Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Şu Çeviriyi Bitirsene Artık!..'
“Eeee, söyle bakalım, var mı tezgâhta yeni bir şeyler?..”
\n(İçimden): Var, hem de yaklaşık kırk beş yıldır falan…
\nKarşımdakine: Var…
\nVe hemen, bundan sonra gelecek sorunun/soruların karabasanını yaşamaya başlıyorum. “Neler yaptığımı” soracak; çeviride yazar ve eser adları vereceğim, en bilmediklerini bile biliyormuş gibi yapacak. Üstelik: “Ne zaman çıkıyor” diye de soracak.
\nEvet, “üstelik”… çok önemle ve dikkatle vurgulamam gereken bir sözcük. Çünkü çoğunlukla “biten” çalışmanın ne olduğu değil, bitip bitmediği önemli. Hele “kalite” … Sahi, nedir o? Her neyse, olmasa da olur. Yeter ki ‘kitap bitsin’ ve yayınevleri açısından: ZAMANINDA bitsin. Yapılan, edebiyat çevirisi bile olsa!
\n“Gören duyan da çevirmekte olduğun kitabı sen yazıyorsun sanır! Oysa sen, sadece çeviriyorsun! Bitir şunu!”
\nDoğru ya! Tam kırk beş yıldır öğrenemedim şunu! Edebiyat, ancak kitabı sen yazmışsan vardır; ama sadece çeviriyorsan, yaptığının edebiyatla ilgisi yoktur. Nasılsa sen, sadece çevirmensindir ve dolayısıyla sana düşen de sadece çevirmek’tir! Neden bu kadar ciddiye alıyorsun ki?
\nBirkaç yıl önce, Yapı Kredi Yayınları’nın “Kitaplık” dergisinde, Musil’in “Niteliksiz Adam”ını çevirirken tuttuğum notlardan küçük bir seçme yayımlamıştım. Ve orada “haddim olmaksızın” edebiyat çeviri konusunda bir de tez ortaya atmıştım. Bir edebiyat eserini çevirmeye kalkışan çevirmenin aynı zamanda bir felsefe sorgulaması yapmaya da adaylığını koyduğunu, koyması gerektiğini söylemiştim. Yani, naçizane şunu demek istemiştim: Örneğin “Niteliksiz Adam”ı, yani modernizmin kurucu romanlarından birini çevirmeye kalkışmışsam, öce esere felsefenin kurucu sorusu sayılan “nedir” sorusunu yöneltmek zorundayım. Hele “Niteliksiz Adam” gibi, kaleme alındığı iklimlerde -farklılığından ötürü- kimi zaman roman olma niteliği bile masaya yatırılmış bir başyapıt söz konusu ise. Onun ne ölçüde roman sayıldığı, hangi özellikleri ile zaman zaman roman olma niteliğinin dışına kaçtığı, içerdiği ve tam bir deneme üslubunu taşıyan parçaların dilimize bir roman üslubuna nasıl dahil edilebileceği gibi tartışmaları, ben de kendi iklimimde yapmak zorundayım. Ve bunlar, cevaplarını yalnızca çeviri tekniği bağlamında bulamayacak sorular. Ama bu sorulara ben de kendi kafamda kendimce doğru cevaplar verinceye kadar kendi dilimde bir üslup oluşturma işlemine giremem!
\nİşte yapmakta olduğum iş, bu noktadan başlayarak gereksiz bir işe dönüşüyor kimilerince. Çünkü ben o romanın yazarı değilim ki! İşim yalnızca, ama yalnızca çevirmek!
\n“Bitirsene artık!”
\nHep bitirdim. Ama sözleşmelere konulan tarihlerde değil. Kendim: “Artık bitti!” diyebildiğim tarihlerde. Bu yüzden, sözleşmelerdeki bitirme tarihleri yaklaştığında, yayınevleri ile çoğu zaman bir kovalamacadır başlar oldu.
\nEvet, dediğim gibi, bugüne kadar alıp da bitirmediğim çeviri hiç olmadı.
\nBir anlamda hep bitirdim.
\nYalnızca kendi zamanlarımda!
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu