Filistin-İsrail savaşı on dördüncü gününde, bütün çılgınlığıyla sürüp gidiyor. Belli başlı aktörlerden gelen en ufak bir umut ışığı dahi görülmüyor. Başkan Biden’ın İsrail ziyareti de ümit verecek bir emare sunmuyor. Beyaz Saray’ın İsrail konusundaki geleneksel politikası, Tel Aviv söz konusu olunca geleneksel tutumu, açık destek vermek olduğundan başkandan faşist Netanyahu’yu akıl yoluna çekme konusunda olumlu bir davranış sadır olmasını beklemek aşırı iyimserlik olacaktır, hele hele bu Başkan Biden ise. Nitekim İsrail toprağına adım attığı andan itibaren hiçbir yaptırım içermeyen vaatler veya temennilerde bulunmaktan başka bir şey yapmayan Biden ile randevuları olan Lübnan, Mısır ve Filistin’in devlet başkanları bu görüşmeyi iptal etmişlerdir.
***
Biden’ın sözlerinin ağırlığının olmaması, önerilerinin ciddiye alınmasına engel olmaktadır.
Nitekim ABD başkanının Filistin’de iki devletli çözümün vazgeçilmezliğini vurgulayan açıklaması da bu görüşün çözümdeki yaşamsal önemine candan inananlarda dahi bir heyecan yaratmamıştır.
Öyle ya! Netanyahu ve sağcı politika ortakları, Filistin ve Arapların kendileriyle, laik bir devlet içinde eşit haklara sahip yurttaşlar olarak yaşayabileceklerine inanıyorlar mı?
Şimdi İsrailliler hastane bombalamak gibi savaş suçları işlemek dahil her konuda her şeyi yapmakta serbest olacaklar; ama Filistin ve Araplar açık hapishaneye dönüştürülmüş bir avuç toprağın üstünde, o da suyu elektriği İsrail’in insafına bırakılmış olarak, hapishane koşulları altında yaşamaya mahkûm edilecekler; bu ikinci sınıf insanlar sürekli hor görülecekler; itilip kakılacaklar; sonra bu yaşam da iki devletli çözüm diye herkese yutturulacak öyle mi? Böyle bir davranış, insan aklıyla alay etmek demektir.
Şimdi İsrail bütün bunları yapmakta, sonra da Hamas’ı terör suçlusu ilan etmektedir.
Hamas terör suçlusu olabilir, tıpkı İsrail ve ABD gibi; ama Hamas’ın suçları İsrail’i mazur göstermez.
İsrail yaptığı fütursuz açıklamarda, insanlık suçuna devam edeceğini açıkça söylüyor. Ve bunu yapıyor da. Sonra da insanlık suçunun doğurduğu büyük uluslararası tepkinin üzerine “Müslümanlar yaptı” diye yalan söylüyor.
Amerikan emperyalizmi ile İsrail’in Siyonist faşizminin el ele vererek sürdürdükleri kanlı oyun ne kadar iğrenç ise bunu yaldızlı emperyalizm ambalajına sarmalayarak bütün insanlığa sunma çabaları da o derecede ilginçtir. Ve bu oyunda çeşitli güçler rol almaktadır.
Şimdi son savaşın yarattığı faşist oyuna karşı da dikkatli olmak zorundayız.
Biliniyor ki geçmişte mazlum Filistinlilerin davaları, çok zaman karanlık emellere alet edilmiş ve başka oyunlar için kullanılmıştır.
Son savaşı izleyen gösteriler sırasında, kime ait oldukları henüz belli olmayan kuruluşlara ait siyah-beyaz-yeşil, yazılı bayraklar da görülmüştür. Olayların kışkırtılarak yeni boyutlar kazanabileceği de gözden uzak tutulmamalıdır. Son olayların doğurduğu en büyük tehditlerden biri de budur.
