Paris'in Karnı İstanbul'un Kalbi

18 Kasım 2012 Pazar

Sevgili,

\n

Parisin KarnıEmile Zolanın (1840-1908) Rougon Macquartlar dizisi içindeki romanlarından biri. Parisin Karnı ile kastedilen bir zamanlar Fransız başkentinin göbeğinde yer alan, kentin tüm gıda gereksinimini karşılayan Haller”.

\n

Pariste, zerzevat ve her türlü gıda maddesi satışı, Seinne Nehri kıyısından Haller semtine ilk kez 1135te taşınmış, daha sonra 1183te Kral Phillipe Auguste ilk ahşap binayı yaptırmıştı.

\n

1850’li yıllarda, III. Napoleon mimar Victor Baltarda ünlü modern çelik Haller binalarını yaptırmıştı.

\n

İşte Zolanın Parisin karnı olarak nitelediği ünlü Haller o Hallerdi.

\n

İstanbul kalbine gelince: Doğrusu kentin kalbinin neresi olduğunu kestirmek güçtür ve herkes kendi kültürüne meşrebine göre, bir yeri İstanbulun kalbi olarak niteler.

\n

Okuduğum okulun yakınındaki meydan olması ve ömrümün son 26 yılını, Cihangirin o meydana yakın yerinde geçirdiğimden benim için İstanbulun kalbi Taksimdir.

\n

***

\n

Zolanın Parisin karnıolarak nitelediği Hallerin 20. yüzyılın ikinci yarısında ihtiyacı karşılayamaz hale gelince kaldırılıp, Rungise taşınmasına karar verildi.

\n

İstanbulun kalbi Taksim Meydanına ise büyük değişim kazmasının vurulması Parisin Karnının taşınması kararından elli yıl sonraya, 2012 Kasımına rastlıyor.

\n

Bu ikisinin de kazmayı yiyiş şekilleri birbirlerine, hiç mi hiç benzemiyor.

\n

Parisin Hallerinin taşınmasına 1963te karar verildi, ilk kazma 1971de vuruldu.

\n

Aradan geçen zamanda, konu başta Paris halkı olmak üzere kamuoyunun geniş tartışmalarına yol açtı.

\n

Gazeteler, dergiler, radyolar televizyonlarda konu geniş biçimde ele alındı. Hatta siyaset bilimcisi ve Anayasa Hukuku Profesörü Maurice Duverger de, Colbertin Krala yazdığı üslubu taklit ederek, General De Gaullee seslenen ve Le Nouvel Observateur dergisinde yayımlanan Sire diye başlayan bir açık mektup bile kaleme aldı.

\n

Kısacası Pariste haller, semtinin yeni şekli on yıllık geniş çaplı tartışmalarla oluştu.

\n

***

\n

Taksim Meydanının kaderini ise, AKP kendi başına, kimseye danışmadan, herhangi bir yarışma açmadan, İstanbul halkının fikrini almayı hiç düşünmeden belirledi.

\n

Oysa İstanbul Belediyesi daha önce otobüslerin rengi ve Şehir Hatları gemilerinin şekli gibi ikincil konularda bile hemşerilerine birkaç seçenek sunmuştu.

\n

Ama bu kez kentin belli başlı alanı için bu zorunluluk, hiç mi hiç hissedilmedi.

\n

Taksimin akıbetinin İstanbulluların çoğunluğunu, Hallerin durumunun Parislilerin çoğunluğunu ilgilendirdiği gibi ilgilendirmediği de bir gerçek.

\n

Gerçi bu keyfi karara tepki gösterenler olmadı değil. Ama tepkiler azınlıkta kaldı.

\n

Olay her iki ülkedeki iktidarın demokrasi kavramlarından olduğu kadar, bu iki kentin insanlarından da kaynaklanıyor.

\n

Burada Parislilerin İstanbullulardan daha akıllı olduklarını söyleyecek değilim.

\n

Ama, Pariste oturanlar Parislilik, yerleşmiş kentlilik bilincine sahip olup, kentlerine sahip çıkarlarken, İstanbulda oturanların bir İstanbulluluk, yani yerleşmiş kentlilik bilinci olmayan, henüz göçebeliği üzerinden atamamış bir çoğunluk olmasının bu iki farklı sonucun belirli öğeleri olduğu kesin galiba.

\n

İstanbulda oturanlar İstanbullu olmayınca, kentin kaderini hemşerilere sorma gereğini de kimse duymuyor doğal olarak.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları