Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Düşündürülmeyen Gençliğe Mektuplar (3) : Düşünmenin Bedeli ...
Sevgili Düşündürülmeyen Gençler,
“ ‘Ben kimim’ diye sorduktan sonra, cevabı -deyiş yerindeyse, çaktırmadan!- hep başkalarından duymak istiyorsam, aldığım eğitim gereği, böyle yapmaya alıştırılmışsam eğer, o zaman soruya bulduğum cevaplarla, ‘Ben’ olabilmenin dışında, ancak herkes olabilirim. - Peki ama, o zaman ‘Ben’ olabilmenin özgürlüğünü nasıl kazanabilirim? Bunun için, nasıl bir savaşım vermem gerekir?”
Geçen haftaki mektubumu bu satırlarla noktalamıştım.
Evet, soruyu vurgulamakta yarar var: “Ben olabilmenin özgürlüğü uğruna, nasıl bir savaşım vermem gerekir?”
Bu sorunun doğru cevabını bulmak için, sadece yaşadığımız ülkeyle sınırlı ölçekleri kullanmak, yarar sağlamayacak, çünkü günümüzde ‘Ben’lik sorunu, her ne kadar ilk anda inanılmaz gibi gelse de, küresel/global bir sorun. Düşünce yaşamında yüzyıllar boyunca çoğunluk karşısında ‘tek’in, ‘birey’in kendini sağlam bir biçimde inşa edebilmesi, gerçek anlamda düşünen insan olabilmesi için çok önemli savaşımlar veren insanoğlu, yirminci yüzyıl ile birlikte, başka deyişle ‘iktidar’ın tek tek devletlerin tekelinden çıkıp, bu devletleri ve onların toplumlarını kendi amaçlarına göre biçimlendirme hedefine yönelen düzenlerin eline geçmesiyle, bu kez bir zamanlar amaç sayılmış bireyi türlü yollarla yeniden her türlü bireysellikten yoksun bir ‘toplum teki’ne dönüştürmek peşine düştü.
Kök salma peşinde olan her düzen için temel yaşama ve ayakta kalabilme koşulu, kendisini -ne kadar doğru olursa olsun- eleştirenlerin değil, fakat neredeyse koşulsuz onaylayanların seslerinin yüksek kalmasıdır. Bu gerçek karşısında, herhangi bir düzen/toplum içerisindeki bir insanın sürekli evetleyen bir tutumdan sıyrılıp “bunu bir de kendi aklımın süzgecinden geçireyim” tavrını takınması, o insanın yalıtılması, yalnızlaştırılması, hatta kimi zaman sürekli susturulması için yeterli bir nedendir. Çünkü eleştirel ya da muhalif düşünce, salgın hastalık gibidir; sadece ortaya çıktığı ortamda -örneğin sanat alanında- kalmakla yetinmez, fakat bütün komşu alanlara da ‘bulaşıp’ etkin olur. Genelde sanatın politik olması karşısında düzen yanlılarınca duyulan tedirginliğin, korkunun kaynağı da bu değil midir?
Dolayısıyla, sevgili düşündürülmeyen gençler, kendi ülkenizin eğitim politikasının sizi, düşünmenize engel olacak süzgeçlerin başına sürüklemesi, yalnızca bu ülkenin koşullarından değil, fakat genel bir dünya halinin bu ülkeye yansımasının da bir sonucudur. Bu demektir ki sizler, eğer düşünmeyi, bilginin rehberliğindeki düşünme eylemleri yoluyla kendi yaşamınızın mimarlığını yapmayı üstlenmeyi, ne pahasına olursa olsun kendi ‘Ben’inizin ürünü, bundan dolayı da hakkıyla ‘benim’ diyebileceğiniz bir yaşamı seçmek isterseniz eğer, yaşadığınız ülkeyi de hep o ülkenin içinde yer aldığı dünya ile birlikte öğrenmek ve bilmek zorundasınız; yirminci yüzyılın en önemli düşünürlerinden biri olan Krishnamurti’nin sürekli vurguladığı gibi, hep ‘Ben ve dünya!’ diyebilmeyi, ‘dünya’ dediğinizde ‘Ben’i, ‘Ben’ dediğinizde de dünyayı anlamayı öğrenmek zorundasınız!
Böyle hareket etmenin, sürekli böyle yaşamanın yolu hiç kuşkusuz dikensiz gül bahçelerinden geçmeyecektir. Kimi zaman en yalnız anlarınızda bile tek gerçek yoldaşınız ve rehberiniz, yine kendi yalnızlığınız olacaktır. Çünkü düzenler tarafından belirlenmiş toplumların gözünde düşünmenin bağımsızlığını seçenler, o toplumların kanına karışabilecek en tehlikeli mikroplardan farksızdır.
Yani kısacası, düşünmeyi seçtiğiniz takdirde, bugünkü dünyada ödeyeceğiniz bedel, görünüşte gerçekten ağır olacaktır.
Peki ama bunun karşısında düşünmeden, hep uyum sağlayarak, daha da açıkçası, hep boyun eğerek yaşamanın bedeli hep ödül ya da mutluluk mudur?
Haftaya görüşmek üzere…
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'