Adnan Binyazar

Her biri cihan parçası!

02 Kasım 2018 Cuma

Eğitim bilincinden yoksun olanların, her sözüyle topluma yön vereceği hayaline kapılan donuk beyinlilerin; genç kuşakların özbenliklerine sahip çıkıcı kıpırdanışlarından ürken bağnazların, aklınca onları yola getirmeye kalkan “Ben gençliğimde” diye başlayıp Atatürk’ün yurdun geleceğini ışıtacağına inandığı gençliği hiçe sayanların taşlaşmış kafaları üzerine akıl yürütmek boşunadır.
Her yazının bir başlangıç noktası oluyor; on yedi yaşlarındaki bir lise öğrencisinin ağzından, içinde yaşadığı koşulları nesnel verilerle değerlendirip geleceğini insanlığa adayacağını duyunca, o anda “İşte Atatürk gençliği bu!” diye bağırmak istedim.
Çocukluğumdan izler taşıyan Masalını Yitiren Dev adlı romanım birçok üniversitede, lisede ders konusu oldu. Bir edebiyat öğretmeni, beni okuluna davet edip öğrencileriyle tanıştırma gereğini duymuştu. Bir ders saati içinde soruları yanıtlamış, kitaplar imzalamış, salondan çıkıyordum ki, bir öğrenci yanıma yaklaştı, romanın düşünsel içeriğine yönelik derin anlamlı sorular yöneltmeye başladı bana.
Her genç yüz, Ahmed Arif’in “Anadolu” şiirinin şu dizelerini çağrıştırır bende: “Gör, nasıl yeniden yaratılırım,/Namuslu, genç ellerinle./ Kızlarım,/Oğullarım var gelecekte,/Herbiri vazgeçilmez cihan parçası./Kaç bin yıllık hasretimin koncası,/Gözlerinden, /Gözlerinden öperim,/Bir umudum sende,/Anlıyor musun?”
Yanımdan ayrılamayan “cihan parçası” sordukça soruyordu. Okuduğunu anlayanların güveni ışıyordu gözlerinde. Okudukları incelikli kılmıştı duruşunu. Soru yöneltirken sözcüklerini özenle seçiyor, sesinin tınısı içe işliyordu.

Beyin doktoru
TV’lerde iyi sunucular, yaratıcı yorumcular, tartışmayı görüşleriyle düzeyli kılan kişiler tanımıştım. Öğrencinin soru yöneltişinden etkilenmiş olmalıydım ki, aklımdan geçenler dilimin ucundan fırlayıverdi!
Bu yeteneğinizle, siz, TV’lerde, radyolarda az rastlanır sunuculardan biri olabilirsiniz” dedim.
Hayır, öyle gösterişli işlerde gözüm yok, beyin doktoru olacağım ben!” dedi.
İleriye yönelik görüşünü dile getirirken zekâ ışıltılı gözlerinde düşünce aydınlığının renkleri belirdi. Onu dinlerken sözcükleri ağzında geveleyen, birilerine yaranmak için söylemesi gerekeni yutup süslü sözler ederek meydan maskarasına dönüşen, ondan bekleneni yerine getirmek için yıvışık sözcüklerle kendini daha da alçaltan, bilge görünmek için gözüne kaşına rastık sıvayan gösteriş budalası sunucular sıralandı gözümün önünde. Yüzüme kor ateşler yürüdü, o bilince eren öğrenciye ayaküstü sözlerle meslek biçmeye kalkma ölçüsüzlüğümden utanç duydum.

Bilim ve fen
Öğrenci “Ben beyin doktoru olacağım” diye özbenliğinin gereğini yerine getirirken, sanki Atatürk, uzaklardan bizi izleyip “Bilim ve fennin dışında yol gösterici aramak aymazlıktır, bilgisizliktir, doğru yoldan sapmaktır. Bilimin ve fennin, yaşadığımız her dakikadaki gelişim evrelerini anlamak ve dünyadaki ilerlemeleri zamanında izlemek gerekir” diye sesleniyordu...
Bilince ererek dünyada söz sahibi olmanın genel ilkelerini Atatürk’ün uyarıcı sesinden duyunca, gençliğe inanışın kutsal sevincini yaşayarak içimde söylendim durdum. Bir gün gelecek insan değişime uğrayacak. Gençlerin bilinç yeşermeleri egemen olacak dünyaya. Yönetimi elinde bulunduranlar, sözünü vicdanın yüce süzgecinden geçirmeden konuşmayacak. Tüm insanlığı kapsayan daha özgür, daha adil, hayatı yaşanır kılan yeni bir dünya kurulacak. Gelecek aydınlığının ışıdığı o dünyada emanete hıyanet eden bağnazların kökü kurutulacak..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ağıt toplumu 13 Aralık 2024
Anılar yumağı 6 Aralık 2024
Fotoğrafı buzlamak 29 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları