Adnan Binyazar

Yalın yaşamak

18 Ekim 2019 Cuma

Delice akan sular değil, durgun denizler barındırır derinliklerinde en küçüğünden en büyüğüne insan gözünün henüz göremediği yaratıkları. Ruşen Keleş’in, Kayhan Kavas’ın sorularını yanıtladığı “nehir söyleşi”si Başka Bir Aşk İstemez (İmge Yayınları) adlı kitabını okurken, onu tanımlayacağını sandığım böyle bir tümce oluştu düşünce dünyamda.
Nurullah Ataç’ın deyimiyle, “bezeksiz donaksız”, yalın mı yalın bir anlatım egemen kitaba. “Üslubu insanın kendisidir” sözünü Buffon sanki Ruşen Keleş için söylemiş. Ortak dostumuz Emin Özdemir okumuş olsaydı Keleş’in “Yakın Tarihimizin Tanığı” sayılan bu kitabını, “Yalın söz düşüncenin canıdır” özdeyişini onun üslubuna da uyarlardı.
Öyle bir yalınlık ki, olayları dile getirirken, leke tutmaz belleğinde saydamlaşan gözlemlerine, doğduğu Trabzon şivesinden tek iz taşımayan söyleminin içe işleyen tınısı sızıyor.
Bu üslup onun kişiliğinin de simgesidir.

Ruşen Keleş
Ruşen Keleş adını yalnız Türkiye’de değil, Amerika’dan Avrupa ülkelerine, Japonya’ya değin bilmeyen yok. Profesör olarak da, şehircilik konusunda Batı Almanya’nın ilk Belediye Başkanı Ernst Reuter denli ünlü. Kimi profesörlerin bu onurlu unvanı ayağa düşürdüğü bir kültür ortamında, Keleş’in, adının başına Prof. Dr. unvanını koymadığı anlamlı; oysa Ruşen Keleş, ülkemizin, öğrencilerini bilginin ışığıyla donatan sayılı profesörlerinden biridir.
İktidarların, aydın kıyımına girerek Muammer Aksoy, Mümtaz Soysal, Sadun Aren, Cahit Talas gibi öğretim üyelerini hapislerde çürüttüğü, Mümtaz Soysal’a tuvalet temizletecek denli küçüldüğü bir dönemde Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin dekanlığını üstlenmeyi göze alacak denli de cesur!

Onur anıtı
Türkiye’de onurlu insanın kim olduğunu vurgulamak için, Keleş’in, o zamanın başbakanı Nihat Erim’in İmar ve İskân Bakanlığı önerisini kabul etmediği bölüm okunmadan geçilmemelidir:
Erim, Keleş’in katıldığı bir TV programını anımsatarak “Sizi TV’de ilgiyle izledim. Gecekondu ile ilgili programda çok doğru şeyler söylediniz. Düşündük ki, kurmaya çalıştığımız hükümette İmar ve İskân Bakanı olmayı kabul ederseniz, bize yardımcı olur ve aynı zamanda da düşündüklerinizi gerçekleştirirsiniz” der. Düşünmek için süre isteyen Keleş, konuyu DPT uzmanı eşine açar. Eşi, tek sözcükle, “Hayır!” demesini önerir.
Keleş, iyi bir eş, özverili bir babadır da. Öyle olmasaydı hangi anababa, iyi okullarda okumasını sağlamak için oğullarından yıllarca ayrı kalmayı göze alabilirdi? Bu yönleri, ülkemize “beyin ve sinir cerrahisi” alanında birçok üniversitede kürsüsü olan Prof. Dr. Evren Keleş gibi bir bilim insanı kazandırmıştır.

Ruşen Keleş dostluğu
Ruşen Keleş’le tanışmamızın üzerinden 51 yıl geçti. Her karşılaşmamızda gençlik günlerimizin coşkusu sarar içimizi. Bir süre Atatürk’ün Türk Dil Kurumu’nun çıkardığı Türk Dili dergisinin yazı kurulunda bulunmuştuk. Alanı olmamasına karşın şiir seçimindeki özeninden çok etkilenmiştim.
Yüce dostluğunu ise eşimin onulmaz hastalığı sırasında göstermişti. Berlin’de bulunduğum yıllardı. Gazeteler, yazıyla çiziyle uğraşanların sınırlarda tutuklandığını yazıyordu. Sekiz yıl Türkiye’den uzak kalmıştık. Ruşen Keleş o sıralarda Berlin’deydi. Derdimi ona açtım. Ankara’ya döner dönmez yazdığı mektupta ülkemize rahatlıkla dönebileceğimizi bildiriyordu. O haber üzerine eşim, ailesini, arkadaşlarını son kez görme olanağı bulmuştu.
O gün bugündür, dostluğun en yüce duygu olduğunu aklımdan geçirdiğimde yüreğimin aydınlık penceresi hep Ruşen Keleş gibilere açılır...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ağıt toplumu 13 Aralık 2024
Anılar yumağı 6 Aralık 2024
Fotoğrafı buzlamak 29 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları