Alev Coşkun

Ekonomi sarsıntıda

26 Eylül 2021 Pazar

Bu haftaki yazımıza ekonomik durumla başlamak istiyorum. 

Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz takıntısı biliniyor. Bu konuda daha önce yazdığımız yazılarda “faiz sebep, enflasyon neticedir” formülünün ne kadar hatalı olduğunu belirtmiştik. Günümüzde ekonomi, sloganlara indirgenemeyecek derecede karmaşık bir alandır.

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, bu makama 6 ay önce  geldi. Ve geçen perşembe günü toplanan Merkez Bankası Para Piyasası Kurulu, Erdoğan’ın “Faizlerin düşürülmesini istiyorum” sözüne uyarak “politika faizini” 100 puan düşürdü. Faiz yüzde 19’dan yüzde 18’e indi ancak bu faiz indirimi yıllık yüzde 19.25 olan enflasyonun altında kaldı. 

Doların fırlaması

Bu faiz indirimi, anında dolarda hareketlenmeyi tetikledi. Güne 8.60 liradan başlayan dolar 8.80’e kadar çıktı ve 8.70’te kapandı. Avro ise 10.30’a kadar yükselip 10.21 düzeyinde kaldı. Borsa da 0.43 oranında düştü. Erdoğan’ın faiz saplantısı, ekonomiyi yine karıştırdı.

Faiz saplantısı

Aslında hiç kimse yüksek faiz istemez. Ancak, ekonomik dengeler bozulmuşsa, döviz yükselişlerini denetim altına almak için, faiz çıtasının kullanılması gereklidir. Bunun tersi, döviz fiyatlarındaki yükselişi sürdürür. Bu da enflasyonun ve fakirliğin giderek yükselmesine neden olur. 

Ekonominin bu en basit kuralını Erdoğan bir türlü göremiyor. Faiz konusunun zihniyet saplantısı onu sürekli yanlış yapmaya zorluyor. 

Eriyen TL

Devlet Planlama Müsteşarı, CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici’nin tespitleri önemlidir. 

Kesici şunları söylüyor:

1. İktidarların gelişleri de gidişleri de ekonomi nedeniyledir.

2.  Yürütülen ekonomi politikası AKP’nin gidici olduğunu gösteriyor.

3. Maaşlarıyla 19 yıl önce 10 tane çeyrek altın alabilen asgari ücretli ve emekli, bugün ortalama 4 tane çeyrek altın alabiliyor. Yani 19 yılda sabit gelirliler 6 çeyrek altın kaybetmiş bulunuyor.

Bu durum aslında orta sınıf halk kitlelerinin ekonomik yönden çok zor durumda olduğunu gösteriyor. 

Erdoğan’ın ABD gezisi

BIDEN, ERDOĞAN’LA GÖRÜŞMEDİ

Erdoğan, Birleşmiş Milletler’in 2021 Sonbahar Toplantısı’nda bulunmak ve New York’ta yapılan Türkevi açılışını gerçekleştirmek için geçen hafta New York’taydı.

New York’ta diplomatik temaslar yapıldı. Erdoğan, ABD’ye gitmişken ABD Başkanı Biden ile de görüşmek istedi. Ancak ABD bu görüşmeye sıcak bakmadı ve görüşme gerçekleşmedi. Bu durum Erdoğan için adeta soğuk bir duş etkisi yarattı. 

Erdoğan Türkiye’ye dönüş günü, ABD temaslarıyla ilgili olarak New York’ta Türkevi’nde bir basın toplantısı yaptı. Bu konuya işaret eden Erdoğan, “Biden’la işe iyi başladık diyemem” dedi.

Erdoğan, ABD ile ilişkilerin iyi olmadığını “ABD ile gidişat pek hayra alamet değil” cümlesi ile açıkça belirtti. Bu durum, bütün yandaş basında manşetten verildi. Erdoğan’ın bu konudaki uzun konuşmasının özeti şöyledir:

Erdoğan öncelikle;

1. ABD’yi F-35 ve PKK konusunda eleştirdi.

2. Türkiye-ABD ilişkilerinin sağlıklı yürümediğini açıkladı.

3. “F-35’ler için 1.4 milyar dolar ödeme yaptık ancak F-35’ler bize teslim edilmiyor. ABD öncelikle bunu çözüme kavuşturmalıdır” dedi.

4. Erdoğan, ABD’nin PKK/PYD’ye silah vermeyi sürdürdüğünü, bu duruma seyirci kalınamayacağını da belirtti.

5. Erdoğan, 19 yıllık siyasal yönetim yaşamında gelinen noktanın iyi olmadığını; Bush, Obama ve Trump ile çalıştığını ancak Biden ile ilişkilerin iyi başlamadığını açıkça belirtti.

Bu tespitler son derece önemlidir ve ABD-Türkiye ilişkilerinin sorunlu olduğunu göstermektedir.

Putin ile görüşme ne olacak?

Erdoğan-Biden görüşmesinin gerçekleşmemesi, kuşkusuz dış politika yorumcularını Erdoğan-Putin görüşmesine yönlendirmiş bulunuyor.

Erdoğan, 29 Eylül Çarşamba günü Soçi’de Putin ile görüşecektir. Bu durumda Soçi buluşması önem kazanıyor. Nitekim Erdoğan, “Sayın Putin ile sadece ikili görüşme değil, Türkiye-Rusya ilişkileri üzerinde geniş olarak durulacak inşallah çok daha güçlü, farklı bir döneme girmiş olacağız” dedi. Bu sözler kuşkusuz ABD’ye ve NATO’ya bir işarettir. 

2022’DE SEÇIM

Bugün, Türkiye’nin en önemli gündemi ne dış politika ne de iç politikadaki tartışmalardır. Halk kitlelerini tek kelime ile “geçim sıkıntısı” ve giderek artan fiyatlar ilgilendirmektedir.

Ekonominin bu durumu ve hayat pahalılığı kamuoyu anketlerine yansıyor.

Son kamuoyu anketleri ekonomik sıkıntıların, hayat pahalılığının geniş halk kitleleri üzerinde etkin olduğunu gösteriyor. Bu durum AKP’nin seçimlerdeki kemik oy kitlesini de eritmektedir. 

Tek kişinin kararları ile yürütülen Türkiye ekonomisi ciddi risklerle karşı karşıyadır. Bu durumda, 2022’de bir erken seçimin olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Ekonomideki durum ve hayat pahalılığı dünyanın hiçbir yerinde olmayan ve “ucube” olarak nitelendirilen  “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin de ilk seçimde tarihe karışmasına neden olacaktır. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları