Adnan Binyazar

Orhan Karaveli

24 Temmuz 2020 Cuma

Orhan Karaveli, düşünce kilidinin anahtarını okurun eline tutuşturan yazarlar soyundandır. Haksızlığa uğrayanları aklın, vicdanın imbiğinden geçirmeden tarih sahnesine çıkarmaz.

Gamze Akdemir, Cumhuriyet’te Karaveli’ye Nâzım Hikmet’le Moskova’da yıllar önceki buluşmasına ilişkin kapsamlı sorular yöneltti. Karaveli insancıl değerleri öne çıkararak yanıtladı Akdemir’i.

Nâzım Hikmet

Moskova’ya yolu düşen devlet adamlarının Nâzım’la karşılaşma korkusu yaşadığı yıllar. Bugün adı sanı anılmayan yazarlardan birinin, ona sevinçle yaklaşan Nâzım’ın elini boşlukta bırakmasını ancak bir iki yürekli gazeteci dile getirmişti. Nâzım ki Anadolu’da bir köy mezarlığına gömülüp başına çınar ağacı dikilmesini vasiyet eden yurtsever bir dünya şairidir!

Orhan Karaveli, ülkemiz adına bir heyetle Moskova’ya, içinde Nâzım’ı da görme sevinciyle gitmişti. Giderayak karşılaştığı Fazıl Hüsnü Dağlarca, “Nâzım’la konuşmadan döneceksen hiç gitme!” diyerek, şiirin doruğuna, Anadolu şiir doruklarından selam gönderdi.

Karaveli, Ankara’ya ilk gelişinde Mustafa Kemal’i karşılayan Seymenbaşı’nın torunudur. Görmek ne demek, her gün bir araya gelmiştir Nâzım’la. “Orhan, Rusya’da ilk defa bir Türkten merhaba aldım. Ben vebalı mıyım ki kimse bana gelmedi” der Nâzım.

Bir Rus siyasetçisi sohbet sırasında Boğazlar konusunda eleştiride bulununca, Karaveli ona gereken yanıtı verir, adam Nâzım’ın yüzüne bakınca o da yapıştırır yanıtı: “Ben de Orhan gibi düşünüyorum!

Tevfik Fikret

Orhan Karaveli, Kırmızıkedi Yayınları arasında yer alan Sakallı Celâl, Tevfik Fikret ve Haluk Gerçeği, Tanıdığım Nâzım Hikmet, Ali Kemal-Belki de Bir Günah Keçisi adlı kitaplarını yazarken tutumunu değiştirmemiştir.

Tevfik Fikret sanki şiiri kendi kalıbına sokarak yazmamış, söylemine özgür hava katmamış, devrimci bir görüşün öncüsü olmamış, çocuğa yönelik şiir kitabı yazmayı denememiş...

Bütün bunlar yok sayılır, oğlu Haluk’un papazlığı öne sürülerek sorgulanır...

Karaveli, büyük olasılıkla Haluk gerçeğini aydınlatmak için yazdı Tevfik Fikret üzerine o kitabı...

Bağımsızlık savaşına sert tutumlar takınarak gelişimi kösteklediği için İstanbul’da tutuklanıp Ankara’ya yargılanmaya götürülürken İzmit’te bir komutanın buyruğuyla linç edilen Ali Kemal haksızlığa uğramıştır.

Karaveli, kitabında Ali Kemal’in olumsuz yönlerini eleştirirken ona yapılan bu iç yakan haksızlığı görmezden gelmemiştir.

Sakallı Celâl

Sakallı Celâl 1907’de Galatasaray Lisesi’nden mezun oldu. Ümit Özen, internetteki yazısında onu şöyle tanımlıyor:

Esprili, kültürlü, derbeder, hazırcevap, titiz, babacan, ütopik sosyalist bir meczup... Evinde yapılan bir aramada polis duvarda duran Karl Marx portresini sorunca ‘Rahmetli babam! diye cevabı yapıştırmıştır. Sakallı Celâl aslında hepimizin tanıdığı bir düşünür, bir filozoftur.

Orhan Karaveli de Galatasaray Lisesi’nden 1949’da mezun oldu. Onu, Sakallı Celâl kitabını yazmaya yönelten neden bu değil, sokak filozofunu toplumun belleğinde unutulmaz kılmaktır.

İşte, ondan birkaç söz:

Türkiye’de aydın geçinenler, Doğu’ya doğru seyreden bir geminin güvertesinde Batı yönünde koşturarak Batılılaştıklarını sanırlar.

Bu ülkede ilgililer bilgisiz, bilgililer de ilgisizdir.

Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün olur.

İnsanoğlunda zekâ, midyedeki inci gibidir. Hepsinde bulunmaz.

Bastonumu soksam yeşertecek kadar verimli bu Anadolu toprağından, üzerinde yaşayan insanların karnını doyuracak kadar ürün alamamayı başardık!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ağıt toplumu 13 Aralık 2024
Anılar yumağı 6 Aralık 2024
Fotoğrafı buzlamak 29 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları