Linç

17 Mayıs 2019 Cuma

“Onlar umudun düşmanıdırlar, sevgilim,
akar suyun
meyve çağındaki ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına;
çürüyen diş, dökülen et,
bir daha dönmemek üzere yıkılıp gidecekler...”
Kadıköy’de Soma’da ölen madencileri anmak için yapılan gösteride açılan “her şey çok güzel olacak” pankartının yasaklandığının görevliler tarafından tebliğ edilmesini ekranda izlerken şairin bu dizeleri geldi aklıma.
Evet “her şey çok güzel olacak”ı yasaklamak, umut ve hayat düşmanlığının en veciz ifadesi olarak absürdün ufuklarını da aşıyordu.
Genç Berkay’ın umut dolu “her şey çok güzel olacak Ekrem Abi” seslenişi Türkiye’nin dört bir yanında milyonlar tarafından haykırılıyordu.
İktidar ise korkuyordu “her şey çok güzel olacak” seslenişinden.
Ve “Çocuklar ölmesin!” çağrılarını da sevmiyor, hapse tıkıyordu söyleyenleri.
Ama, ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na öldürmek kastıyla bıçakla saldıranlar Yeni Çağ gazetesinin muhalif yazarı Yavuz Selim Demirağ’ı taşlarla, sopalarla döverek linç ederken, öldürmelerine ramak kalanlar serbest bırakılıyorlardı.
Umudun ve yaşamın düşmanları bunlar değillerdi de kimlerdi?

***

Saldırı haberlerinin oradan buradan, teker teker gelmesine rağmen sistematik linç çağına girildiği öylesine aşikâr ki...
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, linç girişimiyle karşılaştığı haberini 21 Nisan günü Akyaka dönüşü İstanbul Havaalanı’nda öğrendiğimde, kendi kendime, “belki de bugün iktidara biat etmeyenlerin linç edilmeleri döneminin başlangıcı olarak tarihe geçecek” diye düşünmüştüm.
Devlet bütün organlarıyla kendine yakışır bir ciddiyet ve kararlılık içinde linç girişimlerinin karşısında durursa, linç döneminin açılması önlenecek, yok tersine, bunları umursamadığını, görmezden gelmeyi tercih ettiğini belirtir bir vurdumduymazlık içine girer, bir de üstüne üstlük linç girişimcisinin sırtını sıvazlarsa o zaman sistematik linç dönemi başlayacaktı.

İkinci olasılık gerçekleşti
Kolluk gücüyle yargısıyla, umudun ve hayatın karşısında olan iktidar, linç girişimleri karşısında vurdumduymazdı, hatta çaktırmama çabasını bile göstermeden bunların sırtını sıvazlamayı da ihmal etmiyordu.
Bu durumda birçok kişinin hele hele durumdan vazife çıkarmaya amade tufeylinin şöyle demesinden daha doğal ne olabilirdi ki:
- Demek büyüklerimiz lincin başlamasını istiyorlar. Anlaşılan iş başa düşüyor.

***

İktidar, nerede duracağının baştan kestirilmesine imkân olmayan bir linç döneminin başlamasını istemiyorduysa eğer linç girişimlerinin karşısında yer almak zorundaydı.
Bu amaca yönelik çabaların yasamanın kararlarını da içermesi gerekmekteydi.
Bu konuda yargıdan çarpıcı bir olayı paylaşmak isterim:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve bir kısım arkadaşının geçen ekim ayında şehit olan Uzman Çavuş Neşet Gök’ün ailesini Batman’da ziyaret ediyorlar.
Bu olay üzerine Bahtiyar Acar adlı zat sosyal medyadan yazdığı mesajda Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarını kastedederek “bunları linç etmek lazım” diyor. Olay şikâyet üzerine yargıya intikal ediyor.
Peki sonra ne oluyor?
Şimdi sıkı durun! Mahkeme, Bahtiyar Acar’ın “ben bunları def etmek lazım yazacakken, klavye hatası yüzünden linç etmek yazmışım” diyen, insan aklıyla alay eden, savunmasını geçerli kabul ederek zanlıyı hakaret suçundan on, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ve aşağılama suçundan altı ay hapis cezasına çarpıtırıp, bunları da 9 bin lira para cezasına çeviriyor.
Hani kararda tek eksik Bahtiyar Acar’a vatana hizmet faslından maaş bağlanması!
Şimdi, düzen muhaliflere yönelik linç girişimleri karşısında ne düşünüyor dersiniz?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları