Bayram seyran notları

25 Haziran 2017 Pazar

Yüzde 99’u Müslüman olan halkımız, dini-resmi fark etmiyor, bayram olunca hapishaneden tahliye, hastaneden taburcu olmuş gibi, kendini yollara vuruyor.
Çok derin nedenleri olabilir. Bunu bilim adamlarına bırakalım.
Bu seyahat meselesini bir “Hayat Adamı”na soralım. (Dilimiz de bir tuhaf: Bu laf bir tür bilge anlamına gelirken, bir hanımefendiye “hayat kadını” denince mahkemelik edebiliyor insanı! Feministler bu konuya bir el atmalıdır lütfen!)
Can Kıraç gerçek bir “Hayat Adamı”.
Koç Holding’in en tepe yöneticisi iken, daha geniş yaşayabilmek, daha çok seyahat edebilmek için Vehbi Bey’i küstürme pahasına 26 yıl önce, yani biraz erken emekli olmuş.
Oluş o oluş...
Çeyrek asırdır seyahat ediyor, yazıyor, çiziyor, geziyor.
Hayat Adamı olmak kolay değil. Hayatı sevmeyi hatta kucaklamayı, dahası sağlıklı olmayı ve elbette uzun yaşamayı gerektiriyor.
Geçen ay 90. yaşını kutladı.
Birçok kitap yazdı. En son iki tane daha yazdı, daha doğrusu yazdırdı! Yazdırdığı, eski bir dostu olan gazeteci Mehmet Gündem’di. “ByLock”çu çıktı. Nazlı Ilıcak ile birlikte gözaltına alındı, bereket serbest bırakıldı.
Hayat Adamlığı her tür belaya istemeden de olsa karışmak - bulaşmak demek.
O gerçi bundan korkmadığı için olmalı, kitaplarında kendisini “Eldivensiz Adam” ve “Antika Adam” diye tanıtıyor.
90 yaş demek.
Hayat Adamı olmanın onlarca gereği var:
Bir tanesi de “şiir sevmek” olmalı ki, Şilili şair Pablo Neruda’yı önümüze sürüyor: “Yavaş yavaş ölürler Seyahat etmeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörüyü barındırmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklarına esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbise rengini değiştirme riskine bile girmeyenler,
Bir yabancı ile konuşmayanlar.”

***

Ee, “Neruda bunları söylemiş, siz ne diyorsunuz” diye soruyoruz.
“Ben de böyle yaşayanlara.. Bir şeyleri değiştirin, farkına varın, demeye devam ediyorum.”
Belli ki bu son iki kitabı o yüzden yayımlamış.
Bayramlarda, yılbaşlarında deneyimlerini, yaşayarak kazandığı güzel duyguları eş-dost ile paylaşmayı âdet edinmiş.
Bugün bayramın 1. günü! Haftaya da 1 Temmuz, yanı yılın 2. yarısı başlayacak. Pablo Neruda’nın şiirini anımsatması bu yüzden.
1991 yılında Başbakan Demirel’in kendisine “Cumhurbaşkanlığı”, olmazsa “TBMM Başkanlığı” teklif ettiğini, anlattıklarından biliyoruz.
Acaba Neruda ile “yükseklere” mesaj mı vermek istiyor?
Şiir sevdiğini bildiğimiz Tayyip Bey’e Neruda’nın şiiri ile mesaj vermesi çok doğal. Velakin “Seyahat etmeyenler yavaş yavaş ölürler” diyen Neruda’yı, Tayyip Bey zaten ezbere biliyor olmalı ki, çoktan tarihimizin en görkemli makam uçakları ile en çok kilometre yapan Cumhurbaşkanı- Başbakanı unvanını kaptı bile!..
Rahmetli Demirel, her yıl sonunda kaç gezi yaptığını, hatta kaç kişinin elini sıktığını bile açıklardı.
Külliye’nin böyle bir uygulaması yok. Tek umut “Wikipedia”... Ona da ulaşmak yasak. Neruda “Vicdanlarında hoşgörüyü barındırmayanlar.. Alışkanlıklarına esir olanlar.. Yavaş yavaş ölürler!” diyor. Allah saklasın!
AKP’nin anketçisi MAK şirketine göre “Halkın sadece yüzde 22’si beş vakit namaz kılıyor. Ancak vakit namazları için düzenli camiye gitme alışkanlığı yok”.
Tayyip Bey ise halkın bu eksiğini bazen günde 5 vakit ve en az 25 ayrı TV kanalında konuşma yaparak gidermeye çalışıyor. Bu onun için bir tür bağımlılık. “Genel Başkan” olduktan sonra da “esaret” halini aldı.
Alışkanlıkların “esaret”e dönüşmesi ise sigaradan beter “ölümcül” bir tehlike! Seyahat, gezme tozma bile bunu engelleyemiyor. Hele bizim trafik düzenimizde!

***

Bayramların seyran olması dileğiyle nice sağlıklı günlere.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları