Adnan Binyazar

Ey kapılar, kapılar!

23 Aralık 2022 Cuma

Özgürlük karşıtları, her çağda, insanı özünden kavrayan yazarları, yıllarca hapislerde çürütmeye kalksalar da onların beynindeki yaratıcı ışığı söndürememiştir.     

Yazın tarihinin eşsiz romanları Suç ve Ceza, Yeraltından Notlar, İnsancıklar’ın  yazarı Dostoyevski, çarın yönetimine karşı başkaldıranların arasında adı geçtiğinden tutuklanır. Hapishanede birkaç ay yattıktan sonra onlarla birlikte idam cezasına çarptırılır. Tam da idam hazırlıklarının yapıldığı gün, çar, kararını Sibirya’da dört yıllık kürek cezasına çevirir. 

Sıkça sara nöbeti geçirip hastalanmasına karşın öbür mahkûmlar gibi, Dostoyevski’nin de kafası tıraş edilir, kollarına  damga vurulur. Başta hapishane günlerini anlattığı Ölüler Evinden Anılar olmak üzere birçok romanını o koşullar altında tasarlamıştır.

OYUN

Ölüler Evinden Anılar, insanın direngenliğini, içinde yaşadığı koşulları şenlik yerine çevirmesi, tutuklularda umut duygusu yaratarak insanlığını yaşatmasıyla bir başyapıttır. Dışlanmanın etkisiyle suskunluktan, içlerinde hevesleri kuruyan tutukluların kuruyan yeteneklerini bakışlarından sezen Dostoyevski, oyunlar kurgulayarak “ölüler evi”ni diriler evine dönüştürüyor.   

Tutukluları canlandırıp mutluluk dünyası yaratan olaylardan oluşan oyunlardan birinin adı: “Ey Kapılar, kapılar, yüzüme kapandınız!” Canını celladın elinden kurtaran Dostoyeski, hüzünlü yüreğini şenlendirerek oyuna “Oyna yavrum oyna, oynamaya doyma” sözlerinin geçtiği çiftetelliyi andıran bir şarkı da yerleştiriyor. Oyunda şıkırdım havalı şarkı başlayınca, hakkında idam kararı verilen tutuklulardan, insan yerine koyarak onlardan sevgisini esirgemeyen hoşsohbet gardiyanına, engellisine, hasta yatağında kıvrananına herkes sahneye fırlayarak oyunun oynak havasıyla kendinden geçiyordu.

NÂZIM HİKMET

Ancak soylu yazarlara vergidir insanın duyumsamalarını daha yücelerde yaşatmak. Dostoyevski oyunlarda mahkûmlara bu duyguyu yaşatıyordu. Nâzım Hikmet de hapishanede bir yandan ölümsüz şiirler yazarken bir yandan da tutukluların öğretmeni olmuştur. Örneğin romanı-öyküyü şiir yoluyla anlatmayı deneyerek insanlığa armağan ettiği Kurtuluş Savaşı Destanı’nı, 1908-1950 gibi geniş bir zaman dilimini yansıtan öyküsel yanı ağır basan Memleketimden İnsan Manzaraları adlı şiirsel yaratısını hapislik yıllarında yazmıştır.  

Onunla da kalmamış, hapislik arkadaşı, adı sonradan Orhan Kemal diye yaygınlaşan genç Raşit Kemali’yi, öğretmen-öğrenci ilişkisi içinde ülkemizin ünlü romancılarından, öykücülerinden biri yapmıştır. Ayrıca hapishanede iki dokuma tezgâhı kurmuş, dokunan kumaşlarla edinilen küçük gelirleri, tutuklulara dağıtmıştır.

SABAHATTİN ALİ

Aydın’da Almanca öğretmenliği yaptığı sırada öğrencilerini geleceğe yönelik bilgilerle donatmaya çalışırken, ruh sapkınları, düşünce geliştirici sözlerini tehlikeli bulup onu yok etmenin yollarını aradı. 

Her dönemde olduğu gibi o zamanın bürokratları da iyinin düşmanıydı. Sabahattin Ali’yi yargılatıp hiçbir neden ileri sürmeden onu memurluktan attırdılar.  

Yazar etkisiz duruma sokulabilir ama onun yaratıcı gücünün önüne kimse set çekemez. Hapishane günleri ona yazarlığın verimli kapısını aralamıştır. Sonradan bir romanına ad olan Kuyucaklı Yusuf’u hapishanede tanır. Dillerden düşmeyen “Aldırma gönül aldırma” adlı şarkısı hapishane yıllarının ürünüdür.

Genel aftan yararlanarak hapishaneden çıktı. Memuriyetten de o sırada atıldı. O da yetmedi. Bulgaristan’a geçmek isterken adı sanı saptanamayan kişilerce sınırda kafası parçalanarak öldürüldü.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ağıt toplumu 13 Aralık 2024
Anılar yumağı 6 Aralık 2024
Fotoğrafı buzlamak 29 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları