Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İçtüzük Değişikliğini Beklemek Niye?
Bugün Bülent Ecevit’in 7.
ölüm yıldönümü.
Başta iktidar, kimi CHP
çevreleri bile kendisini ne
yazık ki hayır ile anmıyor!
Güncel bahane, 14 yıl
önceye dayanıyor.
Sonradan, ABD uyruklu
olduğu belgelenen Merve
Kavakçı adlı türbanlı kadın
milletvekili marifetiyle
yaratılmak istenen fiili
duruma karşı, 1999 yılında
Ecevit’in söylediği sözler
gündemde.
“Burası devlete meydan
okuma yeri değildir! Bu
kadına haddini bildirin!”
Bu sözlerin önü de var:
Başbakan her vesileyle “ileri
demokrasimiz” ile övünüyor.
Cumhurbaşkanı Gül ise İngiliz
Guardian’a “demokrasi açığımız
var!” diyor.
“Demokrasi açığının” nedeni,
sorunların hukuken değil, “fiilen”
çözülmesinden.
Üniversite ve belediyelerde
başörtüsü sorunu “Ben yaptım
oldu” metodu ile çözüldü.
Ama 90 yıllık doğru olan artık
yanlış hale gelen bu “yasağın” fiilen
değil hukuken düzeltilmesiydi.
Rahşan Ecevit’in sözlerine kulak
vermeliyiz:
“Konu kapanmamıştır. Aksine,
kamuda emsal teşkil edeceğinden
ve dolayısıyla mahalle baskısı
yaratacağından, (sorun) şimdi
başlamıştır.”
Yani..
“Fiili” başörtülü avukat, yargıç ve
savcı görüntüleri.
Türbanlı Bayan Başkomiser
haberleri yakındır.
“Türkiye’de
hanımların
giyim kuşamına,
başörtüsüne özel
yaşamlarında hiç
kimse karışmıyor.
Burası hiç kimsenin
özel yaşam mekânı
değildir. Burası
devletin en yüce
kurumudur. Burada
görev yapanlar
devletin kurallarına,
geleneklerine
uymak
zorundadırlar!”
Nitekim AKP
lideri ve Başbakan
Erdoğan da bu kurala
11 yıldır uydu...
Ecevit,
bu sözleri
TBMM’den
güvenoyu almış
bir hükümetin
başkanı olarak
söylemişti.
Başbakanların,
anayasayı, TBMM
İçtüzüğü’nü ve hukukun
üstünlüğünü savunmak
temel görevleridir.
***
Anayasa, Anayasa
Mahkemesi ve Danıştay
kararları kamusal
alanda türbana izin
vermiyordu.
Nitekim bu kural,
11 yıldan beri AKP
iktidarınca da
uygulanıyordu.
İktidarın yapması
gereken, bu
yanlışlığı “fiili durum
yaratarak” değil,
mevzuatı değiştirerek
düzeltmektir.
TBMM İçtüzüğü’ne
“Kadın milletvekillerinin
başörtüsü takabileceği ve
pantolon giyebileceği” diye
bir hüküm koymaktır.
Ama bunu yapmak
yerine...
Başbakan’ın “rövanşçı”
karakterine uygun biçimde...
“Yemişim sizin laikliğinizi!”
üslubuyla hukukun
üstünlüğü ilkesine ve laik
Cumhuriyete bir çentik daha
atıldı.
İktidar her zamanki gibi,
“fiilen kendi hukukunu
yaratma” yolunu seçti.
Tam da Ecevit’in dediği
gibiydi:
- Maksat... “Devlete
meydan okumak!”
Devlete, yani
Atatürk’ün
kurduğu laik
Cumhuriyete...
Çünkü yeni bir
devlet yaratma
süreci devam
ediyordu.
“Meclis ve
başörtüsü”
konusunda
iktidarın çifte
standardı açıktı.
Bu, CHP’li
Şafak Pavey’in
gündeme
getirdiği
“kadınlara pantolon
serbestliği”
karşısında gün gibi
ortaya çıktı.
AKP Grup
Başkanvekili
Nurettin Canikli
açıkladı:
-“Kadınların
pantolon giymesi
için içtüzük
değişikliği şart!”
Hukukla dalga geçmek
böyle oluyor...
Umalım CHP sözcüleri,
“türban/pantolon, ikisi de
giysi” tartışmasına girmezler.
Ve CHP’li kadınlar,
AKP’li (4 artı 1) hacı kadın
milletvekilinin açtığı içtihat
kapısından pantolonlarıyla
geçerek Genel Kurul’a
girerler.
TBMM İçtüzüğü genel
kabul gören uygulamayı
“mevzuat hükmü” sayıyor.
***
İktidar 11 yıldan beri
aşama aşama siyasal,
toplumsal ve kültürel iklim
oluşturdu.
Bu iklim sayesinde kendi
Ecevit’i Anarken
1970’lerin başında
“umut” idi.
Kendi efsanesini 12 Mart
1971 darbesi sonrasında
yarattı.
1977 seçimleri öncesinde
zirvedeydi.
Milliyetçi Cephe diye
kurulan siyasi ittifaka
karşı gerçek bir umudun/
kurtuluşun rüyasıydı.
Sağcının solcu ile
sokaklarda vuruştuğu bir
ortamda yapılan 1977
seçimlerinde CHP yüzde
41.3 oy alabildi.
450 sandalyeli TBMM’de
213 milletvekili kazanabildi.
Kumar borcu olmayan
13 sağcı siyasetçi ile
kapatmak zorunda kaldığı
bu “çoğunluk” onun (ve ne
yazık ki solun) gördüğü son
zafer oldu!
atadığı Genelkurmay
Başkanı başta olmak
üzere kuvvet komutanları,
sayısız subay “terörist” diye
damgalandı.
Seçilme hakkı tanınan ve
milletvekili seçilen Mustafa
Balbay dahil birçok kişi
terörist diye damgalandı.
Bu iklim sayesinde kendine
özgü fiili bir oldubitti hukuku
yaratmayı da başardı.
Bunun semeresini almaya
devam ediyor.
Anayasada veya TBMM
İçtüzüğü’nde en küçük
bir hukuki düzenleme
yapmadan, TBMM Genel
Kurulu’na başörtüsünü
sokması da bunun son
örneğidir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Meclis'te gerilim
- Tarım Bakanlığı'nda 'Suriyelilere kadro' iddiası
- Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ne zaman görüşecek?
- Davutoğlu'ndan yanıt
- Kırmızı ete yüzde 40 zam! Yurttaş isyan etti
- Erdoğan ıstakoz sevdalısı AKP'lileri unuttu
- Sancaktepe Belediyesi'nin lüks makam katı pes dedirtti!
- Başarır'dan tutuklanan Kepez Belediye Başkanına ziyaret
- Bahçeli önce 'yeni anayasa' için çağrı yaptı
- KULLANMAYA MECBUR BIRAKILDIK
En Çok Okunan Haberler
- 'Restoranlara gitmeyelim'
- Depremden bir saat önce '6-7.2 arası' diyerek uyarmıştı
- ‘Yok artık öyle beleşten hayat’ dedi: Mirasını açıkladı!
- 'Yarı finale çıkma şansları yok'
- ‘B.kunu çıkardılar ama’
- 'Yüzbinlerce kişi tespit ettik'
- Yatırımcılar dikkat! Gram altında yeni zirve
- AFAD: 231 ihbar geldi
- CHP'nin yeni grup başkanvekili belli oldu!
- ‘Artık şatafata son!’