Biraz da Gülelim

16 Haziran 2013 Pazar

Sevgili,
Gezi direnişini bir de, çizerlerden izle!! Çok değişik oluyor, olayın yepyeni boyutlarını kavramak imkânını buluyorsun.
Değerli sanatçı aziz dostum
Ercan Akyol, dünkü Milliyet’in “Açık Pencere” köşesinde çizdiği karikatürde, Gezi’de direnen öğrencilerin karşısında mevzi almış, tepeden tırnağa silahlı ve korumalı polislere sivil amirleri (bana sanki İstanbul Valisi imiş gibi geldi) şu uyarıda bulunuyordu:
- Size börek ikram edebilirler, şeker tutabilirler, çiçek vermeye kalkışabilirler, çok dikkatli olun!
Tarafların tavırları bu kadar mı iyi anlatılabilirmiş, aşk olsun Ercan!..
Sevgi, hoşgörü, doğaya, kentine sahip çıkma, yürekli ve güleryüzlü direnişi geriletebilirsin, ama kesin yenilgiye uğratamazsın.
Mizah mazlumun silahıdır ve onu yenmek mümkün değildir. Nefret ve şiddet eninde sonunda mizaha yenilmek durumundadır.
Bir frenk düşünürü,
“mizah, zekânın gayri meşru çocuğudur”\tdiyor.
Neden gayri meşru diye nitelediğini pek anlamış değilim, ama onun bu görüşünü biraz değiştirerek, şöyle söyleyebiliriz:
- Mizah direnen mazlumun güler yüzlü, yenilmez, has yiğit çocuğudur.
Bugün Gezi olaylarına siyasetin, sosyal bilimlerin değil mizahın penceresinden bakmaya çalışalım birlikte.

\n

***

\n

Yine dünkü Milliyet’teki Açık Pencere’de mazlumun halinden iyi anlayan Silivri’nin parlak yıldızı Avukat Celal Ülgen şunları yazıyordu:
“TOMA’sına suyuna/ Gazına bombasına/ Canlar feda olsun Başbakan’aaaa/ Her köşesi/ Cehennem/ Varsın yansın içim/ Bir polis devletidir/ Benim/ memleketiiiimmmm”.
Bu arada yine aynı köşedeki bir haberde belirtildiğine göre polis gaz maskesi ve baret takan 42 kişiyi gözaltına almış.
Herhalde, baret ve gaz maskesi direniş kastının simgesi olarak kabul ediliyor olsa gerek.
Olay bir fıkrayı çağrıştırdı.
Adamın birini uzun bir palayla yakalayan ve
“kadı”nın huzuruna çıkaran zaptiye anlatmaya başlamış:
- Kadı Hazretleri, bu adamı üzerinde aleti ceriha (kesici aletle) yakaladım ve kimseyi yaralamasına, kesip doğramasına fırsat vermeden huzurunuza getirdim.
Adam kimseyi yaralamaya niyetli olmadığını anlatmaya uğraşınca kadı sormuş:
- Bre adam kimseyi kesip biçmeye niyetin yoksa o aleti cerihayı neden taşıyorsun?
Gariban hemen yanıtı yapıştırmış:
- Kadı Efendi, sizde de bir aleti zina var, ama bu illa onu kullanarak zina yapacağınız anlamına gelmiyor değil mi?

\n

***

\n

Gezi direnişi sırasında, değişim konusu da sıkça tartışıldı, ne zaman bu konu gündeme otursa hemen aklıma gelen bir fıkra vardır paylaşalım:
Sovyet döneminde, Polonya Sovyetler sınırında, iki komşu köylü, Polonyalı
Tomaş ile Rus İvan sohbet ediyorlarmış. Tomaş, İvan’a sormuş:
- Bu rejimde her şey iyi de şu diyalektik denen değişim kuralını anlamıyorum bir türlü.
- Ben sana açıklayayım, demiş İvan ve başlamış anlatmaya:
“Bak Tomaş sen şimdi tarlanı sürüyorsun. Zamanla yaşlanacaksın, hastalanacaksın ve sonra günün birinde öleceksin. Biz de seni gömeceğiz. Mezarının üstünde otlar bitecek, bir inek gelecek, onları yiyecek, sonra da dışkılayacak. Ben de bunu bu değişimi görünce, kendi kendime, ‘Vah Tomaş vah, amma değişmişsin!’ diyeceğim.”
Tomaş içerlemiş ama renk vermemiş,
“Anladım galiba, bir de ben anlatayım” demiş ve başlamış:
“İvan dayı, sen de bir gün yaşlanacak, hastalanıp öleceksin, seni gömeceğiz. Mezarının üstünde otlar bitecek, bir inek gelip onu yiyecek, sonra yola pisleyecek ve ben de bunu görünce kafamı sallayıp şöyle diyeceğim:
- Hayret İvan dayı, vallahi hiç değişmemişsin!”

\n

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları