Adnan Binyazar

Okuyan öğretmen...

09 Temmuz 2021 Cuma

Öğrencilerine kitap dünyasının bütün kapılarını sonuna dek açan, Burak Demir’e biri çıkıp uyarıda bulunuyor:  

“Hocam, sayfanda kitap, film paylaşıyorsun sürekli. Baktım da çocuklara uygun şeyler değil bunlar. Muhalif şeyler yazıyorsun, çocuk görüyor. Uyarayım dedim!”

Burak Demir, hemen her gün yenilediği Facebook’unu kitaplarla, resimlerle, fotoğrafla dolduran, gözünden güzellikler kaçmayan bir öğretmen. Öyle ki yazdıklarını, aktardıklarını, masasında sergilediği kitapları okuyan, kırların temiz havasını solur, kahvesini yudumlarken yüzüne yayılan mutlukla kış bahara dönüşür, elindeki ince bardak, Rize çayının kokusunu dünyaya yayar...

Onun seçtiği, yalnız duyguları değil, beyni de besleyerek okuyanı güzelliklerin tadına erdiren kitaplar, radyosundan yansıyan ruh okşayıcı sesler, her biri ayrı bir yaratının ürünü resimler, göreni erdemlere erdirir. 

KİTAPLIK

Kitaplığını görenler, öğretmen maaşıyla onları nasıl edindiğini düşünmenin şaşkınlığını yaşar! Kitap onun ya elindedir ya beyninde. Yeni gelenleri masasının üstünde sergiler. Raflara dizili kimi kitapların kapağında Kafka, Nâzım Hikmet, Dağlarca, Cemal Süreya, Yaşar Kemal gibi gerçek yazarların fotoğrafları, gören dünya bağışlıyor, kitaplığın en üst rafında Atatürk, gülecen gözleriyle Burak’a bakıyor...

Genç Burak, öğrenimini Hasan-Âli Yücel Eğitim Fakültesi’nde yapmışsa, Selahattin-Şükran Dilidüzgün gibi hocaların kürsüsünde yetişmişse, kitaplar ülkesinin öz yurttaşı olmaz mı?.. 

Onun nasıl bir öğretmen olduğunu öğrenmek ister misiniz? Öyleyse dinleyelim:

“Altı yıl İstanbul’da çalıştıktan sonra doğduğum yere, Tokat’ın Reşadiye ilçesine tayinimi istedim. İlkokulu okuduğum yerde şimdi öğretmenim. Köylerden gelen yoksul çocuklara Atatürk’ü, Cumhuriyeti, çağdaşlığı, özgürlüğü dilimin döndüğünce anlatmaya gayret ediyorum. Onların okuyan, okuduğunu anlayan, anladığını düşünen, düşündüğünü ifade eden özgür bireyler olmaları en büyük düşüm. Doğayı, hayvanları seven ve onlara saygı duyan çocuklar olduklarını gördükçe dünyalar benim oluyor.” 

GERÇEK ÖĞRETMEN

Burak, Atatürk’ün yolundan giderek kendini “yeni nesli” yetiştirmeye adayan öğretmenler soyundan. Namık Kemal’in, “Zulümle, adaletsizlikle özgürlüğü ortadan kaldırmak mümkün müdür?/ Eğer güç yetirebiliyorsan insanlıktan anlayışı, kavrayışı kaldır!” sözünün yabancısı değil, onu çağdaş eğitimin yerine getirilmesi gereken temel ilkelerinden sayıyor.               

Namık Kemal ki sürgünlere gönderilmesine karşın, “vatan, hürriyet” kavramlarını bayrak gibi gökte dalgalandırarak bağımsızlığın simgesi yapmıştır. 

Derslerini Atatürk’ün, şu sözlerinin izinde yapıyor: 

“Öğretmenler, hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki Cumhuriyet sizden düşüncesi, vicdanı özgür, bilgiyle donanmış nesiller ister!” 

AKIL YOKSUNLARI

“Akıl veren çoktur, akıl yoktur” der Paskal. Toplumlarda kendini akıllı sanıp, akıl yürütmeyi bilmeyene her çağda rastlanmıştır. Onların çoğu kendini bilmeden “bilge” sanır. Burak’ı eleştirmeye kalkan, masasına dizdiği yüzlerce kitaptan hiç değilse bir ikisini okumuş olsaydı, onun kendini öğrencilerine adayan bir öğretmen olduğunun ayrımına varır, dilini tutmasını bilirdi. 

Toplumda akıl simsarlarının gün geçtikçe artması ne acı! 

Uyarı sırasında tartışma ortamı yaratıp öğretmeni bıçaklayanlar, notunu düşürdü diye onu öldürmeye kalkanlar gazetelerin değişmez konusu. 

Kendi gibi olmayı düşman bilenler de az değil. Mafya bozuntularını saldırtarak öğretmeni sokak ortasında öldürtmeye kalkanlar da var... 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Benlik arayışları 19 Nisan 2024
Romeo ve Juliet 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları