Adnan Binyazar

Doğan Cüceloğlu

19 Şubat 2021 Cuma

Hacettepe Üniversitesi Türkçe Bölümü’nde öğretim görevlisi olduğum 1968-1972 yıllarında, uzaktan uzağa kendime yakın bulduğum “Dr.” unvanlı gençlerle tanıştım. En öne çıkanlardan biri Emre Kongar’dı. Parlak tınılı sesiyle çevresine dostluk saçıyordu. İoanna Kuçuradi yaratılıştan güler yüzlüydü. Oya Baydar, geleceği alnında ışıyan öğrenci görünümlü bir genç kız. Ali Gitmez, yerinde duramayan bir delifişek. Aydın Köksal yemeyip içmeyip, bilgisayar terimlerine Türkçe karşılıklar bulan bir hızlı tren. Kullanımda olan birçok bilgisayar terimi onun üretimidir.

Ahmet Taner Kışlalı pek ortalarda görülmezdi. Arada karşılaştığımızda, yüzümüze sevinç gülümsemeleri yayılırdı. Doğan Cüceloğlu durgun görünürdü. Ya da ben öyle algılıyordum. Onlardan biraz yaşlı tez ayaklı Altan Günalp’e “deha” gözüyle bakılıyordu.

Günalp, Kışlalı, şimdi de Cüceloğlu... Varoluş-yok oluş, masallara başlayış sözünde bulur anlamını: “Bir varmış, bir yokmuş...Dede Korkut ağzıyla da anılmalı o erdemli kişiler: “Nerede dediğim o bey erenler, dünya benim diyenler, ölüm aldı, yer gizledi!

CÜCELOĞLU

Masalını Yitiren Dev adlı romanımı okuyan Cüceloğlu telefon edip, beni TV’de söyleşiye çağırdı. Görüntüsü belleğimde canlanıveren Cüceloğlu’ndan öneri gelince, onu göreceğim diye nasıl sevinmiştim, nasıl!

Eve kadar geldi, arabasına alıp programı sunduğu yere götürdü beni. Gençleri de çağırmıştı. Ben soruları yanıtladıktan sonra, sözü onlara bıraktı. Kendimi öğrencilerin karşısında bulunca, kırk yılı aşkın öğretmenliğime geri dönmüştüm.

O günden sonra birbirimize gelişlerimiz gidişlerimiz olmuştu. Uzaktan durgun olduğunu sandığım Cüceloğlu’nun, içinde hangi incelikleri yaşattığına tanık oluyordum.

ÖLÜM

Üç gün önce bir yazıyla didişip dururken, her zaman yaptığım gibi Cumhuriyet’e bir göz attım. Kapkara bir başlık:

“Psikolog Doğan Cüceloğlu evinde ölü bulundu!”

Sokrates’ti Cüceloğlu, insanı özüyle yüzleştirmek için elinde yüreğinin aynasını gezdirdi... İşte ayna’dan yansıyanlar:

İnsanlar bencil olmaktan değil, bencil görünmekten utanırlar./ Hepimizin içinde güzel söz ve gülümseme bekleyen bir çocuk var./ “Doğru olanı yapmak” ile “taraftar bulmak” çabası farklıdır. İlki “hakikat”, öbürü “güç” peşindedir./Ne kendini ne de olayları yargıla! Ne alkışlayıp böbürlen ne de kendini kötüle. Nehir akıyor, sen o akışın farkında olmaya devam et.

Cüceloğlu, 1938 yılında Mersin Silifke’de 11 çocuklu bir ailenin 11. çocuğu olarak dünyaya geldi. Ankara ve Kırklareli’nde liseyi okuyup İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun oldu. ABD’de Illinois Üniversitesi’nde Bilişsel Psikoloji doktorasını tamamladı. Türkiye’de Hacettepe Üniversitesi ile Boğaziçi Üniversitesi’nde görev yaptı. Ardında, insanı içyüzüne yönelten kitaplar bıraktı...

ÖZLEM

Covid-19’dan dolayı iki yıla yakındır Türkiye’den uzak kaldım. Dönüşü düşünmeye göreyim, gözümün önünde dostlarımın yüzleri beliriveriyor...

Hemen ardından düş kırıklığı! Dönüp de kimleri görecektim! O erdem anıtı Şerafettin Turan’ı mı?.. Altmış yıllık dostum Emin Özdemir’i mi?.. Beni bir an olsun sevgisinden yoksun bırakmayan Bozkurt Güvenç’i mi?..

İnsan en büyük acıyı, sevdiklerinin yitiminde düştüğü karanlık boşlukta çekiyor. Nice savaşımlarla kendini var eden o Anadolu çocuğu, insanı bilgisiyle donatmak için çırpınıp duran Doğan Cüceloğlu’nu yitirince, yine gün yüzünü bir daha göremeyeceğim çukurlardan birine düştüm.

Onları anımsayınca, özlemlerle yıpranan yüreğim, beynimde zonkladı! Yazıyı sürdüremez oldum...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Benlik arayışları 19 Nisan 2024
Romeo ve Juliet 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları