Adnan Binyazar

Erdem yüklü sözler

29 Mart 2019 Cuma

Kaşgarlı Mahmut’un 11. yüzyılda oba oba dolaşıp, halkın ağzından devşirdiği sözcüklerden oluşan Divanü Lugat’it-Türk adlı sözlüğünde dil, “erdemin başı” sayılır. Kaşgarlı da zaten, erdeme dayalı bilinciyle, dilimizi Arapçanın, Farsçanın etkisinden kurtarıp bağımsız kılmak amacıyla hazırlamıştır bu dört ciltlik sözlüğü.
Söylemiyle geniş anlatı alanları açan öyküleriyle Dede Korkut, düşünce derinlikli şiirleriyle insanlığa aydınlanmanın ışığını tutan Yunus Emre, sonraki yüzyıllarda o soydan gelen Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Köroğlu, onlarca halk ozanı, çağdaş yazarlar o dilsel birikimden beslenmiştir.
Sanatsal yaratıcılığın ucu, derin kültür kökenlerine uzanır. Öyle üretici bir kaynak olmasaydı, gür soluklu şiirleriyle Nâzım Hikmet, geniş anlatı kültürünün ürünü romanlarıyla Yaşar Kemal yetişir miydi yazınımızda?

Metin Akpınar
Halkın ortak yaratısı olan dili, düşüncelerle, içe işleyen duygularla geliştirenler şairlerdir, yazarlardır. Metin Akpınar, Aykut Küçükkaya’nın sorularını yanıtlarken bu gerçeği inançla dile getiriyor:
Özgürlük ortamı kurulmalıdır, kurulacaktır. Yeter ki halk bunu istesin, özlesin. Hem sanat olarak sanatçıdan doğruyu, iyiyi talep etsin, hem siyasi otoriteden doğruyu, iyiyi talep eder hale gelsin. Özgürlük varsa sanat olur, sanat varsa her şey güzel olur. Toplum da iyiye, güzele yönelir, ulaşır.”

Sanatın gücü
Sanatçı, yaşadığı toplumun değerleriyle var olup evrenselleşir. Yaratıcılık gücünü bu kaynaktan alarak aydınlatır kitleleri. Salt gerçeğin yolunda yürür. Ortam elverişli mi, değil mi, düşünmez; gerçeği yansıtırken, gözlemlediği gerçeklerin özüne varırken özgürce düşünmenin gereğini yerine getirir. Akpınar sanatsal yolda yürüyerek, erdem yüklü sözcüklerle halkı aydınlatan toplumsal yerginin en etkili aracı kabare tiyatrosunu öne çıkarıyor:
Biz kabare tiyatrosu sanatçısıyız. Kabarenin esasında ana hedefi faşizmin ayak seslerine karşı başkaldıran, bir başkaldırı tiyatrosu. Bir şaka tiyatrosu, bir alay tiyatrosu, bir ironi tiyatrosu, politik hiciv yapan bir tiyatro. Shakespeare, tiyatroyu, ‘dünyanın aynası’ diye tarif eder. Kabare tiyatrosu da bir ayna ama dev aynası. Biraz abartıyor. Yanlışı abartarak gösteriyor ki yanlışa düşmeyin. Pis kokuyu burnunuza burnunuza üflüyor ki koklamayın, reddedin. Gürültüyü kulağınıza kulağınıza basıyor ki rahatsız olun, değiştirin.”

Kişilik sağlamlığı
Şair, romancı, besteci, ressam, yontucu; gerçek sanatçı, her çağda, kula kulluk etmeden bağımsız düşünceden yana olmuş, toplumuna düşüncenin, duyumsama inceliğinin ışığını tutarak, kitleleri bilinçli kılmaya çalışmıştır.
Yaşamları boyunca sahne tozları arasında, toplumun yüzüne gerçeğin aynasını tutan Metin Akpınar, Müjdat Gezen, Genco Erkal gibi bilinçli sanatçılar, beyinlerde, vicdanlarda biriken yaratıcı gücü depreştirme savaşı verirken, erki elinde bulunduranlar, onların yarattığı aklı kullanma, vicdanın sesini dinleme erdemini görmezden gelmişlerdir. Akpınar, uyarısında bu gerçeği vurgulama gereğini de duyuyor:
Düşünceyi engelleyemezsiniz. İnsan her şeyi düşünür. İnsan düşündüğünü söyleyebilmeli, yayabilmeli, kendisi gibi düşünenlerle örgütlenmeli, siyasi otoriteye ortak ya da aday olmalı. Bu özgürlüğün evreleri. Eğer yakın tehlike ve şiddet unsuru yoksa özgür ifadenin olması kaçınılmazdır. Şiddet ve yakın tehlike yoksa ifade özgürlüğü engellenmemeli. Bir toplumun sanat damarları kesilirse, insanlar düşüncelerini özgürce söyleyemezse o toplumda sıkıntıya girileceği kaçınılmazdır.”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ağıt toplumu 13 Aralık 2024
Anılar yumağı 6 Aralık 2024
Fotoğrafı buzlamak 29 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları