut gibi ürünlerin nasıl aylarca tazeliğini yitirmeyişini, onların bunu dayanışmayla gerçekleştirdiklerini öğreniyor. Dokumacılığın geliştiğine ilişkin örnekler de veriyor. Benim annem de Ağınlı. 1950 yıllarında evimizin bir odasında dokuma tezgâhı kurulduğunu anımsıyorum. İpekböceği kozası üretilen evler bile vardı.    

Omay’ın bu kitabını okurken, ancak üretici halkların ayakta kalabildiği sonucuna vardım. Ağın kadınları ne denli becerikli olmalılar ki üretilen ekmek, tereyağı, pestil, ceviz sucuğu, leblebi onların elinden çıkıyor. 

Omay, emek ürünü bu kitaplarıyla, yeryüzü cenneti sayılan Ağın’ın güzelliklerini genç kuşakların yaşamasını sağlıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Romeo ve Juliet 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları