Eski - yerli - badem

22 Eylül 2015 Salı

El ele tutuşacaklar, Şam’da cuma namazına gideceklerdi.
IŞID’le işler de ilişkiler de karıştı.
Ve “cuma deplasmanı” gerçekleşmedi.
Ama neyse ki, “Asrın Lideri” ve “BOP Eşbaşkanı” olarak büyük bir basiret ve feraset göstermiş ve sınırlarımızdan mayınları temizletmişti.
Böylece 2 milyon küsur Suriyelinin tüm cuma ve vakit namazlarını bizde eda etmeye gelmeleri hiç sorun olmadı.
Bodrum’dan Foça’ya sahillere ve Hatay’dan Edirne’ye camilerin çevresine yerleştiler.
Onlarca cuma geçti.
Şam’a namaza niyetlenen kafadarlar, hazır ayağımıza gelmiş Suriyelilerle nedense iki rekat namaz kılmaya yanaşmadılar.
Denize kurban verilen bebeklerin, çocukların, ana babaların ve yüzlerce gençten birinin bile cenaze namazına katılmadılar.
Cuma namazı bahane...
Hürriyet’in camını çerçevesini indiren, yazarlarını tehdit eden hazretin o sırada ifade buyurduğu “Ümmet Coğrafyası” lafı da, dillerden düşmeyen “Ümmet Liderliği” edebiyatı da şahaneydi.
Ama yine de iyi ki Şam’da gerçekleşmedi.
En azından geçen yıl Diyanet’in “Sayısı 86 bin 101”i bulan camilerimize yapılacak hürmetsizlik de önlenmiş oldu.
Külli şeyin sebaba.. Her işte bir değil, bin hayır!
Bu vesile ile 2 milyon küsur Suriyelimiz oldu.
Şimdi kumanya ve kampanya zamanı.
2 küsur milyon Suriyeli..
Meydanları doldurmak için bulunmaz bir nimet..

Eski ve Eskiz
Atasözleri iki tarafı keskin kılıç..
Zorda kalmadıkça uzak durmak lazım.
CHP lideri Kılıçdaroğlu zorda morda da kalmamış. Sadece AKP’de 3 dönemliklerin adaylığını eleştirmek istemiş:
Eskiye rağbet olsaydı, bit pazarına nur yağardı!” demiş.
Ülkenin en köklü ve en eski partisinin ağzına almaması gereken bir söz.
Kaldı ki Sayın Lider’in kendisi bile vekillikte 5. dönemine giriyor.
Ayrıca bu sözün ucu Deniz Baykal üzerinden Murat Karayalçın’a ve onun gibi partinin kıdemlilerine dek uzayabiliyor.
Aktrolcü” mesajları ise hiç saymayalım:
Eskiye rağbet olsa, bitpazarına nurdan önce, CHP sandıklarına oy yağardı!
Eski”ye husümet, Cumhuriyet değerlerini paspas edip duran iktidarın “Yeni Türkiye” palavrasına da arka çıkmak olabilir.
Eskiden vazgeçelim. Ama her eskiden değil.
Çünkü, “Eskisi olmayanın yenisi olmaz!”

Tuğrul Türkeş
Tuğrul Türkeş, sadece soyadını, partisini değil, siyasi mazisini de bakanlık koltuğu ile becayiş etti.
Ama yine de tutarlı davrandı.
Fıtratında benzerlik olanların kapısına gitti.
Erdoğan da “Milli Görüş Gömleği”ni “Ak Parti liderliği” ile değiş tokuş etmişti.
Üstelik bakan değil başbakan olmuştu.
Daha sonra daha da terfi etti. Cumhurbaşkanı oldu.
Önceki gün de “Yerli ve milli 550 tane vekil istiyorum” dedi.
Niyeti belli ki, hâlâ dolduramadığı 1150 odayı doldurmak. Neyse sarayda onun keyif de..
Daha önce de “Benim 75 tane Kürt milletvekilim” buyurmuştu.( “Tane” sözcüğü kavun karpuz için kullanılır. Ama Kürt kardeşlerimizden itiraz gelmedi.)
Bu sözler TBMM arşivlerinde..
MHP Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş 7 Kasım 2007 günü Erdoğan’a bir soru önergesi verdi ve bu tanelerin nasıl seçildiğini sordu:
Bu milletvekillerini, etnik köken itibarıyla ismen seçerek mi aldınız? Eğer öyleyse, anayasanın 66 ve 80. maddeleri ile bu durum tezat teşkil etmiyor mu?

***

Önergeye elbette yanıt verilmedi.
Türkeş, acaba yanıtı şifahen almak için mi AKP’ye geçti. Ama bu geçiş çok hayırlı oldu.
Erdoğan artık bir tane bile Kürt istemiyor.
Hepsi “yerli” ve “milli” olsun diyor.
Yerli bilindiği üzere “Çengelköy bademi” için kullanılıyor!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tanrı’ya bin şükür! 15 Aralık 2024
Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları