Adnan Binyazar

Sıradan insanlar

01 Ekim 2021 Cuma

Artun Ünsal’ı Paris Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirip doktorasını yaptıktan sonra Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olduğu 1970 yılında tanımıştım. Yurtdışında öğrenim görenlerin çoğu gibi, konuşurken araya o dilin sözcüklerini tıkıştırmayışı, İstanbul ağzını kusursuz kullanması beni etkiliyordu.  

51 yıl sonra, ondan yazılarıma yönelik şu iletiyi aldım:      

“Zarif tebessümünüz ve nezaketiniz hâlâ aklımda. Cumhuriyet’teki yazılarınızı itina ile okuyorum. Einstein’ın mektupları ve sevgi nazariyesine değindiğiniz yazıyı okuyunca, size teşekkür etmek için aradım.”

İçimi gençlik günlerimin sevinci sardı, iletisini anında yanıtladım:   

“Sizi hiç unutmadım, özellikle coşkularla beslenen sesinizin söze dönüşen içtenliğini. Yazıma gösterdiğiniz ilgiyle beni güçlü kıldınız. Bundan böyle yazdığım yazılarda, her an sizin incelikli değerlendirmenizi de göz önünde bulunduracağım.”

BOĞAZ’IN İNSANLARI

Yemek kitaplarında adını görsem de siyaset bilimci de olan Ünsal’la, yemeğe yönelik kitap yazmak arasında bağlantı kuramıyordum. Boğaz’ın İnsanları (Kırmızı Kedi Yayınları, 2021) kitabının tanıtıldığı bir yazıyı okuyunca anladım onun Artun Ünsal olduğunu. 

Onlarca kitap mı yazmamıştı, gazetelerde köşeleri mi olmamıştı, öğretim üyeliğinde ad mı yapmamıştı!..       

Hemen her ülkede değersize değer biçilerek yapay kahramanların yaratıldığı çağımızda, Artun Ünsal neredeyse adam yerine bile konulmayan nice erdemli, yüce gönüllü, aklı sözlerinde ışılayan kişileri gözlemleyip anlatmaya adamış kalemini.

ÖRNEKLER 

O insanların nerede, nasıl, hangi koşullar içinde nice güçlükleri aşarak yaşadıkları, hangi yönleriyle sıradanlığı aşıp kendilerini üretken kıldıkları Ünsal’ın şu açıklamasından anlaşılıyor: 

“Çeyrek yüzyıldır Çengelköy’de oturan ‘sokak gezgini’ bir kişi olarak da, günlük yaşamımda da Boğaz’ın her iki yakası ve Üsküdar-Beşiktaş ekseninde çeşitli vesilelerle birçok kişiyle karşılaşmak, tanışmak fırsatını bulacaktım. Kimi zaman bakkaldan, pastaneden, balıkçıdan ya da tavukçudan alışveriş yapmak, kimi zaman yemek ya da vesikalık fotoğraf çektirmek, çiçek, bitki satın almak için gittiğim mekânlarda karşıma çıktı o kişiler.

Onlardan biri de Çengelköylü Suphi Baba’dır. Dükkânının önündeki leğende lüferler capcanlı yüzerken yanına yaklaşan genç bir hanım, “Lüferler taze mi?” diye sorunca, Suphi Babamız istifini bozmadan, ‘Bilmem efendim, leğendekiler pilli balık, öyle dolanıyorlar...’ diye lafı yapıştırmış! 

Buna benzer bir fıkrayı da Aydın Boysan anlatmıştı. Madamın, leğendeki canlı balıkları görüp, ‘Tazedir?’ sorusuna, balıkçı, ‘Görmüyor musun, oynuyorlar’ deyince, madam, ‘Sen de oynorsun ama taze değilsin!’ diye lafı gediğine koymuş!” 

ADSIZ BİLGELER

Ünsal, seçtiği, kendilerine özgü bir yaşam kuran 40 kişinin becerilerini, yaratıcı yönlerini, söz hünerlerini, ayrıntılarıyla öne çıkararak anlatısını etkili kılıyor Boğaz’ın İnsanları adlı kitabında. Onlardaki bu farklılığı nasıl irdeleyici bir algıyla canlandırmış olmalı ki çizdiği portreler belleğe çakılıp kalıyor. 

Ünsal’ın içimizden biri olarak anlattığı kişiler öylesine canlı ki kitabı okuyanlar, insanın özüne vardıklarını duyumsamakla birlikte, kimi yerlerde onlarda kendilerini de bir ölçümden geçirme isteği duyuyor.     

Artun Ünsal’ın kitabını okurken, bir anda içimde eşitlikçi bir insanlık dünyası kurmuş olmalıyım ki “İnsan insandır; sıradanı, sıra dışı olanı yoktur” diye düşünerek sıradan insan kavramını belleğimden silip attım...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ağıt toplumu 13 Aralık 2024
Anılar yumağı 6 Aralık 2024
Fotoğrafı buzlamak 29 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları